Kronik hemodiyaliz tedavisi uygulananlarda intravasküler sıvı hacmi ve kuru ağırlığın non invazif yöntemler ile araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Klinik bulgulara dayanan, kuru ağırlığın doğru öngörülmesi hemodiyalizin klinik uygulamasında önemli bir sorundur. Kuru ağırlığın olduğundan daha yüksek öngörülmesi, klinik olarak her zaman belirgin olmasa da, kronik bir sıvı yüklenmesine, hipertansiyon (HT) ve kalp büyümesine neden olurken; olduğundan daha düşük öngörülmesi dehidratasyona yol açmaktadır. Kuru ağırlığın belirlenmesi için, son zamanlarda yeni yöntemler geliştirilmiştir. Hemodiyaliz hastalarında kuru ağırlık ve intravasküler sıvı hacminin belirlenmesi için ; klinik, radyolojik ve biyokimyasal yöntemlerin kullanımı üç aşamada değerlendirilmiştir. Aşama- 1' de, diyaliz öncesi (DÖ) ve diyaliz sonrası (DS) dönemde 28 kronik hemodiyaliz (KHD) hastası ile yaş- ve cinsiyet-uyumlu 28 sağlıklı bireyin kardiyotorasik indeks (KTİ), ortalama arter basıncı (O AB), vücut kitle indeksi (BMI), inferior vena kava çapı (İVK-Ç), sol atrium çapı (SAÇ), hematokrit (Hct) ve albumin değerleri belirlenmiştir. Aşama-2'de KHD hastalan interdiyalitik ağırlık artışına (İDAA) göre İki gruba ayrılmış (Grup-1, n: 14, İDAA>2.5 kg. ; Grup-2,n:14, İDAA<2.5 kg.) ve yukarıdaki parametrelerin ortalamaları DÖ ve DS dönemde belirlenmiştir. Aşama-3'de KHD hastalan OAB'na göre iki gruba aynlmış (Grup-H, n:8, OAB>108 mmHg ; Grup-N, n:20, OAB<108 mmHg) ve yukandaki parametrelerin ortalamalan DÖ ve DS dönemde belirlenmiştir. Aşama- 1' de KHD hastalannın DÖ ve DS KTİ, O AB, ÎVK-Ç değerlerinin kontrol grubuna göre anlamlı şekilde yüksek olduğu (p<0.05) saptanmıştır. Hastalann DÖ ve DS değerleri karşılaştırdığında, BMI ve Hct dışında (p>0.05), diğer tüm parametreler arasındaki farklann anlamlı olduğu görülmüştür (p<0.05). Aşama-2'de, Grup-1 hastalannın İDAA ve KTİ değerlerinin Grup-2'ye göre yüksekliğinin ileri derecede anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0.001). Hastalann DÖ ve DS değerleri arasındaki farklann, BMI dışında (p<0.05), istatistiksel anlamı olmadığı görülmüştür (p>0.05). Aşama-3'de, Grup-H hastalannın KTİ değerinin Grup-2'ye göre yüksekliğinin ileri derecede anlamlı olduğu (p<0.001), BMI değerleri arasındaki farkın anlamlı olmadığı (p>0.05) belirlenmiştir Hastalann DÖ ve DS değerleri arasındaki farklann, BMI dışında (p>0.05), istatistiksel anlamı olduğu görülmüştür (p<0.05). OAB yanında KTİ, İVK-Ç, SAÇ, Hct, albumin ölçümleri gibi non invazif tekniklerin kuru ağırlık ve intravasküler sıvı hacminin belirlenmesi için uygun yöntemler olduğu ; HT'un İDAA'na göre daha güvenilir bir sıvı retansiyonu belirteci olarak kabul edilmesi gerektiği ve hipertansif KHD hastalannda, diyaliz sonrasında da devam eden, kronik bir hacim yüklenmesi olduğu sonuçlanna vanlmıştır. 37 SUMMARY Assessment of Intravascular Fluid Volume and Dry Weight By Non-Invasive Techniques in Chronic Hemodialysis Patients Correct estimation of dry weight, merely based on clinical accumen, remains a major problem in the clinical practice of hemodialysis. Over-estimation of dry weight leads to chronic, although not always clinically overt fluid overload, resulting in hypertension and cardiac dilatation, while under-estimation leads to underhydration. Therefore, several new techniques to assess dry weight have been developed recently. The uses of clinical, imaging and biochemical methods for determination of dry weight and intravascular fluid volume in hemodialysis patients were evaluated in three studies. In Study- 1, the fluid status was measured by cardio-thoracic index (CTI), mean arterial pressure (MAP), body mass index (BMI),vena cava inferior diameter (VCI-D), left atrium diameter (LAD),hematocrit(Hct) and albumine in 28 chronic hemodialysis (CHD) patients before (BD) and after dialysis (AD) and in 28 age- and sex-matched healthy subjects. In Study-2, according to interdialytic weight gain (IDWG), patients on dialysis were seperated in two groups ( Group-1, n:14, IDWG > 2.5kg; Group-2, n:14, IDWGK2.5 kg) and fluid status was determined BD and AD by the parameters mentioned above. In Study-3, according to MAP, patients on dialysis were seperated in two groups (Group-H,n:8,MAP>108 mmHg ; Group-N,n:20,MAP<108 mmHg) and fluid status was determined BD and AD by the parameters mentioned above. In Study- 1, the hemodialysis patients had significantly greater CTI, MAP, VCI-D than the control BD and AD (p<0.05). When compared the values of the patients BD and AD, all differences of parameters were found significant (p<0.05),but the means of BMI and Hct (p>0.05). In Study-2, Group-1 patients had significantly greater IDWG and CTI (p<0.001) than Group-2 patients. When compared the values of the patients BD and AD, all differences of parameters were found insignificant (p>0.05),but the means of BMI (p<0.05). In Study-3, Group-H patients had significantly greater CTI (p<0.001) than Group-N patients, when there was no significant difference between their EDWG values (p>0.05). When compared the values of the patients BD and AD, all differences of parameters were found significant (p<0.05),but the means of BMI (p>0.05). We conclude that,the non-invasive techniques, such as measurements of CTI, VCI- D, LAD, Hct and albumine are appropriate methods for dry weight and intravascular fluid volume, besides MAP ; hypertension is a more accurate indicator of fluid retention than IDWG and there is a chronic volume overload in hypertensive patients on hemodialysis,even after dialysis. 38
Collections