St yükselmeli miyokard infarktüsü nedeni ile primer perkütan koroner girişim yapılan hastalarda serum gama glutamil transferaz düzeyi ile kontrast nefropati gelişme riskinin değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AMAÇ: Perkütan koroner girişim (PKG) sonrası kontrast maddeye (KM) bağlı akut böbrek hasarı istenmeyen kısa ve uzun dönem sonuçlar ile ilişkilidir. Ancak, kontrast nefropati (KN) riski olan hastaların belirlenmesi zordur. Bu çalışmanın amacı, gama glutamil transferazın (GGT) ST-segment yükselmeli miyokard infarktüsü (STYMİ) ile başvuran ve primer perkütan girişim yapılan hastalarda, KN'yi öngörmede yararlı olup olmadığını araştırmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM: Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniğine Ocak 2010-Aralık 2012 tarihleri arasında STYMİ ile başvuran ve primer perkütan girişim yapılan 473 hasta retrospektif olarak taranarak çalımaya dahil edildi. Akut böbrek yetmezliğinin diğer nedenleri ekarte edildikten sonra, KM verilmesinden 72 saat sonra serum kreatinin düzeyinin ≥ 0.5 mg/dl veya bazal değerin ≥ %25 artması KN olarak değerlendirildi. Hastalar başvuru GGT düzeyine göre 3 gruba ayrıldı (1. Tertil GGT<20, 2. Tertil GGT 20-33 ve 3. Tertil GGT>33). Demografik özellikler, klinik risk faktörleri, laboratuar parametreleri, KN insidansı ve hastane içi diğer klinik sonuçlar GGT tertilleri arasında karşılaştırıldı. Sınır değerin tespitinde Receiver operator characteristic (ROC) eğrisi analizi kullanıldı. Tek değişkenli analizde KN gelişimini öngörmede anlamlı olarak belirlenen değişkenler, çok değişkenli regresyon analizi kullanılarak değerlendirildi. BULGULAR: 80 hastada (%16,9) KN gelişmiştir. KN insidansı 3. Tertilde (%29), 1. Tertil (%11) ve 2. Tertile (%11) göre önemli oranda yüksek saptanmıştır (p<0.001). Ayrıca hastane içi ölüm (1.tertilden 3. Tertile sırasıyla %1, %4, %5, p<0.05) ile GGT tertilleri arasıda önemli bir ilişki olduğu gözlenmiştir. ROC eğrisi analizinde sınır değer olarak GGT>26.5 U/L alındığında bu değer %70 sensitivite ve %60 spesifite ile KN gelişimini öngörmektedir. Tek değişkenli analizde anlamlı olarak belirlenen parametreler ile yapılan çok değişkenli regresyon analizinde diyabetes mellitus (DM) varlığı (OR 1.71, 95%CI 1.22 - 2.31, p <0.001), CRP (her 1 mg/L artış için) (OR 1.01, 95%CI 1.00 - 1.02, p = 0.007), kontrast volümü (her 1ml artış için) (OR 1.01, 95%CI 1.00 - 1.02, p = 0.012) ve GGT >26.5 U/L (OR=2.59; %95 CI, 1.48-4.53, p<0.001) olması KN gelişimi için bağımsız risk faktörleri olarak saptanmıştır. Ayrıca GGT'deki her 1 U/L artış ile KN riskinin 1.04 kat artmış olduğu bulunmuştur (OR 1.04, %95 CI 1.03-1.06) (p<0.001). SONUÇ: GGT'nin STYMİ nedeniyle primer PKG sonrası KN gelişiminin önemli ve bağımsız bir öngördürücüsü olduğu gösterildi. Bu nedenle GGT'nin KN risk değerlendirmesinde kullanılabileceği düşünüldü. AIM: Contrast induced nephropathy (CIN) after primary percutaneous coronary intervention (PPCI) is associated with adverse short- and long-term outcomes. However, identification of patients at risk for CIN is challenging. The aim of this study was to evaluate the predictive value of gamma-glutamyl transferase (GGT) for risk of CIN in patients with acute ST-segment elevation myocardial infarction (STEMI) undergoing PPCI. METHODS: A total of 473 patients were consecutively selected in a retrospective manner from patients presenting with STEMI to our center between January 2010 and December 2012. After excluding the other causes of acute renal failure, a relative increase in serum creatinine ≥25%, or an absolute increase ≥0.5 mg/dL, from the baseline within 72 hours of contrast exposure was defined as CIN. Patients were divided into 3 groups according to GGT tertiles (Tertile 1, GGT <20 U/L; Tertile 2, GGT 20-33 U/L and Tertile 3, GGT >33 U/L). Demographics, clinical risk factors, laboratory parameters, CIN incidence, and other in-hospital clinical outcomes were compared among GGT tertiles. Receiver operator characteristic (ROC) curve was used to identify the optimal sensitivity and specificity for observed range of GGT. Statistically significant variables in univariate analysis were included in the final multivariate model to identify the CIN predictors. RESULTS: CIN occurred in 80 patients (16.9%). CIN incidence was significantly higher in tertile 3 (29%) compared to tertile 1 (11%) and 2 (11%) (p<0.001). In addition, in-hospital death incidence was significantly increased across tertiles (from tertile 1 to tertile 2 and 3, 1%, 4%and 5%, respectively) (p <0.05) (Figure). In ROC analysis, a threshold value of GGT >26.5 U/L had 70%sensitivity and 60%specificity for CIN. After including variables found significant in univariate analysis, the presence of DM (OR 1.71, 95%CI 1.22 - 2.31, p <0.001), CRP (for each 1mg/l increase) (OR 1.01, 95%CI 1.00 - 1.02, p = 0.007), contrast volume (for each 1 ml increase) (OR 1.01, 95%CI 1.00 - 1.02, p = 0.012), and GGT >26.5 U/L (OR 2.59, 95%CI 1.48 - 4.53, p <0.001) were found as independent associates of CIN in multivariate regression analysis. Each 1U/L increase in GGT was also associated with CIN risk (OR 1.04, %95 CI 1.03 - 1.06) (p <0.001). CONCLUSION: GGT was a significant and independent predictor of CIN after PPCI in patients with STEMI. Therefore, GGT may be used in the risk stratification.
Collections