İnsulin direnci ile abdominal duvar yağ indeksi ve visseral yağ volümü arasındaki ilişki
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Tip 2 DM patogenezinde en önemli faktör olarak kabul edilen insülin direnci,Tip 2 DM'un yanı sıra hipertansiyon, inme, koroner arter hastalığı ve metaboliksendrom gibi mortalite ve morbiditesi yüksek hastalıklar için bağımsız bir riskfaktörüdür.Bu çalısmada, insulin direnci ölçüm metodlarından biri olan homeostatikyöntemle HOMA-IR ve HOMA-BCI'yi hesaplayarak elde edilen insulin direnci ileultrasonografik olarak tespit edilen ve hesaplanan abdominal duvar yağ indeksi (AFI)ve visseral yağ volümu (VYV) arasındaki iliski değerlendirilmistir. Çalısmamızdavisseral yağ volümünün insülin direncinin bir belirteci olup olmadığını ve sonuçolarak, visseral yağın Tip 2 DM, HT, inme, KAH ve metabolik sendromunpatogenezindeki önemi arastırılması amaçlanmstır.Çalısmaya 50'si Tip 2 DM, 50'si prediyabet ve 50'si kontrol grubu olmaküzere toplam 150 hasta alınmıstır. PreDM ve tip 2 DM grubu içine alınan hastalarıntanısı ADA 2003 ve WHO kriterlerine göre konulmustur. Visseral adipozite tayiniiçin ultrasonografi ile abdominal yağ kitle indeksi (AFI) ve visseral yağ volümü(VYV) ölçümü, insulin direnci tayini için HOMA-IR ve Homa β hücre indeksi(HOMA-BCI) değerlendirilmis, AFI ve VYV ile insulin direncinin iliskisiarastırılmıstır.Tip 2 DM, prediyabet ve kontrol grubundaki hastaların yas ortalamalarısırasıyla 57.1, 55, 39.8 idi. Hastaların %66 (99)'sı kadın, %34 (51)'ü erkek idi.Gruplar arasında kadın ve erkeklerin dağılımı benzerdi (p=0.700).Gruplar arasında sırasıyla; insülin, c-peptit, HOMA-IR, Smin, Pmax,pararenal, dalak, HOMA-BCI ve AKS yönünden istatistiksel olarak anlamlı farksaptandı (p<0.001, p<0.001, p<0.001, p<0.001, p<0.001, p<0.001,p<0.001, p=0.008ve p<0.001).83Çalısmamızda HOMA-IR kontrol grubuna göre pre DM ve tip 2 DMgruplarında, HOMA-BCI ise kontrol grubuna göre sadece preDM grubunda pozitifkorele olduğu bulunmustur. Gruplar arasında AFI yönünden istatistiksel olarakanlamlı fark saptandı (p=0.004). Buna göre kontrol grubu ile Tip 2 DM grubuarasında anlamlı fark varken (p<0.001), Pre DM grubu ile kontrol ve Pre DM ile Tip2 DM arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p=0.060 ve p=0.099).Çalısmamızda AFI ile HOMA-IR arasında istatistiksel olarak anlamlıdoğrusal korelasyon tespit edilmedi (rho=0.153 ve p=0.062) buna karsın, AFI ileHOMA-BCI arasında istatistiksel olarak anlamlı aynı yönlü doğrusal korelasyonmevcuttu (rho=0.169 ve p=0.038). Çalısmamızda VYV ile sırasıyla; HOMA-IR veHOMA-BCI arasında istatistiksel olarak anlamlı aynı yönlü doğrusal korelasyontespit edildi (rho=0.366, p<0.001 ve rho=0.345, p<0.001).Çoklu regresyon analizinde bağımlı değisken HOMA-IR, bağımsızdeğiskenler pre DM, tip 2 DM, kadın faktörü, BMI, BÇ, AFI, VYV alınarak yapılanmodelde gösterilmistir ki; VYV nin (95 CI=0.009), pre DM ve tip 2 DM ile birlikte(kontrol grubuna göre) HOMA-IR nin tespitinde bağımsız belirteçler olduğugösterilmistir. Bir diğer çoklu regresyon analizinde ise bağımlı değisken HOMABCI,bağımsız değiskenler pre DM, tip 2 DM, kadın faktörü, BMI, BÇ, AFI, VYValınarak yapılan modelde gösterildi ki; VYV nin (95 CI=0.009), pre DM ile birlikte(kontrol ve tip 2DM gruplarına göre) HOMA-BCI' nin tespitinde bağımsızbelirteçler olduğu gösterilmistir. Bu iki bağımsız belirteç arasında VYV majorbağımsız bir insülin direnci belirteci olduğu saptanmıstır.Çalısmamız sonucunda visseral adipozitenin insülin direncinin bir belirteciolduğu gösterilmistir. Ayrıca visseral adipoziteyi belirlemede ultrasonografik olarakyapılan ölçümlerden VYV'nün AFI' ye göre insulin direnci düzeyini tespit etmededaha iyi bir belirteç olduğu saptanmıstır. Bu sonuç ısığında AFI'nın her zamaninsülin direnci düzeyini göstermeyebileceği söylenebilir. Tam tersine çalısmamızdaVYV, VKĐ, BÇ nin insülin direnci ile pozitif korele olduğu bulunmustur. VYV'nünvisseral obezite ölçüm metodu olarak ultrasonografi ile tespitinin yaygınlasması Tip2 DM, HT, inme, KAH ve metabolik sendrom gibi morbidite ve mortaltesi yüksekhastalıklarda klinisyenin dikkatini yaklasan komplikasyonlara yöneltecebilecektir.
Collections