Irak'ın yeniden yapılandırılması sürecinde Şiilerin rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Çok etnikli ve çok mezhepli bir ülke olan Irak'ta, ülkenin kuruluşundan bu yana halkın farklı kimliklere sahip olması ülke siyasetinin en önemli dinamiklerinden birisi olagelmiştir. 1920'lerde ülkenin kuruluş sürecinde ön plana çıkmaya başlayan Şiî çoğunluğa karşı Sünni bir azınlık iktidarının hâkimiyeti, toplumsal farklılıkların nasıl siyasallaştığının önemli bir göstergesi olmuştur. Ancak ülkenin siyasi kaderini etkileyen etnik ve mezhepsel yapı ülke siyasetini anlamak için yeterli değildir. Diğer birçok Ortadoğu ülkesinde olduğu gibi Irak'ta da, aşiretçilik olgusu toplumsal yapının siyaset üzerindeki etkisinin incelenmesi evresinde büyük bir önem taşımaktadır. Irak'ın 2003 yılında ABD tarafından işgali, Irak'ın dengelerini çeşitli biçimlerde etkileyerek ülkeyi istikrarsızlaştırmıştır. Bu durum, İran tarafından destek gören Irak'lı Şiîlerin Irak'ta etkin bir güç haline gelmesine yol açmıştır. Savaştan sonra Irak iç politikasında ön plana çıkan temel gerçeklik, ülkenin etnik ve mezhepsel çizgilerle birbirinden ayrılmaya başladığı ve ülkedeki siyasal oluşumların da bunun önünü açtığıdır. Bu meyanda, ABD yönetimi tarafından belirlenen Irak stratejisinin istenen sonucu vermesi mümkün görünmemektedir. Bu çalışma ile, Irak'lı Şiîlerin halihazırdaki ve gelecekteki durumları hakkında bir perspektif sunularak Irak'ın siyasi yapısındaki konumları ve rollerine dair değerlendirmelerde bulunulmaya çalışılmaktadır. Irak'ın 2003 yılında ABD tarafından işgali sonrasında, Irak toprakları üzerinde yeni bir siyasal yapılanma süreci yaşanmaktadır. Bölge dışı bir güç olan ABD'nin, bu bölgenin içinde bulunduğu karışıklıklardan yararlanarak ülkenin parçalanmasıyla, kendisine bağımlı yeni bir devlet oluşturmak istediği görülmektedir. Benzer bir biçimde İran, Irak'ta iktidarı ellerinde bulunduran Şiîlerin kendisine bağımlı kalmasını (güçlü olmamasını) ve hatta Irak'ın parçalanmasını istemektedir. Sonuç olarak, 2003 sonrası dönemde yaşanan yeniden yapılandırma süreci, Irak'a huzur ve istikrar getirmekten öte, etnik ve dini açıdan karmaşık olan toplumsal yapıdaki ayrışmayı daha da derinleştirmiş ve Irak'ın üniter yapısının korunmasını zorlaştırmıştır. Bu süreç sonunda ise Irak'ın iki veya üç ayrı devlete bölünmesi söz konusu olabilecektir. Bu çerçevede, Irak'ın siyasi, sosyal ve demografik açıdan çoğunluğunu oluşturan Şii'lerin İran ve ABD gibi dış güçler ile Sünniler ve Kürtler gibi yerel aktörlere yönelik tutumları Irak'ın geleceğinin şekillenmesinde belirleyici olacaktır. In Iraq, a country of many ethnicities and religious sects, varying identities of citizens have become one of the most important dynamics in the country?s politics since its establishment. The rule of Sunni minority group over Shiite majority, which emerged during the establishment of the country in the 1920s, has become an important example of how national diversity has become politicized. However, the composition of ethnicities and religious sects, which affect the political fate of a country, is not enough to understand its politics. As in other Middle Eastern countries, the study of the impact of tribalism on the structure of the society in Iraq is of great importance. The US occupation of Iraq in 2003 affected Iraq?s balance in many ways and has de-stabilized the country. This situation has led Iraqi Shiites, supported by Iran, to (achieve) remarkable power in Iraq. The fundamental fact predominantly shaping the internal politics of post-war Iraq is that lines of ethnic and sectarian demarcation have emerged and these demarcations have been consolidated by the political structures in the country. In this context, desired results of Iraq strategy defined by the US administration looks unlikely to be achieved. This study aims to present a perspective on the present and future situation of Iraqi Shiites and evaluate their role and position in the political structure of Iraq. Furthermore, following the US occupation of Iraq in 2003, a new political restructuring has been in process on Iraqi soil. It is once again evident that the USA, an extra-regional force, is aiming to create a new and dependent state by taking advantage of the turmoil in the Middle East and the fragmentation of Iraq. In a similar vein, Iran desires Shiites holding power in Iraq to remain depended on Iran (not become powerful on their own) and even fragmentation of the country. In conclusion, the re-structuring process which has been experienced in the post-2003 period has, instead of introducing peace and stability to Iraq, deepened the schism in the social structure even further in a society which is already ethnically and religiously intricate, and has rendered Iraq?s unitary structure difficult to preserve. As a result of this process, there is a possibility for Iraq to be divided into two or three independent states. In this context, the attitude of Shiites, who constitute majority of Iraq politically, socially and demographically, towards such external powers as Iran and USA as well as local actors like Sunnis and Kurds will determine the future of Iraq.
Collections