Direkt gözetimli tedavi uygulanan ve uygulanmayan dönemde tüberküloz hastalarında balgam kültürü negatifleşmesini etkileyen faktörler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
6. ÖZET Tüberküloz, ülkemizde ve dünyada çok önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüberkülozun kontrol altına alınması ve toplumda bulaştırıcılığın azalması için özellikle yayma müspet akciğer tüberkülozlu hastaların erken tam ve etkili tedavisi çok önemlidir. Tüberküloz hastalarının tedaviye uyumsuzlukları önemli bir sorun olduğu için, DGT uygulanarak bu sorun çözülmeye çalışılmalıdır. Balgam kültür negatifleşmesi; akciğer tüberkülozlu hastalarda bulaştırıcılığın ve tedavi etkinliğinin gözlenmesi için önemli bir kriterdir. Çalışmamızdaki amacımız; DGT uygulanan ve uygulanmayan dönemdeki tüberküloz hastalarında balgam kültür negatifleşme oranına etki eden risk faktörlerini saptamak idi. Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Merkezinde, DGT'nin uygulanmadığı Nisan 2001-2002 tarihleri arasında yatarak tedavi alan 50 yeni vaka akciğer tüberkülozlu hasta ve DGT'nin uygulandığı Mayıs 2002-2003 tarihleri arasında yatarak tedavi alan 60 yeni vaka akciğer tüberkülozlu hastanın balgam örnekleri, balgam yayma ve kültür müspetliği açısından hastanemiz laboratuarında incelendi. Yaş, cinsiyet, balgam çıkarma, öksürük, hemoptizi ve gece terlemesi gibi semptomların varlığı, alkol ve sigara kullanımı, aile içi tüberküloz temas öyküsü, BCG aşı skan, D. Mellitus'un varlığı, primer ilaç duyarlılığı, başlangıç basil yükü ve radyolojik yaygınlık gibi risk faktörleri ile balgam kültür negatifleşme oram arasındaki ilişki değerlendirildi. DGT uygulanan hastalarda başlangıç fazı sonunda; balgam yayma negatifleşme hızım %43.3, balgam kültür negatifleşme hızım %68.3 olarak saptadık. DGT uygulanmayan hastalarda başlangıç fazı sonunda; balgam yayma negatifleşme hızım %36, balgam kültür negatifleşme hızım %62 olarak saptadık. DGT uygulanan hastalarda; balgam çıkarma şikayeti varlığında, başlangıç basil yükü fazlalığında, alkol kullanımında ve tedavi sonrası radyolojik olarak stabil kalması durumunda, başlangıç fazı sonunda balgam yayma negatifleşme hızının düşük olması istatistiksel olarak anlamlı saptandı (PO.05). Başlangıç fazı sonunda 71balgam kültür negatifleşme hızının, alkol ve sigara kullanım varlığında düşük olması istatistiksel olarak anlamlı saptandı (PO.05). DGT uygulanmayan hastalarda; hastaların 25-50 yaş grubunda olması, D. Mellitusun olmaması, başlangıç basil yükü fazlalığında, başlangıç fazı sonunda balgam yayma negatifleşme hızının düşük olması istatistiksel olarak anlamlı saptandı (PO.05). Erkek hastalarda ve yaygın kaviteli hastalığı olanlarda, başlangıç fazı sonunda balgam kültür negatifleşme hızının düşük olması istatistiksel olarak anlamlı saptandı (P<0.05) Sonuç olarak; balgam yayma ve kültür negatifleşme oranıyla ilişkili saptadığımız faktörler, bu konuda yapılmış, diğer çalışmaların sonuçlarına göre benzerlik gösteriyordu. İstatistiksel olarak anlamlı olmasa da, DGT uygulanması ile DGT uygulanmayan hasta grubuna göre hem balgam yayma hem de balgam kültür negatifleşme hızında artış saptadık. Çalışma grubunun sayıca azlığı, hastara kısa süreli DGT uygulanması, hastanemizde DGT'nin uygulanmadığı dönemlerde de deneyimli hemşiremizin hastalara ilaçlarım içilmedeki kararlılığı ve DGT uygulamasındaki olası yetersizliklerimiz bu sonuçlara etkili olduğu kanısındayız. Çalışmamızın sonucunda, özellikle hastaların sigara ve alkol kullanımı önlenebilirse balgam kültür negatifleşme oranının artırılabileceği düşüncesindeyiz. Bu konuda daha geniş hasta grupları ile çalışmayı hedeflemekteyiz. 72 7. SUMMARY Factors that effect sputum culture convertion rate in the patients with pulmonary tuberculosis who were applied Directly observation therapy and non-Directly observation therapy Tuberculosis is still an important health problem in our country and in the world. Especially, the early and effective treatment of the smear positive pulmonary tuberculosis patients is important to control tuberculosis and decrease the infectivity in the society. As the compliance of tuberculosis patients to treatment is an important problem, DOT must be performed to solve this problem. Sputum culture conversion is an important criteria of the infectivity of pulmonary tuberculosis and monitorization of treatment effectiveness. Our aim in this study; is to determine the risk factors that effect sputum culture conversion rate in the DOT managed and non- DOT managed patients. The sputum samples of 50 new cases of pulmonary tuberculosis patients treated at Atatürk Chest Disease and Chest Surgery Centre between April 2001-2002 when the DOT is not applied and 60 new cases of pulmonary tuberculosis patients treated by DOT at the same center between May 2002-2003 are evaluated in our hospital's laboratory for sputum smear and culture positivity. The relationship between sputum culture convertion rate and the risk factors lie age, sex, presence of sputum expectoration, cough, hemoptyse, primary drug sensitivity, high inintiation basillary load, smoking and alcohol usage, presence of diabetes mellitus, BCG vaccination scarring, tuberculosis contact history and radiological dissemination were determined. In our study, we found the sputum smear conversion rate and culture conversion rate as 43.3 % and 68.3 % respectively, at the end of initiation phase in the patients who were DOT managed. We found the sputum smear conversion rate 73and culture conversion rate as 36 % and 62 % respectively, at the end of initiation phase in the patients who were non-DOT managed. In the DOT managed patients; in the presence of sputum expectoration complaint, high initiation bacillary load, alcohol usage and radiologic stability; the low rate of sputum smear conversion at the end of initiation phase are determine statistically significant. în presence of alcohol and smoking usage; the low rate of sputum culture conversion at the end of initiation phase are statistically significant. In non- DOT managed patients; the ages of 25 to50, absence of D. Mellitus, the high initiation bacillary load; the low rate of sputum smear conversion at the end of initiation phase are statistically significant. The low sputum culture conversion rate is statistically significant in the male patients and the dissemine cavitary disease. In conclusion; the factors we determined related with the sputum smear and culture conversion rate, is similar with the results of the other studies about this subject. Despite no statistically significance, we determined an increase in the sputum smear and culture conversion rate the DOT managed patients, according to non-DOT managed patients. The limited number of our study group, the attention of the nurses in non- DOT managed patients' treatment and the probable insufficiency at the DOT management are effective on these results. If the smoking and alcohol usage rate of the tuberculosis patients can be decreased; the sputum convertion rate could be higher. We aim to study with a higher number of group on this subject. 74
Collections