Amfizemli hastalarda diyafragma elektriksel aktivitesinin yüzeyel elektromiyografi ile değerlendirilmesi, solunum fonksiyonları ve dispne derecelendiirilmesi ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kronik Obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), kronik bronşit ve amfizeme bağlı ilerleyici ve genellikle irreversibl hava akımı kısıtlanması ile karakterize bir hastalıktır. Tüm dünyada, ölüm nedenleri arasında altıncı sıradadır. Morbiditesi de yüksek olan hastalığın neden olduğu gerek iş gücü kaybı, gerek tedavi maliyetleri önemli boyutlardadır. Hastalığın gelişimi boyunca, özellikle amfizemli hastalarda daha belirgin olmak üzere, diyafragmada önemli değişiklikler oluşmaktadır. Bu değişikiliklerden biri hiperinflasyonun neden olduğu normal diyafragma yapışırım bozulması; diğeri de KOAH' lı hastalarda prevalansı artan malnutrisyonun etkisiyle gelişen değişikliklerdir. Bu nedenle, hastalığın tedavisinde çeşitli farmakolojik ajanlar ve oksijen tedavisi yanında pulmoner rehabilitasyon programlan ve beslenme desteği uygulanmaktadır. Bu çalışmada, amfizemli hastalarda diyafragma kontraktilitesinin yüzeyel elektromiyografi ile değerlendirilmesi planlandı. Çalışmamıza, yaş ortalamaları 65,0 ± 1 1,62 olan, amfizemi ön planda KOAH tanısı almış stabil durumda 24 erkek hasta alındı. Ayrıca, 63,76 ± 7,75 yaş ortalamasına sahip, solunum sistemi patolojisi olmayan 13 erkek hasta ile de kontrol grubu oluşturuldu. Çalışma grubundaki hastaların arter kan gazı incelemesi (AKG), solunum fonksiyon testi (SFT), diffüzyon kapasitesi (DK) ölçümleri yapıldı, dispne skorları ve malnutrisyonun tesbiti amacıyla beden kitle indeks (BKİ)'leri belirlendi. Her iki grubun yüzeyel diyafragma elektromiyografi (EMGdi) ölçümleri yapıldı. İki grup arasında EMGdi değerleri yönünden istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Çalışma grubundaki hastaların EMGdi değerleri ile AKG, SFT, DK, BKÎ ve dispne skorları arasında korelasyon saptanmadı. Çalışma grubundaki hastalar BKÎTerine göre (BKİ <19,9 ve BKİ >19,9) iki gruba ayrıldı. Bu iki grup arasında da EMGdi değerleri yönünden istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Ancak BKİ<19,9 olan grubun dispne algılama derecesi, BKİ >19,9 olan gruba göre belirgin olarak daha yüksekti. Bu sonuçlarla, amfizemli hastalarda diyafragma kontraktilitesinin elektromiyografik olarak değişmediği; malnutrisyonun da elektromiyografik olarak diyafragma kontraktilitesini etkilemediği, fakat dispne skoru üzerine olumsuz yönde etlkisinin olduğu kanısına varıldı. Ancak, yüzeyel EMGdi etkinliğinin değerlendirilmesi için diğer yöntemlerin de kullanıldığı karşılaştırmalı çalışmalara ihtiyaç vardır. m COPD is a disease state characterized by the presence of progressive and generally irreversible airflow obstruction due to chronic bronchitis and emphysema. It is the sixth leading cause of death among the world. COPD as a source of immerse morbidity, leads to loss of productive power and enormous treatment costs. Along the course of the disease, significant changes develop in diaphragma, especially in emphysematous patients. One of these changes is the destruction of the normal diaphragmatic structure as a result of hyperinflation; and the other one is the changes due to malnutrition that is seen with an increased prevalance among the COPD patients. Depending or these changes in diaphragma, pulmonary rehabilitation programs and nutritional support are also included in the COPD treatment besides various pharmacological agents and oxygen therapy. In this study, it was aimed to evaluate the diaphragmatic contractility with surface electromyography (EMG) in COPD patients. 24 male patients, with a mean age of 65,0 ± 1 1,62, who were in stable period of COPD of especially emphysema type, were included in this study. 13 male patients without any respiratory system pathology, with a mean age of 63,76 ± 7,75 were chosen as control group. Arterial blood gas analysis, respiratory function tests and diffucion capacity measurements were performed and also dyspnea scorrings and body mass indices, as a marker of malnutrition, were determined in study group. Surface diaphragmatic EMG measurements were done in both groups. When compared, no statistically significant difference could be detected between the two groups' diaphragmatic EMG values. Similarly, no correlation was found between the diaphragmatic EMG values and the blood gas analysis, respiratory function tests, diffusion capacity tets, body mass indices and dyspnea scorrings of patients in the study group. Patients in the study group were subdivided into two groups according to their body mass indices (BMI < 19,9 and BMI > 19,9). No statistically significant difference was also detected between these two subgroups' diaphragmatic EMG values. But the level of dyspnea perception was found significantly higher in the group with BMI < 19,9, than the group with BMI > 19,9. With these results, it was thought that diaphragmatic contractility shows no alteration electromyographically in emphysematous patients and the malnutrition has no effect on the diaphragmatic contractility electromyographically but has negative effects on dyspnea scorring. It should be emphasized that, further controlled studies that will use other methods for the assesment of surface diaphragmatic EMG, are still necessary. IV
Collections