Sağlık raporu almak için aile hekimliği polikliniğine başvuranların portör testi sonuçlarının ve hijyen konusundaki bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Değişen ve gelişen dünya koşulları ve modern yaşam ile birlikte, kişilerin ihtiyaçları ve alışkanlıkları da zaman içinde değiştirmiştir. Kentleşme, gelir düzeyindeki artış, bireylerin iş yaşamında geçirdikleri sürenin artması, gelişen teknoloji ve olanaklar sonucunda, günümüzde büyük boyutlara ulaşmış olan yiyecek içecek hizmetleri endüstrisinin ürettiği ürün ve hizmetlere olan talep giderek artmaktadır. Koruyucu hekimlik çerçevesinden bakıldığında, bulaşıcı hastalıkları önlemenin önemli ayaklarından biri de, gıda güvenliği ve hijyeninin sağlanması, insana temasın ve dolayısıyla bulaşın söz konusu olabileceği hizmet alanlarında hijyenin sağlanması, diğer bir deyişle çevre sağlığının ve güvenliğinin sağlanmasıdır.Ülkemizde de, gıdanın üretiminden tüketiciye sunulmasına kadar bütün aşamalarının belirli kurallar çerçevesinde gerçekleşmesi ve denetlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmıştır. Gıda sektöründe çalışanlar için daha önceden üç ayda bir portör muayenesi yaptırma koşulu, 11.10.2011 tarihinde Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun ilgili madde değişikliği ile kaldırılmış olup bunun yerine gıda kaynaklı hastalıkları önlemek adına gıda çalışanlarından kişisel hijyen kurallarına uyması ve işletmelerde gıda güvenliği sistemlerinin uygulanması istenmektedir. Buna göre; gıda çalışanları zorunlu hijyen eğitimi almalı, gıda işletmecisi de, personelin gıda hijyeni konularında kontrol edilmesini, bilgilendirilmesini ve eğitilmesini sağlamalıdır. Bu madde değişikliği uyarınca, ilgili eğitimleri düzenlemek amacıyla hazırlanan Hijyen Eğitimi Yönetmeliği 5 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Bu çalışmada, hizmet sektörünün gıda, temizlik, sağlık gibi hijyen olgusunun toplum sağlığı açısından önemli olduğu alanlarında çalışacak olup, işe giriş raporu almak için Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi (EAH) Aile Hekimliği Polikliniği'ne başvuran bireylerin, portör muayeneleri değerlendirilmiş, söz konusu hijyen eğitimini alıp almadıkları ve hijyen konusundaki bilgi düzeyleri sorgulanmıştır. Yönetmeliğin uygulanma durumu, çalışan ve işverenlerin konu ile ilgili hassasiyeti, eğitimi alanlar ile almayanlar arasındaki fark ve dolayısıyla alınan eğitimin yeterliliği konusunda bir durum tespiti yapmak amaçlanmıştır. Böylece, toplum sağlığını iyileştirme çalışmaları için iyi bir geribildirim sağlanabileceği düşünülmektedir.Çalışmaya 2015 yılı Mart – Eylül tarihleri arasında Antalya EAH Aile Hekimliği Polikliniğine başvurup, Hijyen Eğitimi Yönetmeliği'nde belirtildiği gibi, hijyen eğitimi almakla yükümlü iş alanlarında çalışacak olan 363 gönüllü dahil edildi. Katılımcılarla yüz yüze görüşülerek, çeşitli sosyo-demografik özellikleri, hijyen eğitimi alıp almama durumları, muayene bulguları ve laboratuvar sonuçları, oluşturulan anket formu ile toplandı. Hijyen bilgi düzeyini ölçmek amacıyla hazırlanan iki test, katılımcılara uygulandı. Elde edilen veriler SPSS programında değerlendirildi.Araştırmaya katılanların yaşları 17 ile 61 arasında değişmekteydi ve ortalaması 27,0±8,8 olarak hesaplandı. Katılanların %60,9'u erkek, %39,1'i kadındı. Daha önce herhangi bir işte çalışmamış olanların oranı %36,4 iken, %36,9'ı daha önceden gıda hazırlama ve sunum işlerinde, %15,7'si daha önce gıda üretim, dağıtım ve satış işlerinde, %2,8'i temizlik işlerinde, %2,2'si bulaşıkçı olarak ve %1,4'ü sağlık ve kişisel bakım hizmetlerinde çalışmışlardı. Daha önce gıda üretim, dağıtım ve satış ile gıda hazırlama ve sunum işlerinde çalışmış olanların çoğunluğu erkek; daha önce temizlik işleri ile sağlık ve kişisel bakım hizmetlerinde çalışmış olanların çoğunluğu kadındı. Katılımcıların %74,4'ü gıda hazırlama ve sunum, %6,3'ü gıda üretim, dağıtım ve satış, %6,1'i tıbbi malzeme üretimi, %5,2'si temizlik hizmetleri, %5,2'si