Elektrofizyolojik çalışma ve ablasyon uygulanan supraventrikuler taşikardi tanılı hastalarda anjiografik olarak ciddi koroner arter hastalığı sıklığı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AMAÇ: Paroksismal supraventriküler tasikardisi olan hastalarda tasikardi atakları sırasında angina benzeri yakınmalar ve elektrokardiyografide (EKG) ST segment değisikliklerine sıklıkla karsılasılmaktadır. Kliniğimizde supraventriküler tasikardiye (SVT) yönelik elektrofizyolojik çalısma (EPS) ve ablasyon öncesi koroner anjiografi uygulanan hastalarımızda koroner arter hastalığı (KAH) sıklığı ve KAH'nın anginal yakınma ve kardiyak risk faktörleri ile iliskisi değerlendirildi.YÖNTEM ve GEREÇLER: 2000-2009 yılları arasında kliniğimizde SVT nedeniyle EPS ve ablasyon uygulanmıs hastaların, epikriz bilgilerine ulasılabilen 430 hastanın KAG uygulanmıs 339'u (117 erkek, 222 kadın) değerlendirilmeye alındı. Koroner anjiografide herhangi bir major koroner arterde > %50 darlık varlığı ciddi KAH olarak değerlendirildi.BULGULAR: 339 hastanın 21'inde (%6.2) ciddi KAH tespit edildi. Koroner arter hastalığı bulunan hastalar daha yaslıydılar.(64±12 ve 53±10 yıl, p< 0.001). Erkek hastalarda kadınlara göre KAH sıklığı daha yüksek orandaydı.(%71.4 ve %28.6, p <0.001). Kardiyak risk faktörlerinden hipertansiyon (%90.5 ve %34.5, p<0.0001) ve prematür KAH açısından aile öyküsünün varlığı (%47.6 ve %17.7, p=0.003) KAH bulunanlarda daha sık rastlanırken, DM varlığı ve sigara kullanımı KAH bulunan ve bulunmayan hastalarda benzer olarak tespit edildi. Beden kitle indeksi, plazma glukozu, yüksek yoğunluklu lipoprotein açısından her iki grup hastada farklılık izlenmezken, KAH bulunmayan hastalarda total kolestrol (204±40 ve 168±33 mg/dl, p<0.001), düsük yoğunluklu lipoprotein (126 ±36 ve 101±27 mg/dl, p=0.002) ve trigliserid (153±81 ve 115±45, p=0.03) düzeyleri daha yüksek olarak tespit edildi. Bu durumun anti-hiperlipidemik ilaç kullanımı ile iliskili olabileceği düsünüldü. Sinüs ritmindeki EKG de iskemi bulgusu olan hasta oranı ciddi KAH tespit edilenlerde daha fazlaydı (%23.8 ve %4.1, p=0.003). Angina pectoris KAH bulunan 10 (%47.6) hastada ve KAH bulunmayan 30 (%9.5) hastada mevcuttu (tablo 5.1). Koroner arter hastalığı (KAH) için angina pectoris varlığının duyarlılığı %66 ve özgüllüğü %56, pozitif öngördürücü değeri %10, negatif öngördürücü değeri %96olarak bulundu.SONUÇ: Supraventriküler tasikardi için EPS ve ablasyon planlanan hastalarda KAH sıklığının düsük olduğu görülmüstür. Angina pectoris mevcudiyetinin her ne kadar negatif öngördürücü değeri yüksek olsa da KAH tanısında yardımcı gözükmemektedir. Koroner arter hastalığı varlığı için en önemli belirleyici hasta yası, cinsiyeti, hipertansiyon, prematür KAH için aile öyküsü ve EKG de iskemi bulgusu olması gibi gözükmektedir. Buna göre EPS ve ablasyon islemi öncesinde rutin koroner anjiografi uygulanmasından hem komplikasyonları hem de maliyeti gereksiz olarak artırma olasılığı yüzünden kaçınılmasını öneriyoruz. BACKGROUND: In patients with paroxysmal supraventricular tachycardia angina like symptoms and ST segment changes are frequently encountered on electrocardiogram (ECG) during episodes of tachycardia. Frequency of significant coronary artery disease (CAD) in patients with supraventricular tachycardia (SVT) undergoing electrophysiologic study (EPS) and ablation was evaluated in our clinic.METHODS: Between 2000-2009, among 430 patients who had undergone EPS and ablation due to SVT in our clinic, 339 patients (117 male, 222 female) were included to the study. Significant coronary artery disease was defined as more than 50% stenosis in any major coronary artery disease.RESULTS: Significant CAD was identified in 21 of 339 (6.2%) patients. Patients with CAD were significantly older (64±12 vs 53±10 years, p< 0.001). Frequency of CAD was more significant in male patients compared to females (%71.4 vs %28.6, p <0.001). Of cardiac risk factors, hypertension (%90.5 vs %34.5, p<0.0001) and family history of premature CAD (%47.6 ve %17.7, p=0.003) were more frequent in CAD patients whereas presence of diabetes and smoking were similar among patients with and without CAD. Body mass index, plasma glucose, high density lipoprotein were similar in both groups however total cholesterol(204±40 vs 168±33 mg/dl, p<0.001), low density lipoprotein (126 ±36 vs 101±27 mg/dl, p=0.002) and triglyceride levels (153±81 vs 115±45, p=0.03) were higher in patients without CAD. This was thought to be associated with antihyperlipidemic medication use. Presence of ischemic findings on ECG with sinus rhythm were more frequent in patients with significant CAD(%23.8 vs %4.1, p=0.003). Angina pectoris was present in 10 (47.6%) patients with CAD and 30 (9.5%) patients without CAD (table 5.1). Presence of angina pectoris was 66% sensitive and 56% specific for the presence of CAD with a positive predictive value of 10% and negative predictive value of 96%.CONCLUSION: Frequency of coronary artery disease in patients with SVT undergoing EPS and ablation was found to be low. Although the presence of angina pectoris has high negative predictive value, presence of angina is not diagnostic for CAD. Patients age, gender, presence of hypertension and family history of premature CAD and findings of ischemia on ECG are most important findings for the diagnosis of CAD. Therefore, we recommend avoiding routine coronary angiogram prior to EPS and ablation to prevent complications and the cost.
Collections