Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde nozokomiyal infeksiyonların sürveyansı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Nozokomiyal infeksiyonların kontrolü modern tıbbın en çok ilgilendiği konulardan biridir. Özellikle yoğun bakım, yanık, yenidoğan üniteleri gibi infeksiyon oranlarının yüksek olduğu birimlerde infeksiyon kontrol çalışmalarının önemi daha da artmaktadır. SSK Ankara Çocuk Hastalıkları Eğitim Hastanesi yenidoğan yoğun bakım ünitesinde infeksiyon kontrol çalışmalarına ve ileride geliştirilebilecek sürveyans programlarına temel olması amacıyla yapılan bu çalışmada Mayıs 2003-Ocak 2004 döneminde toplam 1005 hastanın 85'inde gelişen 97 nosokomiyal infeksiyon aktif, prospektif, laboratuara ve hastaya dayalı sürveyans yöntemi ile değerlendirilmiştir. Bu çalışmada yenidoğan ünitelerinde nosokomiyal infeksiyon oranı %9.65 olarak saptanmıştır. Laboratuvara dayalı sürveyans yönteminin kullanılmış olması nedeniyle bu oranın gerçekte daha yüksek olduğu düşünülmektedir.Nosokomiyal infeksiyonlar 0-3 günlük yaş grubunda daha fazla tespit edilmiştir (n=51, %60). En fazla infeksiyon 2000-2499 gramlık grupta görülmüştür (n=26, %30.6)Nosokomiyal infeksiyonların daha çok 3.-6.'ıncı yatış gününde ortaya çıktığı saptanmıştır. Bu durumun yenidoğan servisinde takip edilen bebeklerin nosokomiyal patojenlerle erken kolonizasyonun, gelişmemiş immün sistemlerinin ve yetersiz infeksiyon kontrol önlemlerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığı düşünülebilir.Nosokomiyal infeksiyon saptanan yenidoğanlarda en sık yatış nedeni prematürite ve prematürite ile birlikte respiratuar distres sendromudur. Risk faktörleri incelendiğinde antibiyotik kullanımı, prematürite ve düşük doğum ağırlığı (<1500) en fazla saptanan risk faktörleridir.En sık izole edilen patojen E. coli'dir (% 32.9). Bu mikroorganizmayı, koagülaz negatif stafilokoklar (% 20.6), Klebsiella spp. (% 12.4), Enterobacter spp. (5 (.3), S. aureus (% 6.2), Candida spp. (% 6.2), grup B streptokoklar (% 6.2) ve Pseudomonas spp (% 5.1) izlemektedir. Üriner sistem infeksiyonlarında ve pnömonilerde E. coli, primer kan dolaşımı ve deri ve yumuşak doku infeksiyonlarında koagülaz negatif stafilokoklar en sık izole edilen etkenler olarak tespit edilmiştir.Gram pozitif mikroorganizmalarda vankomisin ve teikoplanin en duyarlı antimikrobiyallerdir. Penisilin ise en fazla direnç saptanan antibiyotiktir.Ampisiline gram negatif bakterilerin gösterdiği direnç en fazla iken bu patojenlerin en duyarlı olduğu antimikrobiyaller siprofloksasin, levofloksasin, imipenem ve meropenemdir.Gram negatif ve non-fermanttif bakteriler için tedavi seçeneklerini sınırlayan, tedaviyi güçleştiren ve ampirik tedavi protokollerinin planlanmasını etkileyen ESBL varlığı %36.8 oranında tespit edilmiştir.Bu çalışma ile yenidoğan yoğun bakım ünitesinde nosokomiyal infeksiyonların kontrolüne yönelik sürveyans programının temellerinin oluşturulması amaçlandı. İzlemlerin sürekli hale gelmesi, veri içeriklerinin ve veri kaynaklarının geliştirilmesi, uygun bilgisayar ağının kurulması ile sürveyans çalışması geliştirilebilir. Bu alanlarda görevlendirilmek üzere infeksiyon kontrol hemşiresi ve hastane epidemiyoloğu yetiştirilmeli, böylelikle konularında uzmanlaşmış personel ile sürveyansın verimliliği ve sürekliliği sağlanmalıdır. Laboratuar çalışmalarında istenilen kalite düzeyine ulaşmak için mikrobiyolojik incelemelerin sonuçlarının doğruluğu ve güvenilirliğini artırmaya yönelik düzenlemeler ve iyileştirmeler güncel gelişmeler takip edilerek yapılmalıdır. Personel eğitimi ve temel infeksiyon kontrol önlemlerinin yaygınlaştırılması çalışmaları ile nosokomiyal infeksiyonların önemi ve önlenmesi konuları sürekli gündeme getirilmelidir. Sürveyans çalışmalarından elde edilen verilerin akılcı yorumlanmasıyla ampirik tedavilerin planlanması, antibiyotik kullanım politikalarının düzenlenmesi, risk