Gastrointestinal stromal tümörlerin radyolojik bulgularının malignite potansiyelini öngörmedeki etkinliği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Gastrointestinal stromal tümör (GİST) gastrointestinal sistem (GİS)'e ait en sık görülen mezenkimal kaynaklı tümörlerdir. Nadir olarak görülürler ve gastrointestinal traktus tümörlerinin yalnızca % 1-3' ünü oluştururlar. En sık midede olmak üzere, ince barsakta ve çok nadir olarak kolorektal bölge ile özofagusta izlenebilirler. Gastrointestinal stromal tümörler genellikle benigndir ancak yaklaşık % 20-30 oranında malign histopatoloji gösterirler. Malign tümörler ile benign tümörler arasında tedavi ve takip süreçleri açısından önemli farklılıklar bulunmaktadır. Çalışmamızda gastrointestinal stromal tümörlerin radyolojik bulgularının malignite potansiyelini öngörmedeki etkinliği araştırılmıştır.Çalışma grubumuzda Ocak 2010- Ocak 2016 tarihleri arasında tümör sebebiyle opere olmuş ve patolojik olarak gastrointestinal stromal tümör tanısı 50 hasta mevcuttur. 27 hasta preoperatif radyolojik tetkiklerine ulaşılamadığından çalışma dışı bırakılmışlardır. Çalışmaya dahil olan 23 hastanın preoperatif radyolojik incelemelerine ve patoloji raporlarına hastane arşivimizden erişilebilmektedir. Çalışmamızda tümörler boyut, kontur özellikleri, homojenite, kontrastla boyanma şekli, santral hipoatenüasyon varlığı, büyüme paterni, mezenterik heterojenite, çevre dokulara invazyon, kalsifikasyon içeriği, kavitasyon, eşlik eden batın içi serbest sıvı, eşlik eden karaciğer metastazı ve 1 cm'den büyük lenf nodunun varlığı açısından değerlendirilmiştir. Bulgular hastaların histopatolojik bulguları ile kıyaslanarak malignite potansiyelini öngörmedeki etkinlikleri araştırılmıştır. Değerlendirilme Fletcher CD. ve ark.larının yaptığı ve anatomik lokalizasyonun değerlendirmeye alınmadığı risk grubu sınıflamasına; ve Miettinen M ve ark.larının GİST'lerin anatomik lokalizasyonlarını da risk grubu belirlemede dikkate aldıkları sınıflamaya göre ayrı ayrı yapıldı. Ayrıca her iki çalışma grup için de tümörlerin malignite açısından yüksek riskli olup olmaması ayrı ayrı değerlendirildi.23 hasta ile yaptığımız çalışmamızın tek değişkenli analizinde; tümörün boyutu, iç yapısı, santral hipodansite varlığı ve kontrastlanma paterni Fletcher C. sınıflamasına göre risk grubunu belirlemede anlamlı bulundu. Tümörün kontur özellikleri ve mezenterik yağlı doku heterojenitesi ise hem Fletcher C. hem de Miettinen M.'nin sınıflamalarına göre yüksek risk varlığını değerlendirmede anlamlı bulundu. Buna karşın lojistik analizde tümörün kontur özellikleri ve komşu mezenterik yağlı doku heterojenitesi malignite için yüksek risk varlığı açısından anlamlı sonuçlar vermedi. Tümörlerin radyolojik olarak benign ve malign olma özellikleri tedavi ve takip sürecinde hastalar önemli farklar yarattığından, çalışmamızın bu süreçlerde önemli yarar sağlayacağını düşünmekteyiz. Gastrointestinal stromal tumors (GIST) are the most common tumors of the gastrointestinal tract with mesenchymal origin. They are rare tumors and constitute only 1% of all GIS tumors.Their most commmon location is the stomach,followed by small intestine. Rarely, they can also be seen in colorectal region and esophagus. GIST are usually benign tumors but approximately 20-30% of them reveal malignant histopathological properties.There are major differences regarding treatment and follow up between malignant and benign tumors.In our study, we examined the relevance of radiologic findings in the prediction of the malignant potential of GIST. Our study group included 50 patients who have been operated and had the pathologic diagnosis of GIST between January 2010 and January 2016. However, 27 patients were excluded since we could not reach their pre-operative radiologic examinations. For the remaining 23 patients, the pre-operative radiologic examinations and pathology reports could be reached from our PACS archive.In our study, we evaluated the tumors according to size, contour, homogeneity ,contrast enhancement pattern, mesenteric heterogeneity, local invasion, calcification, cavitation, intraabdominal fluid collections, liver metastasis and presence of lymph nodes greater than 1 cm. These findings were correlated with histopathologic findings and their relevance on the prediction of malignancy potential were evaluated.We did the evaluations according to the study of Fletcher et al. In which anatomical localization was not taken into consideration and also according to the study of Miettinen et al.in which anatomical localization was also considered for risk stratification, seperately. Also, for both groups, we evaluated the tumors for carrying high risk for malignancy.In single variate analysis of our study, tumor size, composition, central hypodensity and contrast enhancement pattern were found to be statistically significant according to Fletcher classification. Also, tumor contour irregularity and mesenteric inhomogeneity were found to be significant in the evaluation of high risk potential according to both Fletcher and Miettinen classifications. However, in logistic analysis, tumor contour irregularity and mesenteric inhomogeneity did not reveal significant results in the prediction of high risk potential for malignancy. As there are major differences betweeen malignant and benign tumors both in treatment and follow up, we think that our study will have a major impact in the management of those patients.
Collections