Fasiyel paralizili hastalarda fasiyel dekomprasyon ameliyatı öncesi ve sonrası yapılan testler ve sonuçları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Fasiyal paralizi, fasiyal sinirin motor korteksi ile ulaştığı motor son plak arasında herhangi bir yerde kendisinin veya çevresindeki komşu yapıların patolojisinden dolayı, üretimin bozulması ile ortaya çıkan klinik tablodur. Bu çalışmada fasiyal paralizili olgularda, fasiyal sinirde hangi seviyede aksoplazmik akımın engellendiğinin belirlenmesi amacıyla çeşitli topognostik ve elektrofizyolojik testler yapılmıştır. Olgulara uyguladığımız testler, Lakrimasyon testi (Schirmer Testi), Stapes refleks testi, Tat testi ve EMG'dir. Fasiyal paralizi nedeniyle dekompresyon ameliyatı uyguladığımız 16 olguda preoperatif dönemde yapılan topognostik ve elekrofizyolojik testler ile elde edilen verilerin, paralizinin seviyesini ve prognozu belirlemede etkinliği araştırılmıştır. Ayrıca dekompresyon ameliyatı sonrası elde edilen sonuçlar, bu testler kullanılarak değerlendirilmiştir. Stapes refleksi, preoperatif dönemde 10 olguda patolojik iken, postoperatif dönemde 8 olguda patolojik olarak gözlenmiş ve 2 olguda iyileşme sağlanmıştır. Tat testi, preoperatif dönemde 12 olguda patolojik iken, postoperatif dönemde ise 2 olguda patolojik olarak tespit edilmiş ve 10 olguda iyileşme gözlenmiştir. Schirmer testi, preoperatif dönemde 13 olguda patolojik olarak tesbit edilmiş ve postoperatif dönemde ise 3 olguda iyileşme sağlanmış ve 10 olguda hiç bir iyileşme tesbit edilememiştir. Çalışma grubumuzda 10 olguda fasiyal sinirde elektromyografik olarak total aksonal dejenerasyon tesbit edilmiştir. Postoperatif dönemde 7 hastada total aksonal dejenerasyon bulgularında iyileşme gözlenmemiş, 2 olguda ağır aksonal dejenerasyon, bir olguda ise hafif aksonal dejenerasyon tesbit edilmiştir. Dekompresyon ameliyatı bu olgularda histolojik düzeyde belirgin iyileşme sağlamamıştır. Çalışma gurubumuzdaki 2 olguda preoperatif dönemde saptanan ağır parsiyel aksonal dejenerasyon dekompresyon sonrası hafif aksonal dejenerasyon olarak tespit edilmiştir. Dekompresyon işlemi bu hastalar için faydalı olmuştur. Hafif derecede aksonal dejenerasyon preoperatif dönemde 4 olguda gözlenmiş ve dekompresyon ameliyatı sonrası EMG bulguları, bu 4 olguda hafif aksonal dejenerasyonun devam ettiğini göstermiştir. Çalışma gurubumuzdaki olgular, klinik düzeyde iyileşmenin olup olmadığım değerlendirmek amacıyla, preoperatif ve postoperatif dönemde Hause-Brackman sınıflamasına göre grade'lendirilmişlerdir. Çalışma gurubumuzdaki 7 travmatik fasiyal paralizili hastanın sadece birinde dekompresyon sonrası iyileşme elde edilmiştir. Bell paralizili 6 olgunun 4'ünde klinik düzeyde iyileşme sağlanmıştır. Rekürren fasiyal paralizili 2 olgunun birinde klinik düzeyde iyileşme elde edilmiştir. Iatrojenik fasiyal paralizili olguda, fasiyal sinire ucuca anastomoz yapılmış, ancak postoperatif dönemde klinik olarak iyileşme elde edilememiştir. Fasiyal dekompresyon ameliyatının başarısının değerlendirilmesinde ve dekompresyon ameliyatı için gerekli endikasyonu oluşturmada, topognostik ve elektrofizyolojik testleri, etkin ve başarılı testler olarak kabul etmek elde ettiğimiz sonuçlara göre mümkün değildir. Ancak tıbbi tedaviye yanıt vermeyen fasiyal paralizili ve özellikle de travmatik fasiyal paralizili olgularda dekompresyon ameliyatı tek tedavi seçeneğidir. Bu testler çoğunlukla prognozun tayini ve tedavinin seçimi konusuda yardımcı olabilmektedir. Dolayısı ile bu testleri fasiyal sinir dekompresyonu endikasyonunu belirlemeden ziyade, sonuçlarım değerlendirmek için uygulamanın daha anlamlı bir yaklaşım olacağı kanısına varılmıştır. SUMMARY Facial paralysis is a clinical entity that ocurs because of the disorder of connection due to pathology of fecial nerve or it's adjacent tissues between it is motor-cortex and motor -end-plaque. In this study, different topognostic and electrophysiologic tests are carried aut in order to identify the level that the axoplasmic transmission is prevented along the facial nerve. These tests are Lacrimation test ( Schirmer test ), Stapes Reflex test, Tasting test and EMG. They are carried out in preoperative and postoperative period of 16 cases who were surgically decompressed because of facial nerve paralysis. The effectiveness of these tests are searched for estimating the level of paralysis and prognosis. Also the postoperative results are evaluated by there methods. It has been observed that stapes reflex was pathologic preoperatively at 10 of 16 cases. After operation, 8 cases had permanent pathologic stapes reflex but the others ( 2 cases ) recovered. The tasting test was determined pathologic in 12 cases within preoperative period whereas 2 of them recovered in postoperative period and 10 have remained pathologic. Schirmer test was pathologic for 13 cases in preoperative term and 3 of them were healed after decompression. Total axonal degeneration of facial nerve was determined in 10 of cases by EMG. In postoperative period 7 of them were unchanged, whereas 2 of them had serious and the other had partial degeneration. Decompression operation did not provide obvious histologic healing in these cases. Two cases with serius axonal degeneration in preoperative term have turned to partial degeneration after decompression. Partial axonal degeneration observed in 4 cases had been determined as unchanged by EMG after decompression operation. All of the cases were gratuated according Hause-Brackman Classification in preoperative and postoperative periods in order to determine any clinical healing. Only in one of 7 cases with traumatic facial paralysis, healing was observed after decompression. Four of 6 cases with Bell's palsy and one of 2 cases with recurrent facial paralysis were healed clinically. End-to-end anostomosis was carried aut to the iatrogenic facial paralysis case but no healing was occured in postoperative period. With respect to aur results, it is not possible to advocate the topognostic and electrophysiologic tests to evaluate the success of facial decompression operation and to determine obtain indications for operation. But facial decompression operation is the unique choice for treatment of the facial paralysis resistant to medical cure and especially for those who have travmatic facial paralysis. These tests may be helpfull to chose the treatment modality or to predict the prognosis. As a results, it is concluded that these tests will be more helpful evaluating the results of decompression operation, rather than obtaining indications for the operation. 69
Collections