bulaşıkçılık, %2,8'i sağlık ve kişisel bakım hizmetlerinde çalışacak olanlardan oluşuyordu. Gıda hazırlama ve sunum işlerinde çalışacak olanların çoğunluğu (%72,6) erkek, gıda üretim dağıtım ve satış işinde çalışacak olanların %52,2'i kadın idi. Tıbbi malzeme üretimi (%95,5) ile sağlık ve kişisel bakım hizmetlerinde (%90,0) çalışacak olanların tamamına yakını kadındı. Araştırmaya katılanlardan %34,4'ü hijyen eğitimi almıştı. Kadınların %24,6'sı, erkeklerin ise %40,7'sinin hijyen eğitimi almıştı. Sadece sağlık ve kişisel bakım hizmetlerinde çalışmış olanlarda eğitim almış olanların oranı almamış olanlardan yüksekti. Diğer tüm gruplarda hijyen eğitimi almamış olanlar fazlaydı. Gıda hazırlama ve sunum, gıda üretim-dağıtım ve satış, bulaşıkçılık işlerinde çalışanlardan eğitim almış olanların oranı yarıya yakın iken, daha önce herhangi bir işte çalışmamış olanlar, temizlik işlerinde çalışmış olanlar ve diğer işlerde çalışmış olanlarda ise eğitim almış olma oranı oldukça düşüktü. Hijyen eğitimi almış olan kişilerin %80,0'i bu eğitimi çalıştıkları iş yerleri aracılığı ile özel kurslardan, geri kalanı ise halk eğitim merkezlerinden almışlardı.Araştırmaya katılmayı kabul eden 336 gönüllüden, çoktan seçmeli test ile doğru-yanlış seçmeli testlerden her ikisini de tamamlamış olan 331 kişinin testleri değerlendirmeye alındı. Her soru 1 puan olarak değerlendirildiğinde toplam puan en düşük 10, en yüksek 29 olmak üzere ortalama 24,5±2,8 puan idi. Kadınların testlerde erkeklere göre daha yüksek puanlar aldıkları görüldü. Hijyen eğitimi almış olmak veya eğitimin nerede alındığı, test sonuçlarında bir farklılık yaratmadı. Katılımcıların akademik eğitim düzeyi arttıkça, puan ortalamasının arttığı görüldü. Her bir sorunun cevaplanma oranlarında, hijyen eğitimi almış olmak ile ilişkili olarak farklılıklar göze çarpsa da, bir soru dışında hiç biri istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Bu soruya, hijyen eğitimi almış olan katılımcıların tümü doğru yanıt verdi. Her bir sorunun doğru cevaplanma sıklığı ile, hijyen eğitiminin nerede alındığı karşılaştırıldığında, hiçbir soru için istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı.Katılımcılardan muayene bulguları değerlendirildiğinde patolojik bulgusu olan saptanmadı. Katılımcılardan sadece ikisinin (%0,6) burun kültüründe Stafilococcus aureus üredi. Bir kişinin boğaz kültüründe AGBHS üredi (%0.3). Gaita kültürü yapılanlardan %99,7'sinde üreme olmadı, bir kişide (%0.3) Shigella üredi. Gaita mikroskopisi yapılanların %95,7'sinde normal bulgular görülürken, %2,9'unda Blastocystis hominis, %0,6'sında Giardia intestinalis kistleri görüldü. Bunların hepsinin fizik muayenesi normal, diğer laboratuvar bulguları normal, herhangi bir yakınmaları yoktu. Katılımcılardan sadece bir kişide HBsAg pozitifti. Anti-HCV, Anti-HAV IgM ve Anti-HIV bakılanların tümünde non-reaktifti, Anti-HBs ise %51,3'ünde reaktifti.Dünya Sağlık Örgütü portör testlerinin anlık durumu gösteriyor olması ve portör olmamanın gıda ile ilişkili hastalıkları önlemede etkisiz olması nedeniyle bu testleri yapmak yerine etkili hijyen eğitimi ve uygulanmasının daha önemli olduğunu önermektedir. Laboratuvar sonuçlarına bakıldığında, araştırmamıza katılanlar arasında portörlük oranı toplum ortalamalarına göre oldukça düşük oluşu da bu öneriyi doğrular niteliktedir. Araştırmaya katılanların yarıdan azının hijyen eğitimi almış olmasına rağmen, hijyen bilgisinin sorgulandığı testlerin cevaplanma oranı oldukça yüksekti. Katılımcıların büyük çoğunluğunun daha önce gıda ve ilişkili işlerde çalışmış olması, hijyen bilgisi konusunda iş tecrübesi, halen uygulanmakta olan kalite sistemleri ve periyodik personel eğitimlerinin bu sonuca etkili olduğu düşünülmektedir. Periyodik eğitimlerin yaygınlaşması, zorunlu hijyen eğitimi ve sertifikalandırma sisteminin uygulanmasında hassasiyet gösterilmesi, çalışan personelin ve iş verenlerin de sorumlu davranma bilincinin artması ile, gıda kaynaklı hastalıklarla mücadelede ülke olarak