Subklinik hipotiroidili hastalarda diastolik disfonksiyon ve lipid profilinin değerlendirilmesi ve l-tiroksin tedavisinin lipid profili ve diastolik disfonksiyona etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Subklinik hipotiroidi normal serum serbest T3 ve serbest T4 ve artmış TSH düzeyleriyle karakterize genellikle aseptomatik bir durumdur. Etyolojide kronik otoimmün tiroidit ve Graves Hastalığı? na bağlı ablasyon tedavisi en sık karşılaşılan sebeptir. Subklinik hipotiroidide tedavi endikasyonu tartışmalı olup, manifest hipotiroidiye gidişi engellemek ve eğer varsa semptomları baskılamak için tedavi verilmesi gerektiği görüşü benimsenmektedir.Hipotiroidide artmış sistemik vasküler rezistans, hipertansiyon, miyokardial hipertrofi görülmektedir, kalp debisi azalmaktadır. Subklinik hipotiroidide de kardiovasküler tutulum bulguları izlenmektedir. Subklinik hipotiroidili hastalarda yapılan ekokardiografik çalışmalarda PEP? de uzama, artmış PEP/LVET oranı, uzamış IVRT ve DT, azalmış E/A oranı gibi diastolik disfonksiyona işaret eden bulgular saptanmıştır. Yakın tarihli bir çalışmada doku Doppler ekokardiografiyle rejyonel miyokardial disfonksiyon gösterilmiştir.Subklinik hipotiroidili hastalarda total kolesterol, LDL kolesterol, trigliserid düzeyleri ötiroid bireylere göre daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Serum HDL konsantrasyonları ise subklinik hipotiroidide daha düşük olmaktadır. Tiroid hormon replasman tedavisiyle total kolesterol, LDL kolesterol ve trigliserid düzeylerinde azalma, HDL kolesterolde artış olabildiği bildirilmiştir.Çalışmamıza diastolik fonksiyon bozukluğu yapabilecek diabetes mellitus, hipertansiyon, koroner arter hastalığı gibi bir patolojisi olmayan 60 yaş altında 22 subklinik hipotiroidili( TSH değerleri 4,2-10 mIU/lt arasında olan) hasta ve 20 sağlıklı ötiroid kontrol alınmıştır. Hasta ve kontrol gruplarının bazal karakteristikleri açısındananlamlı fark saptanmamıştır. Her iki grubun bazal lipid profilleri çalışılmış ve ekokardiografik incelemeleri yapılmıştır. Subklinik hipotiroidili hastalarda T4 replasman tedavisiyle ötiroidi sağlandıktan bir ay sonra lipid profilleri ve ekokardiografileri tekrarlanmıştır.Subklinik hipotiroidili hastalarda bazal değerlendirmede duvar kalınlıklarında hafif derecede ama istatistiki olarak anlamlı bir artış saptanmış ve tedaviyle ötiroidi sağlandıktan sonra duvar kalınlığının kontrol grubuyla karşılaştırılabilir düzeylere indiği görülmüştür. Bu bulgu subklinik hipotiroidide görülen miyokardial hipertrofinin tedaviyle ötiroidi sağlanması halinde gerileyebileceğini düşündürmüştür.Sistolik ve diastolik zaman intervalleri kullanılarak hesaplanan MPI? nin kontrol grubunda hasta grubundan daha iyi bulunması subklinik hipotiroidili hastalarda ventrikül performansının global olarak azaldığını düşündürmüştür. Tedavi öncesi ve sonrası MPI değerlerinde anlamlı fark saptanmamıştır.Pulsed-wave Doppler ile bakılan konvansiyonel diastolik indeksler arasında iki grup arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Hasta grubunda bu indekslerde tedavi öncesi ve tedavi sonrası anlamlı bir fark izlenmemiştir.Doku Doppler ekokardiografi incelemesinde mitral annulus erken diastolik(E?) velositelerinde hasta grubunda kontrol grubuna oranla anlamlı derecede azalma görülmüştür. Rejyonel miyokardial diastolik disfonksiyona işaret eden bu bulguda tedavi sonrası hafif derecede ancak istatistiki açıdan anlamlı düzelme izlenmiştir. Bu bulgu subklinik hipotiroidili hastalardaki diastolik disfonksiyonun daha minor düzeyde olduğunu ve doku Doppler ekokardiografi gibi daha duyarlı yöntemlerle ortaya konabileceğini düşündürmüştür.Çalışmamızda serum total kolesterol, LDL kolesterol, trigliserid düzeyleri subklinik hipotiroidili hastalarda yüksek olmakla beraber aradaki fark istatistiki olarak anlamlı bulunmamıştır. Ötiroidi sağlandıktan bir ay sonra bakılan lipid profilinde total kolesterol düzeyinde azalma olmakla beraber fark istatistiki olarak anlamlı düzeye ulaşmamıştır.Sonuç olarak çalışmada elde ettiğimiz bulgulara göre subklinik hipotiroidili hastalarda hafif derecede miyokardial hipertrofi ve doku Doppler ekokardiografi ile rejyonel diastolik disfonksiyon mevcuttur. Tiroid hormon replasman tedavisiyle ötiroidi sağlandıktan sonra duvar kalınlığında azalma ve diastolik disfonksiyonda düzelme olduğu görülmüştür.Çalışmamız subklinik hipotiroidili hastalarda kardiovasküler tutulumun olduğunu, bu durumun doku Doppler ekokardiografiyle saptanabileceğini ve tiroid hormon replasman tedavisiyle gerileyebileceğini göstermiştir. Serum lipidleri subklinik hipotiroidili hastalarda daha yüksek saptanmakla beraber istatistiki olarak anlamlı saptanmamıştır; tedavi ile ötiroidi sağlandığında lipid düzeylerinde istatistiki anlamlılık düzeyine ulaşmayan bir düşüş izlenmiştir. İzlem süresinin uzatılması halinde bu düşüşün daha belirgin hale gelebileceği beklenebilir.
Collections