Akut spontan intraserebral hemoraji hastalarında kan lipid düzeyleri ile prognoz ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AKUT SPONTAN İNTRASEREBRAL HEMORAJİ HASTALARINDA KAN LİPİD DÜZEYLERİ İLE PROGNOZ İLİŞKİSİGiriş ve Amaç: Tüm inmeler içinde spontan intraserebral hemoraji (İH) yaklaşık %15 oranında görülmektedir, yüksek morbidite ve mortaliteye sahip bir tablodur. Buna rağmen risk faktörleri, komplikasyonları ve prognozu açısından, literatürde iskemik inme kadar geniş yer bulamamıştır. Risk faktörlerinin belirlenerek değiştirilebilir olanların düzenlenmesi veya henüz bilinmeyen risk faktörlerinin ortaya konması, koruyucu önlemler açısından son derece önemlidir. Risk faktörlerinin aydınlatılması ve prognoz üzerindeki belirleyiciliklerinin bilinmesi, tedavinin seyri hakkında ipuçları verecek ve mortalitenin azalmasını sağlayacaktır. İskemik inme için risk faktörü olarak araştırılmış ve kabul görmüş olan lipid profili ile İH arasındaki ilişki henüz netlik kazanmamıştır. Çalışmamızda kan kolesterol düzeylerinin İH riski ve prognoza etkisini değerlendirmek istedik.Gereç ve Yöntem: Akut spontan İH tanısı ile hastanemizde 1 Ocak 2010 - 1 Nisan 2017 tarihleri arasında yatırılarak izlenen toplam 196 hastanın yaş, cinsiyet özellikleri, başvuruyu takiben 12 saatlik açlık sonrası venöz kandan bakılan total kolesterol, LDL kolesterol, HDL kolesterol, trigliserid düzeyleri, hematom lokalizasyonları ve ventriküle açılımları kaydedildi, LDL/HDL kolesterol oranları, Glascow Koma Skalası (GKS), hematom hacimleri, İH ve İH-DS skorları hesaplandı. Geliş ve ≥ 6 ay mRS kaydedildi; mRS skoru <3 iyi prognoz, başvuru anındaki mRS skoruna göre en az 1 puan artış veya ≥3 olması kötü prognoz olarak kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 196 hastanın (128 E, 68 K) yaş ortalaması 64,1±13,1 yıl idi. Hematomların %84,2'si (n=165) supratentoriyeldi, %29,6 (n=58) ile en sık görülen grup ise lober hematomlardı. Total kolesterol değeri, hastaların %64,3'ünde <200 mg/dl saptandı. LDL değeri %66,3'ünde <130 mg/dl, %70,9 hastada TG değeri <150 mg/dl idi. HDL değeri, hastaların %60,2'sinde ≥40 mg/dl olarak saptandı. Kötü prognoz grubunun yaş ortalaması (65,2±13,8 yıl), iyi prognoz görülen hastaların yaş ortalamasından (61,4±11,1 yıl) anlamlı düzeyde yüksekti (p=0,047). Hematomlar supratentoriyel, infratentoriyel oluşları ve yerleşim yerlerine göre sınıflandırıldığında, lipid düzeyleri açısından aralarında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Hematom hacimleri ile lipid düzeyleri arasındaki ilişki incelendiğinde, TG ile hematom hacmi arasında anlamlı negatif korelasyon saptandı (r= -0,189). Geliş GKS puanları ile lipid düzeyleri karşılaştırıldığında, total kolesterol ve LDL ile hafif anlamlı pozitif yönlü korelasyon bulundu (r=0,155, r=0,143). İH skoru ve İH-DS skoru ile lipid düzeyleri arasındaki ilişki incelendiğinde, sadece total kolesterol ile İH skoru arasında anlamlı negatif korelasyon saptandı (r=-0,141). Hastalar 6. ayda prognozlarına göre değerlendirildiğinde, yaş dağılımı açısından anlamlı farklılık saptandı (p<0,05), ileri yaşta prognoz daha kötüydü. Prognoza göre lipid düzeyleri ve LDL/HDL oranları incelendiğinde, sadece TG dağılımı açısından anlamlı farklılık saptandı (p<0,05). Sonuç: Çalışmamızda da veriler, erkek cinsiyet ve ileri yaşın spontan İH risk faktörü olduğu ve ileri yaşın kötü prognoz göstergesi olduğu yönündeydi. Yine yayınlarda belirtildiği şekilde çoğunluğu supratentoriyel ve lober yerleşimli idi. Hastaların büyük çoğunluğu total kolesterol, LDL ve TG için hiperlipidemi sınırının altında ve HDL için referans değerin üstündeydi. Kötü prognoz göstermiş olan veya büyük hacimli hematoma sahip hastaların TG düzeyleri düşüktü. Düşük total kolesterol değerlerinde daha yüksek İH skorlarına ve düşük geliş GKS rastlandı. LDL geliş GKS ile doğru orantılı olup, klinik tablonun şiddetiyle ilişkili bulundu. HDL ile prognoz arasında ilişki yoktu. Bugün hala, İH ve kolesterol arasındaki ilişkiyle ilgili sınırlı ve farklı görüşler mevcuttur. Yine de yüksek düzeyde TG, LDL ve total kolesterolün İH için risk faktörü oluşturmadığı, aksine endotelyum yapısını güçlendirerek hematom oluşumunu azaltabileceği, düşük düzeylerinin ise kötü prognozla ve geliş klinik tablosunun ağırlığıyla ilişkilendirilebileceği görüşündeyiz. İH grubunu iskemik inme ve kontrol grubu ile karşılaştıran veya toplum tabanlı çalışmaların daha çok bilgi vereceği kanısındayız.Anahtar Kelimeler: İntraserebral hemoraji, prognoz, İH