Yüksek basınçlı mitral kapak hastalığı olgularında peroperatif kardiyopulmoner bypass sırasında uygulanan ultrafiltrasyonun postoperatif pulmoner fonksiyonlara, hemodinamiye, mortalite ve morbiditeye etkisinin prospektif olarak değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Mitral kapak hastalıkları kalp boşlukları üzerinde oluşturdukları basınç yükü ile hastalıksüresince akciğerler üzerinde reversible veya irreversible değişiklikler meydana getirirler.Akciğerlerde meydana gelen bu değişiklikler kapak patolojisiyle, patolojinin derecesiyle vepatolojiye maruz kalma suresiyle doğru orantılıdır. 1953'te kalp akciğer makinesikullanılarak ilk başarılı operasyonun yapılmasının ardından kardiyopulmoner bypass veaçık kapak cerrahisi tekniklerindeki gelişmelere paralel olarak mitral kapak patolojilerinedaha efektif cerrahi müdahaleler yapılmaya başlanmış, mortalite ve morbidite oranlarındadüşüş sağlanmıstır. Replasman veya repair yöntemleriyle mitral kapak patolojisi giderilenhastaların büyük kısmında postoperatif dönemde kardiyak basınçların normale döndüğü,pulmoner fonksiyonların düzeldiği saptanmıştır. Ne var ki bir kısım hastada kardiyakbasınçlarda düzelme olmamış ve pulmoner disfonksiyon devam etmiştir.Bu tip yüksek kardiyak basınçlı, irreversible pulmoner disfonksiyon gelişmiş olgulardapreoperatif ve erken postoperatif dönemde mortalite ve morbiditeyi belirleyen faktörlerdenbirisi de peroperatif dönemde mevcut olan pasif pulmoner konjesyondur.Öte yandan kardiyopulmoner bypass hemodilüsyon, vücut suyunda artış ve organdisfonksiyonuna neden olan inflamatuar yanıtla bağlantılı fizyolojik olmayan birprosedürdür. Kardiyopulmoner bypass kendisi sistemik inflamatuar yanıtı uyararak vekapiller kaçak sendromuna neden olarak tüm vücutta su artışına, iyileşme döneminde endorgan disfonksiyonuna neden olur. Pulmoner disfonksiyon, kardiyopulmoner bypassabağlı olarak gelişen en sık organ disfonksiyonlarından biridir. Pulmoner disfonksiyonunağırlığı kardiyopulmoner bypassın süresi, hatlara eklenen sıvı miktarı ve kardiyopulmonerbypass sırasındaki akciğer kollapsı gibi faktörlere de bağlıdır. Kardiyopulmoner bypassabağlı pulmoner disfonksiyonu en aza indirgemek amacıyla çalışmalar sürdürülmektedir.Ultrafiltrasyon da bu amaçla kullanılan yöntemlerden biridir. İnflamatuar yanıtı azaltmak,hastadaki volüm yükünü ortadan kaldırmak, hemokonsantrasyon sağlamaya yönelik olarakhastalara ultrafiltrasyon uygulanmıştır. Kullanılan ultrafiltrasyon tekniğine göre kısmenbaşarı sağlanmış görünmektedir.Bu tez çalışmasında yüksek basınçlı mitral kapak olgularında peroperatifkardiyopulmoner bypass sırasında konvansiyonel ultrafiltrasyon uygulayarak, postoperatifpulmoner fonksiyonları ve hemodinamik değişimleri incelemek, ekstübasyon sürelerini,kan ve kan ürünü transfüzyonu ihtiyaçlarını karşılaştırmak, mortalite ve morbiditeoranlarını saptamak amaçlanmıştır. Buna ek olarak mitral kapak hastalıkları,kardiyopulmoner bypassın pulmoner komplikasyonları, pulmoner hipertansiyon vehemofiltrasyon / ultrafiltrasyon ile ilgili detaylı incelemeler yapılmıştır. Mitral valve diseases cause reversible or irreversible changes on the lungs with the pressure that they create in the heart spaces. These changes are directly proportional with the valvular pathology, degree of the pathology and the exposure period. After the first successful operation by using cardiopulmonary bypass device in 1953, parallel to the developments in cardiopulmonary bypass and open heart operation techniques, more effective interventions were made to mitral valve pathologies and mortallity and morbidity rate decreased. It was observed that cardiac pressures and the pulmonary functions improved in most of the patients whose mitral valve pathologies were corrected by replacement or repair techniques. However in some of the patients no improvement in cardiac pressures and pulmonary functions were observed and the pulmonary dysfunction continued.One of the factors that determines the mortallity and morbidity in preoperative and early postoperative period in these patients who have high cardiac pressures and irreversible pulmonary dysfunction is passive pulmonary congession which was present in the preoperative period.On the other hand cardiopulmonary bypass is a non-physiologic procedure that causes hemodilution, increased body water and organ dysfunction and also related with systemic inflammatory response.Cardiopulmonary bypass stimulates the inflammatory response and causes capillary leak syndrome.This causes increased body water and end-organ dysfunction in the convalescence. Pulmonary dysfunction is one of the most seen organ dysfunction that is caused by cardiopulmonary bypass. The severity of the pulmonary dysfunction is related with the length of the cardiopulmonary bypass, amount of fluid added to the tubings and pulmonary collapse that is occur during cardiopulmonary bypass. The research about decreasing the pulmonary dysfunction that is caused by cardiopulmonary bypass continues.Ultrafiltration is one of the techniques tahat is used for this subject. It is used for decreasing the systemic inflammatory response, decreasing the volume overload and creating hemoconsantration. It seems that the ultrafiltration provide partial success according to the technique. In this thesis, evaluation of the postoperative pulmonary functions, hemodynamic changes, extubation period,use of blood and blood products, morrtallity and morbidity were aimed after appling conventional ultrafiltration peroperatively during cardiopulmonary bypass in high pressure mitral valve pathologies.In addition, detailed research about the mitral valve diseases, pulmonary complication of the cardiopulmonary bypass, pulmonary hypertension and hemofiltration/ultrafiltration were performed.
Collections