Mı̇de kanserlı̇ hastalarda HSP90 proteı̇nı̇ ekspresyonunun klı̇nı̇kopatolojı̇k krı̇terlerle ve genel sağ kalımla ı̇lı̇şkı̇sı̇nı̇n araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Mide kanseri tüm dünyada yaygın görülen, hala yüksek morbidite ve mortaliteye neden olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Günümüzde temel tedavi yaklaşımı cerrahidir. Hastalığın 5 yıllık sağ kalımı düşük olması klinisyenleri birçok noktaya yönlendirmiştir. Bunlardan en önemlisi prognozdur. Klinisyenler genel olarak prognozu etkileyen faktörleri araştırma konusu olarak ele almışlardır. Bununla birlikte bu faktörleri bireyselleştirmeyi planlamışlardır. Prognoz dışında ayrıca klinikopatolojik özelliklerin sağ kalımı etkileyip etkilemediği araştırmacıların ayrı bir ilgi odağı olmayı sürdürmektedir.Son dönemlerde mide kanserinin biyolojik parametreler ve genetik ile ilişkisinin incelenmesine önem verilmiştir. Bu iki faktörle ilişkiler hala tam aydınlığa kavuşmamış olup, daha fazla çalışma gerektiren birçok nokta mevuttur. Mide kanserinin biyolojik parametreler ve genetik ile ilişkisi daha çok aydınlanırsa, bu hastalığa yaklaşımımızı değiştirebileceği ve yeni tedavi rejimlerinin ortaya çıkabileceği aşikardır.Çalışmamıza 2011-2014 yılları arasında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde küratif cerrahi yapılan 54 hastanın klinik kayıtları, patoloji ve ameliyat raporları retrospektif olarak incelendi. Formolle fikse edilmiş ve parafine gömdürülmüş mide kanserli dokuları inceledik. İmmünohistokimyasal boyamalar yapıldı. Bu boyamaların ardından HSP90 ekspresyonu ve ekspresyon yoğunluğu bakılıp, bunların mide kanserli hastalarda klinikopatolojik ve prognostik ilişkisi incelendi.Toplam 54 hastamızın 39'unda (%72.2) HSP90 ekspresyonu varken, 15'inde (%27.8) HSP90 ekspresyonu görülmemiştir. HSP90 ekspresyonları yoğunluğa göre de sınıflandırıldı. HSP90 ekspresyonu görülen 39 hastanın 17'si (%31.5) hafif, 13'ü (%24.1) orta, 9'u (%10.5) şiddetli derece ekspresyon göstermiştir. Yapılan istatistiksel analizler sonrası univaryant analizlerde takipte metastaz olması, takipte nüks varlığı ve N evresi (lenf nodu metastazı) sağ kalımı etkileyen prognostik faktör olarak istatistiksel anlamlı bulunmuştur. (p<0,05) Multivaryant analizlerde ise sadece takipte metastaz olması prognostik faktör olarak istatistiksel anlamlı bulunmuştur. (p<0,05) HSP90 ekspresyonu ve ekspresyon yoğunluğu incelendiğinde ise hastaların klinikopatolojik özellikleri ve sağ kalımları ile HSP90 ekspresyonu ve ekspresyon yoğunluğu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. (p>0,05)Literatüre bakıldığında HSP90 ekspresyonunun birçok kanser türü ile ilişkisi araştırılmıştır. Mide ile ilgili çalışmalara bakıldığında bazı çelişkili yayınlar dışında HSP90 ekspresyonunun mide kanseri için prognostik faktör olduğu ve bazı yayınlarda ise ekspresyon ile beraber ekspresyon yoğunluğunun prognostik faktör olduğu gösterilmiştir. Nadir birkaç çalışmada ise prognostik faktör olmadığı gösterilmiştir.Bizim çalışmamızın literatüre göre farklı çıkmasının sebepleri: metastatik tümörlerin dahil edilmemesi, Türk popülasyonundaki ilk çalışma olması sebebiyle genetik farklılıklar, boyama ile ilgili teknik farklılıklar, tek patolog gözüyle bakılmış olması ve hasta sayımızın az olması olabilir. Bütün bu bilgiler ışığında HSP90 ekspresyonunun mide kanserli hastalarda prognostik faktör olduğuna dair elimizde net bir kanıt yoktur. Bizim çalışmamız Türk popülasyonunda mide kanseri ile HSP90 ekspresyonunu ilişkisini gösteren ilk çalışmadır. Daha fazla çalışmayla HSP90 ekspresyonunun Türk popülasyonundaki bilinmeyen yönlerini ortaya çıkartıp belki de HSP90'nın tümör gelişiminde, invazyonunda, metastaz gelişminde ve prognoz açısından önemli bir rol oynadığını gösterip; tedavi konusunda HSP90'nın hedef alınıp mide kanseri tedavisinde daha başarılı, tatmin edici sonuçlar almamıza yardımcı olabilir. Gastric cancer is a highly prevalent public health problem with high morbidity and mortality. İt's primary treatment is surgery. Low 5 year survival lead researchers look for alternative treatments involving especially individualized prognosis and interaction of clinicopathologic features with survival. Recently studies involving biological parameters and genetics in gastric cancer are emerging but with many blind spots. When these dark spot are illuminated our approach to this disease will evolve.Our study involves 54 patients who had curative surgery for gastric cancer between 2011 and 2014 at Ankara Numune Teaching Hospital. Patient charts, pathology and reports were evaluated. Pathological specimens fixed in formaline and parafin were re-evaluated with HSP90 stain and expression of HSP90 was evaluated. Effect of degree of expression on clinicopathological findings and prognosis was evaluated.It was seen that only 39 (72.2%) patients had HSP90 expression. Seventeen (31.5%) of these had mild, 13 (24.1%) had moderate, 9 (10.5%) severe expression. In univariant analysis, metastasis and recurrence during follow up, lymph node metastasis were statistically significant for prognosis (p<0,05). In multivariant analysis, metastasis in follow up was the only factor identified with statistically significance (p<0,05). There was not any statistically significant relation between either of HSP90 expression and expression intensity and clinicopathological features and survival (p>0,05).There are various reports in literature about HSP90 expression in gastric cancer which state that it is a prognosticator while some studies say it is not. There are a number of shortcomings of our study as we did not include metastatic tumors, study involves only Turkish patients, low number of patients, single pathologist involvement. This is the first study done in Turkish population on this subject. Further studies could be done to delineate this particular relationship in an effort to possibly identify novel treatments in gastric cancer.
Collections