skalası, İH-DS skalası, lipid düzeyleri THE RELATIONSHIP BETWEEN BLOOD LIPID LEVELS AND PROGNOSIS IN ACUTE SPONTANEOUS INTRACEREBRAL HEMORRHAGE PATIENTSIntroduction: Spontaneous intracerebral hemorrhage (IH) is approximately 15% of all strokes, and has high morbidity and mortality. Nevertheless, the studies regarding the risk factors, complications and prognosis of IH are not as extensive as ischemic stroke. Determination of risk factors, managing of modifiable ones, or suggesting risk factors that are not yet known is important in terms of prevention. The clarification of risk factors and their determinants on prognosis will give clues about the course of management and will reduce mortality. The relationship between IH and lipid profile has not yet been clarified, which has been accepted as a risk factor for ischemic stroke. In our study, we wanted to evaluate the effect of blood cholesterol levels on risk and prognosis of IH.Materials and methods: Total 196 acute spontaneous intracerebral hemorrhage patients hospitalized between 01.01.2010 – 01.04.2017 were evaluated retrospectively. Age, gender characteristics, total cholesterol, LDL cholesterol, HDL cholesterol, triglyceride levels, hematoma localizations and ventricular expansions were recorded. LDL / HDL cholesterol ratios, Glascow Coma Scale (GCS), hematoma volumes, IH and IH-DS scores were calculated. Admission and ≥ 6 months mRS were recorded; mRS score <3 was considered as good prognosis, but at least 1 point increase according to the mRS score at the time of admission or mRS score ≥3 was considered poor prognosis .Results: The mean age of the 196 patients (128 M, 68 F) was 64.1±13.1 years. The 84.2% (n=165) of hematomas were localized supratentorial and lober hematomas (29.6% (n=58)) were the most frequent group. Total cholesterol level was <200 mg / dl in 64.3% of the patients. LDL level was <130 mg / dl in 66.3% and TG value <150 mg / dl in the 70.9% of the patients. HDL level was ≥40 mg / dl in 60.2% of the patients. The mean age of the poor prognostic group (65.2±13.8 years) was significantly higher than of the patients with good prognosis (61.4±11.1 years) (p=0.047). When hematomas were classified according to supratentorial, infratentorial, and residential areas, there was no significant difference in terms of lipid levels (p>0,05). The examination of relationship between hematoma volumes and lipid levels showed a significant negative correlation between TG and hematoma volume (r=-0,189). There was a slightly positive correlation between GCS scores and total cholesterol or LDL (r=0,155, r=0,143). A significant negative correlation was found between total cholesterol and ICH score (r=-0,141) in examining the relationship between the lipid levels and ICH score or ICH-GS score. When the patients were evaluated according to their prognosis at the 6th months, there was a significant difference in terms of age distribution (p<0,05), the older age had poor prognosis. When lipid levels and LDL/HDL ratios were examined according to prognosis, only TG distribution was significantly different (p <0,05).Conclusion: Similar to many studies, our study also suggested that male gender and older age were spontaneous IH risk factors and older age was a poor prognostic indicator. Likewise, the majority of them were in supratentorial and in lober localization. The vast majority of patients were below the level of hyperlipidemia for total cholesterol, LDL and TG and above the reference value for HDL. Patients with poor prognosis or large volume hematoma had low TG levels. Low total cholesterol levels were associated with higher ICH scores and low incidence of GCS. LDL was positively correlated with GCS and the severity of clinical presentation. There was no relationship between HDL and prognosis. Today, the number of studies are limited and the results are various about the relationship between IH and cholesterol. Nevertheless, as a result we think that high levels of TG, LDL and total cholesterol may not be a risk factor for IH, but may enhance hematoma formation by strengthening the endothelium structure, while low levels may be associated with poor prognosis and severity of the clinical presentation. The studies about the TG, LDL and total cholesterol comparing IH, ischemic stroke and control groups or the community-based studies can provide more information.Key words: Intracerebral hemorrhage, prognosis, IH scale, IH-DS scale, lipid levels
Collections