Dispepsili hastalarda kromoendoskopi, histopatoloji ve DNA flow sitometri arasındaki ilişki
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
VI. ÖZET Gastrik kanserin, tümör teşhis edildiğinde, kısmen ilerlemiş dönemde olması nedeniyle kötü bir progrozu vardır. Bu çalışmada, DNA Flow sitometrinin klinik önemi açıklanmış ve dispepsili hastalarda gastrik prekanseröz lezyonlann progresyonunun takibi araştırılmıştır. Kromoskopik ve histopatolojik bulgular ile DNA Flow sitomerinin sonuçlan karşılaştırıldı. 22 erkek, 20 kadın ortalama yaşlan 57,4 olan toplam 42 hastaya üst gastrointestinal sistem endoskopisi uygulandı. Endoskopik görüntüleri sınrflandınldığmda: 38'i endoskopik gastrit, 2'si gastrik ülser ve 2'si gastrik polipti. Dispepsili hastaların tümünün mide mukozası metilen mavisi ile direkt püskürtülerek boyandı. Boyanan ve boyanmayan mukozadan histopatolojik olarak İM, Hp teşhis etmek ve DNA Flow sitometri ile midenin epitelial lezyonlannda anormal hücrelerin varlığını göstermek için biyopsiler alındı. Hastaların 35 (%83)'inde KAG vardı. 27 (% 77,l)'de İM, 23 (%54,8)'ü ED, bu olgulara eşlik ediyordu. 42 hastanın 26'sında mukoza boyandı. Bunların 26'sında da İM, histopatolojik olarak vardı. Boyanmayan 16 hastanın 2'sinde İM saptandı. Kromoskopi, İM'nin tamsmda güvenli ve etkili bir metoddur (spesifisitesi %100, sensitivitesi % 96,2). İM olanlarında histopatolojik olarak Hp pozitifiliği %21,4 idi (P>0,05). Mukozada sınırlı sadece 1 olguda EMK vardı. Bu hastaya subtotal gastrektomi uygulandı. Tüm hastaların örneklerinden 4 (% 9,5)'ünde DNA anöploidi çıktı. Anöploidinin insidansı KAG'li olgularda sınırh idi. İnsidansta, KAG'li olgularda %11,4, İM ve KAG' in eşlik ettiği olgularda % 17,4' e, histopatolojik bulgulardaki değişiklikteki gibi artış vardı. Sonuç olarak; midenin epitelyal lezyonlannda anormal hücrelerin varlığını göstermede ve progresyonu takipte DNA anöploidi kullanılabilir belirleyicidir. Dispepsili hastalarda, gastrik prekanseröz lezyonlann maligniteye değişimini erken saptamaya olanak veren hem kromoskopi hem de biyopsi ve DNA Flow sitometri uygulanmalıdır. 46 VII. SUMMARY Aims : Gastric cancer has a poor prognosis, this is partly due to the advenced stage in which the tumor is diagnosed. In this study is to elucidate the clinical significance of DNA Flow cytometry and study its impact on monitoring the progression of gastric precancerous lesions in patients with dyspepsia, and to correlate between chromoscopic and histopathological findings with result of DNA Flow cytometry. Material and Metod : A total of 42 cases underwent upper gastrointestinal endoscopy, 22 males, 20 femal with mean age 57,4 years. Based on time endoscopic appearance patients under study were classified into: 38 cases with endoscopic gastritis, 2 cases with gastric ulcer and 2 cases with gastric polyp. The gastric mucosa of all patients with dyspepsia was dyed with 0,5 % methylen blue by direct spraying metod. Biopsies were taken from the mucosa that were stained and not stained in order to find out the IM and Hp by histopathologic metod, to recognize the presence of abnormal cell in epithelial lesions of the stomach by DNA Flow cytometry. Results : Chronic atrophic gastritis (CAG) was present in 35 (83 %) of cases. It was associated with IM in 27 (77,1 %) and with dysplasia (ED) in 23 (54,8%) of this cases. The mucosa of 26 patients of 42 were stained. Of these, 26 were with IM by histopathological metods. 2 of 16 patients that were not stained had IM. Chromoscopy is a safe and effective metod in dragnosis of IM (spesificity 100%, sensitivity 96,2%). In regions with IM Hp positivity was 21,4% histopathologically (P>0,05). Only one patient had early gastric cancer, with tumor invasion confined to the mucosa. Surgery performed included subtotal gestrectomy. 4 (9,5%) cases revealed DNA aneuploidy in specimens with all cases. The incidence of aneuploidy was confined in cases with CAG, and it was significantly increased as the pathological findings changes from 11,4% of CAG cases, 14,8% of IM associated wiht CAG, to finally 17,4% of cases with dysplasia associated with CAG. Conclusion : DNA aneuploidy is a useful marker for recognizing the presence of abnormal cells in epithelial lesions of the stomach, and for monitoring the progression of gastric lesions. Patients with dyspepsia should not only be underwent to chromoscopy but also to biopsy and DNA Flow cytometry to allow the early detection of malignant transformations in gastric precancerous lesions. 47
Collections