faktörlerinin irdelenmesi, laboratuar ve klinik çalışmalarında kalitenin artırılmasına yönelik gerekli uygulama değişiklikleri sürveyans verileri ışığında yapılarak nosokomiyal infeksiyon oranlarında azalma sağlanabilir. The control of nosocomial infections is one of the most interesting topics of modern medicine. In particular, the importance infection control is increasing in intensive care units, burn units, and neonatal units, where the high rate of infection is more. This study is aimed to to determine and evaluate nosocomial infections in SSK Ankara Children's Health Hospital neonatal intensive care unit via active, prospective, laboratory and surveillance methods based on patient, during the period May 2003-January 2004, among the total of 1005 patients, 85 of whom developed 97 nosocomial infections. The rate of nosocomial infection in the neonatal intensive care unit in this study was found to be 9.65%. This ratio is due to be used in laboratory-based surveillance method is actually believed to be higher. Nosocomial infections have been identified in more than 0-3 days of age (n = 51, 60%). Maximum infection was seen in the 2000-2499 grams group (n = 26, 30.6%). Nosocomial infections were found to occur in the hospitalization of more than 3rd -6th day. The early colonization, undeveloped immune systems and inadequate infection control procedures resulted in this situation. The respiratory distress syndrome, hospitalization prematurity and prematurity is the most frequent cause of nosocomial infections detected in newborns. Risk factors such as the use of antibiotics studied, prematurity and low birth weight (<1500) are the most frequent risk factors. E. coli is most frequently isolated pathogen (32.9%). Coagulase-negative staphylococci (20.6%), Klebsiella spp. (12.4%), Enterobacter spp. (5 (.3), S. aureus (6.2%), Candida spp. (6.2%), group B streptococcus (6.2%) and Pseudomonas spp (5.1%) were listed after E. coli. The urinary tract infections and pneumonia mostly caused by E. coli, whereas coagulase-negative staphylococci were identified as the most frequently isolated pathogen in bloodstream, skin and soft tissue infections.Vancomycin and teicoplanin were the most sensitive antimicrobials among Gram-positive organisms. The antibiotic resistance is determined mostly for penicillin. The gram negative bacteria showed the most antimicrobial resistance for thr ampicillin. The most sensitive ones were ciprofloxacin, levofloxacin, imipenem and meropenem. ESBL existence (36.8%) limited treatment options for Gram-negative and non-fermentative bacteria which complicated treatment and affected empirical treatment protocols. This study aimed to create basic surveillance program for the control of nosocomial infections in the neonatal intensive care unit. Continuous monitoring, development of data content and data sources, surveillance activities can be enhanced through the establishment of appropriate computer network. Infection control nurse to take charge of this area and hospital epidemiologists should be trained so that surveillance efficiency with specialized personnel issues and continuity should be ensured. Regulations and improvements to increase the accuracy and reliability of the results of microbiological examination to achieve the desired level of quality in laboratory studies should be done following current developments. Staff training and the importance of nosocomial infections with the work of precaution and prevention issues should be brought to the agenda. Planning of empirical treatment with a rational interpretation of the data obtained from surveillance studies, the regulation of antibiotic use policy, study of risk factors, laboratory and applications necessary changes for improving the quality of clinical surveillance data are made in the light of achieved reduction of nosocomial infection rates.
Collections