Endometrium kanserlerinde steroid hormon reseptörleri ve prognostik faktörler ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Endometrial karsinoma, kadın genital sistemin en sık görülen malignitesidir. Diğer malignitelerde olduğu gibi, endometrial karsinomalarda da prognozu belirleyen bir çok parametrenin önemi vurgulanmaktadır. Seks steroid hormonlarının neoplazmlar üzerindeki etkisi bilinmekle beraber, endometrium tümörlerinde bu konu yeterince açık değildir. Endometrium kanserlerinin rasyonal bir biçimde tedavi edilmesi ve prognozun belirlenmesi için, son zamanlarda yapılan çalışmalarla, daha objektif parametrelerin arayışı sürmektedir. 1991-1996 yılları arasında GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Kadın Doğum Kliniğinde endometrial adenokarsinoma tanısıyla histrektomi yapılmış, en küçüğü 34 en büyüğü 75 yaşında (X=58.7) 30 hastanın parafin blokları retrospektif olarak yeniden incelendi. Parafin blok kesitleri Hematoksilen Eozin ile boyandı. Ayrıca tümör içeren bloklardan hazırlanan seri kesitlere, immünohistokimyasal olarak streptavidin biotin yöntemi ile monoclonal nükleer ER, PR, boyaları uygulandı. HE kesitler ile histolojik tip, histolojik grade, nükleer grade, myometrial invazyon derinliği saptandı. Olguların 25'i (%83) endometrioid adenokarsinoma, 5'i (%17) non- endometrioid adenokarsinoma olarak gruplandı. Bunların 13'ü (%43.3) villoglandüler, 4'ü (%13.3) sekretuar, 5*i (%16.6) skuamoz diferansiyasyon ile birlikte, 3'ü (%10) silialı, 1'i (%3.3) skuamoz hücreli, 1'i (%3.3) undiferansiye 3'ü (%10) seröz karsinoma idi. İmmünhistokimysal değerlendirme double graiding sistem ile semikantitatif olarak yapıldı. Olgular evre, grade, histolojik tip, menapozal durum ve miyometrial invazyon derinliğine ve yaşam sürelerine göre alt gruplara ayrıldı ve ER/PR içeriklerinin gruplar arasındaki farkı istatiksel olarak incelendi. Histolojik tipler, evreler, myometrial invazyon derinlikleri arasında ER/PR reseptör değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını gördük ( p>0.05). Ancak ER(-)PR (+) ve ER(-) PR(-) gruplarda, yaşam süresi ve grade açısından ER(+)PR (+) ve ER(+) PR(-) gruplara göre anlamlı bir fark saptadık( p<0.05). Steroid hormon reseptörü az ya da olmayan bu gruptaki hastaların tümör grade'inin yüksek ve çoğunun takip sırasında ex olduğunu tespit ettik. ER ve PR içeriklerinin, diğer klinik ve patolojik parametreler gibi ayrı bir paramatre olarak değerlendirmek gerektiğini ve ayrıca tümörün grade' inin prognozu belirlemede önemli bir kriter olacağını gördük. 41 SUMMARY STEROİD HORMONE RECEPTORS IN ENDOMETRIAL CARCINOMA AND THEIR RELATION WITH PROGNOSTIC FACTORS Endometrial carcinoma is the most frequent malignancy of female genital tract. In endometrial carcinoma, like other malignancies, importance of many parameters those determining the prognosis have been emphasized. Effects of sex steroid hormones on neoplasms are in mind but their effects on endometrium tumours are not so clear. For treating endometrial carcinoma in a more rational way and for predicting the prognosis, researches for more objective parameters is being done. Paraffin-embedded sections of 30 patients (34-75 years old, mean = 58.7) who had been performed histerectomy for endometrial carcinoma in Gülhane Military Medical Academy Haydarpaşa Training Hospital between 1991-1996 have been reexamined retrospectively. Paraffin-embedded sections stained by Hematoxylin-Eosin. Sections from the blocks containing tumour have been stained using monoclonal nucleer ER and PR stains, by immunohistochemical streptoavidin biotin process. In Hematoxylin-Eosin stanied sections histologic type, histologic grade, nucleer grade, depth of myometrial tumour invasion have been determined. 25 of cases (%83) were endometriod adenocarcinoma, 5 of cases were non- endometrioid adenocarcinoma, 13 of them (%43.3) were villoglanduler, 4 (%13.3)were secretuar, 5 (%16.6) with squamous differentiation, 3 (%10)were ciliated, 1 (%3.3)was squamous, 1 (%3.3) was undifferentiated, 3 (%10)were serous carcinoma. Immunohistochemical analysis has been done semiquantitatively by double grading system. Cases have been divided to six sub-groups according to stage, grade, histological type, menopousal states, depth of myometrial invasion and difference of ER/PR contents between the groups has been analysed statistically. But there was no statistically significant difference between ER (-) PR (+) and ER (-) PR (-) groups when compared with ER(+) PR ( +) and ER (+) PR (-) groups according to survival and grade (p>0.05). In this group of patients that steroid hormone receptors are so weak or absent, tumour grade is so high and many of them had died during the follow-up examinations. We noticed that ER and PR receptor status has to be considered as a parameter like other clinical and pathologic parameters and an important criteria in predicting the prognosis of the tumour. I. i 42
Collections