çok daha iyi bir konuma gelinebilecek, hem hastalıkların önlenmesi ile hem de gereksiz ve tekrarlayan laboratuvar testleri yapılmasının önüne geçilerek ülke ekonomisinin üzerindeki yük ortadan kaldırılmış olacaktır. People's needs and habits have evolved in time with changing and developing global conditions and modern life. As a result of urbanization, increased income, increased business time, advanced technology and other facilities, demand for products and serviced produced by the massive food and drink industry is increasing gradually. From the perspective of preventive medicine, one of the import steps of preventing contagious diseases is ensuring food safety and hygiene, providing hygienic conditions in service areas where human contact and thus, transmission is possible, in other words, guaranteeing environmental health and safety.Our country also has legal regulations for implementation and inspection of all stages from food production to service to consumer within certain rules. The requirement for vector examination in every three months for those working in food sector was repealed by the related amended article of the Public Health Law on 11.10.2011 and instead, personnel are required to comply with personal hygiene conditions and facilities are required to implement food safety systems to prevent foodborne diseases. Accordingly, food personnel should receive compulsory hygiene training and operators should ensure control, information and training of personnel about food hygiene. According to this amended article, the Hygiene Training Regulation prepared to regulate related trainings was put into effect on 5 July 2013.This study evaluates vector examinations of individuals who were to be employees in areas if the service sector in which the concept of hygiene such as food, cleaning and health is important for public health and applied to the Antalya Training and Research Hospital Family Medicine Outpatient Clinic for recruitment health report and examined their history of hygiene training and knowledge levels about hygiene. The aim is to evaluate the situation in terms of implementation of the regulation, sensitivity of personnel and employers towards the subject, difference between those who received and did not receive training and competency of the training. Therefore, it is expected to provide useful feedback for efforts to improve public health.Between March-September 2015, 363 volunteers who applied to Antalya Training and Research Hospital Family Medicine Outpatient Clinic and, as described in the Hygiene Training Regulation, who were to be employed in areas which require hygiene training were included in the study. Face to face interviews were held with participants and information about their various socio-demographic characteristics, history of hygiene training, examination findings and laboratory results was collected with the questionnaire. Participants were applied to tests prepared to determine the level of hygiene knowledge. Collected data was evaluated in SPSS program.Ages of participants varied between 17 and 61 and the mean age was 27,0±8,8. Of the participants 60,9% were male and 39,1% were female. While 36,4 of them were never employed, 36,9% were employed in food preparation and presentation, 15,7% in food production, distribution and sales, 2,8% in cleaning, 2,2% in dish washing and 1,4% in health and personal care services. Those who were previously employed in food production, distribution and sales and food preparation and presentation works were mostly male and those who were employed in cleaning and health and personal care were mostly female. Of the participants 74,4% were to be employed in food preparation and presentation, 6,3% in food production, distribution and sales, 6,1% in medical equipment production, 5,2% in cleaning services, 5,2% in dish washing, 2,8% in health and personal care services. Those who were to be employed in food preparation and presentation were