Üreteropelvik bileşke darlıklarında ameliyat sonuçlarının değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Giriş ve Amaç: Üreteropelvik bileşke darlığı, üreterin böbreğe giriş kısmında meydana gelen, idrar akışında kısmi ya da total obstrüksiyon gelişme durumudur ve sonucunda hidronefroz gelişir. Bu çalışmada, opere edilen tüm üreteropelvik bileşke darlığı tanılı olgularda; tanı/takip kriterleri ve ameliyat sonuçlarının ortaya konulması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: 1 Ocak 2004 - 1 Ocak 2017 tarihleri arasında, üreteropelvik bileşke darlığı tanısı ile opere edilen tüm hastaların kayıtları retrospektif olarak incelendi. Hastalar cinsiyet, yaş, taraf, tanı şekli ve yaşı, takip süresi, idrar yolu enfeksiyonu geçirme, ek üriner anomali ve voiding sistoüretrografide reflü varlığı, ultrasonografik özellikler, böbrek sintigrafisi bulguları, operasyon yaşı ve özellikleri, kullanılan teknik ve materyaller, postoperatif takip süresi açısından değerlendirildi. Demografik özellikler belirlenerek ve ultrasonografik-sintigrafik ortalama değerler hesaplanarak gruplar arası istatistiksel değerlendirme yapıldı.Bulgular: 114 olgunun toplamda 124 böbrek ünitesi (10 olgu bilateral) üreteropelvik bileşke darlığı nedeniyle opere edildi. Büyük bir kısmı prenatal tanılı (%74) olan olguların sayıca en kalabalık grubunu sol taraf üreteropelvik bileşke darlıklı erkek hastalar (%47) oluşturmaktaydı. Ultrasonografi bulgularına göre, parankim kalınlığı ve renal pelvis anterior-posterior çapı ortalama değerlerinin pre ve postoperatif dönemlerde istatistiksel olarak anlamlı fark oluşturduğu (p<0.05), sintigrafideki diferansiye renal fonksiyon ortalama değerlerinin karşılaştırılması sonucu ise pre ve postoperatif dönemler arasında anlamlı fark oluşmadığı (p>0.05) görüldü.Sonuç: Hastaların semptomları ve klinik seyri, ultrasonografi bulguları ve sintigrafi sonuçları beraber değerlendirilmeli, ameliyat endikasyonları titizlikle belirlenmelidir. Pyeloplasti, üreteropelvik bileşke darlığının tedavisinde çok başarılı ve nüks oranı oldukça düşük bir operatif tekniktir. Postoperatif dönemde parankim kalınlıklarının artması ve renal pelvis anterior-posterior çapının gerilemesi, sintigrafide obstrüktif belirteçlerin görülmemesi ameliyatın başarılı olduğunun göstergesidir.Anahtar kelimeler: Üreteropelvik bileşke darlığı; Pyeloplasti; Hidronefroz; Prenatal; Postnatal; Ultrasonografi; Diüretik renogram; Böbrek; Obstrüktif üropati; Çocuk; Cerrahi endikasyon. Evaluation of Operative Results in Ureteropelvic Junction ObstructionBackground and Aim: Ureteropelvic junction obstruction is a partial or total obstructive development in the flow of urine that occurs at the entrance of the ureter to the kidney, and as a result, hydronephrosis develops. In this study, it was aimed to establish diagnostic/follow-up criteria and results of surgery in all diagnosed cases of ureteropelvic junction obstruction.Materials and Methods: Records of all patients who were diagnosed with ureteropelvic junction obstruction were reviewed retrospectively between January 1, 2004 and January 1, 2017. Patients were evaluated according to their sex, age, side, type and age of diagnosis, duration of follow-up, urinary tract infections, additional urinary anomaly and reflux in voiding cystourethrography, ultrasonographic features, renal scintigraphy findings, age and characteristics of operation, used techniques-materials and duration of postoperative follow-up. Statistical evaluation was made between groups by determining demographic features and calculating ultrasonographic-scintigraphic mean values.Results: A total of 124 kidney units (10 cases bilaterally) of 114 patients were operated due to ureteropelvic junction obstruction. The largest group was the male patients with left-sided ureteropelvic junction obstruction (47%) and most of them were prenatally diagnosed (74%). According to the findings of ultrasonography, parenchymatous thickness and anterior-posterior diameter mean values of the renal pelvis were statistically significant (p<0.05) in the preoperative and postoperative periods and the comparison of mean values of the differential renal function in the scintigraphy was not statistically significant between the preoperative and postoperative periods (p>0.05).Conclusion: Patients' symptoms and clinical course, ultrasound findings, and scintigraphic results should be evaluated together, and indications for surgery should be carefully determined. Pyeloplasty is an operative technique that is very successful in the treatment of ureteropelvic junction obstruction and has a relatively low recurrence rate. Postoperative increase of parenchymal thickness and reduction of anterior-posterior diameter of the renal pelvis, absence of scintigraphic obstructive markers indicate success of the operation.Keywords: Ureteropelvic junction obstruction; Pyeloplasty; Hydronephrosis; Prenatal; Postnatal; Ultrasonography; Diuretic renogram, Kidney; Obstructive uropathy; Children; Surgical indication.
Collections