mostly male (72,6%) and 52,2% of those who were to be employed in food production, distribution and sales were female. Almost all those who were to be employed in medical equipment production (95,5%) and health and personal care services (90,0%) were female. Of the participants 34,4% had received hygiene training; 24,6% of female and 40,7% of male received hygiene training. Only in those who worked in health and personal care services, the number of those who received training was higher than those who did not. In all other groups, the number of those who did not receive training was higher. While the ratio of those who received and did not receive training working in food preparation and presentation, food production, distribution and sales and dish washing was close to half, the ratio of those who received training was very low among those who never worked and worked in cleaning and other works. Eighty percent of those who receive hygiene training receive training from private courses through their workplace and the rest received from public training centers.Among 336 volunteers who accepted to be included in the study, tests of 331 who completed both multiple choice test and true false test were included in assessment. With each question given 1 point, the lowest score was 10, the highest score was 29 and the mean score was 24,5±2,8 points. Females scored higher in tests compared to males. Past hygiene trainings or location of training did not result in any difference in test results. With increased academic education level, the average scores of participants also increased. Although there were remarkable differences in the ratio of answers for each question, there was not statistically significant difference other than one question. This question was answered right by the participants who received hygiene training. There was no statistically significant difference for any question comparing the frequency of right answers for each question and location of hygiene training.Considering examination findings of participants, no pathological finding was obtained in any participant. Stafilococcus aureus reproduced in nose culture of only two participants (0,6%). GABHS reproduced in throat culture of one person (0,3%). No reproduction occurred in 99,7% and Shigella reproduced in one person among those who gave fecal culture. While findings were normal in 95,7% of those who were subject to fecal microscopy, Blastocystis hominis was observed in 2,9% and Giardia intestinalis cysts were observed in 0,6%. All of them had normal physical examination and other laboratory findings and had no complaints. Only one participant was HBsAg positive. Anti-HCV, Anti-HAV IgM and Anti-HIV were non-reactive in all those who were examined and Anti-HBs was reactive in 51,3%.As vector tests demonstrates instant conditions and not being a vector is not efficient in preventing foodborne diseases, WHO suggests hygiene training and implementation is more important instead of these tests. Considering the laboratory results, the fact that the rate of being a vector among our participants was very low compared to social rates reinforces this recommendation. Although less than half of the participants received hygiene training, the ratio of answering the tests which questioned hygiene knowledge was very high. Past employment in food and related sectors of a large part of the participants, work experience in hygiene knowledge and ongoing quality systems and periodic personnel trainings are considered to have an effect on this result. With mainstreaming periodic trainings, paying attention to implementation of compulsory hygiene training and certification system, increased sense of responsibility of personnel and employers, our country will be in a much better position in struggling with foodborne diseases and the burden on the national economy will be eliminated by preventing diseases and unnecessary and repetitive laboratory tests.
Collections