Fakoemülsifikasyon cerrahisi sırasındavitreus içine düşmüş lens parçaları olgularındapars plana vitrektomi sonuçları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Biz çalışmamızda fakoemülsifikasyon cerrahisi esnasında arka kapsül rüptürüve lens materyalinin vitreusa düştüğü 23' ü ( % 41,8 ) kadın, 32'si ( % 58,2 ) erkektoplam 55 hastada gelişen komplikasyonlar ve bu komplikasyonların tedavisinde parsplana vitrektomi sonuçlarımızı değerlendirmeye çalıştık.PPV öncesi tüm hastalardan alınan anamnezde fakoemülsifikasyon yeri vetarihi sorgulandı. Hastaların yaşı, cinsiyeti kaydedildikten sonra Snellen eşeline göreen iyi düzeltilmiş görme keskinliği ölçüldü. Biyomikroskopik muayene ile korneanındurumu, ön kamara reaksiyonu, intraoküler inflamasyon, iris, pupilla ve lenskapsülünün durumu değerlendirildi. Göz içi basınçları (GİB) Goldmann aplanasyontonometrisi ile ölçüldü. Fundusu aydınlanan olguların fundus muayeneleri kontakt yada non-kontakt biyomikroskopik oftalmoskopi ya da binoküler indirekt oftalmoskopi ileyapıldı. Fundusu aydınlanmayan olgularda A/B System Mentor Advent marka Bmode ultrasonografi yapıldı. Afakik olanlarda biyometrik olarak aksiyel uzunlukölçümü yapıldı. Aksiyel uzunluğu 21- 24 mm arasında olanlarda SRK II, 21 mmaltında ve 24 mm üzerinde olanlarda SRK T formülü ile göz içi lens gücühesaplandı.Ameliyat tekniği ve tampon madde kullanımı kaydedildi.Ameliyat sonrası birinci gün ve son kontrol muayenesinde en iyi düzeltilmişgörme keskinliği, GİB, kornea ödemi, intraoküler inflamasyon, GİL durumu, retinadekolmanı, koroid dekolmanı, vitre içi hemoraji varlığı, ek operasyonlar ve eşlik edenfundus patolojileri değerlendirildi.Tüm operasyonlar Optikon Antares 2000 ve Accurus cihazı ile yapıldı. Bütünhastalara standart üç girişli vitrektomi yapıldı.Hastaların PPV öncesi ortalama 0,06 ± 0,16 olan görme keskinliği, sonkontrolde ortalama 0,21 ±0,26 olarak bulundu. PPV öncesi görme keskinliği ilepostoperatif görme keskinliği kıyaslandığında istatistiksel olarak anlamlı artış görüldü(eşleştirilmiş t testi, p= 0,001). Ortalama GİB; PPV öncesi 20,66 ± 12,9 iken PPVsonrası 16,83 ± 8,33 olarak bulundu. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu(Eşleştirilmiş t testi p> 0,05).PPV sonrası erken dönemde kornea ödemi % 58,2 ve intraoküler inflamasyon% 27,2 olarak bulundu. Kornea ödemi artmış görünmekle beraber postoperatif birinci61günde operasyona bağlı ödemin de tabloya eklendiğini düşündük. Son kontrolde isesadece 1 hastada büllöz keratopatiye bağlı keratoplasti kararı alındı. Ayrıca göz içiinflamasyon, retina dekolmanı komplikasyonlarının tedavisinde de başarı sağlandı.Katarakt cerrahisi ile PPV arasında geçen sürenin sonuç görme keskinliğiüzerine etkisi istatistiksel olarak anlamlı olmasa da klinik olarak dikkate alınmasıgereken bir durumdur. Ayrıca geçen süre ile retina dekolmanı gelişimi, GİB artışı veintraoküler inflamasyon gelişimi arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı.Vitrektom kullanımı, fakofragmatom kullanımı ve limbal yoldan çıkarmateknikleri arasında sonuç görme keskinliği açısından istatistiksel olarak anlamlı farksaptanmadı. PFCL kullanımının da sonuç görme keskinliğine etkisi bulunmadı.Preoperatif ve postoperatif göz içi lensi yerinin sonuç görme keskinliğine etkisiANOVA ile yapılan analizde gruplar arasında anlamlı bulundu. PPV öncesi afakolupta GİL sulkusa yerleştirilen ve fakoemülsifikasyon ile aynı seansta opere edilenhastalarda GİL sulkusa konduğunda görme keskinliği artışı istatistiki olarak anlamlıidi ( p< 0,05).Cerrahinin zamanlamasının eğer vitreoretinal cerrah bulunuyorsa kataraktcerrahisi ile aynı seansta olmasını önermekteyiz. Eğer aynı gün cerrahi mümkünolmuyorsa korneal ödemin ve oküler konjesyonun azalması için vitreoretinalcerrahiyi bir süre ertelemenin mantıklı olduğunu düşünmekteyiz. Biz çalışmamızda fakoemülsifikasyon cerrahisi esnasında arka kapsül rüptürüve lens materyalinin vitreusa düştüğü 23' ü ( % 41,8 ) kadın, 32'si ( % 58,2 ) erkektoplam 55 hastada gelişen komplikasyonlar ve bu komplikasyonların tedavisinde parsplana vitrektomi sonuçlarımızı değerlendirmeye çalıştık.PPV öncesi tüm hastalardan alınan anamnezde fakoemülsifikasyon yeri vetarihi sorgulandı. Hastaların yaşı, cinsiyeti kaydedildikten sonra Snellen eşeline göreen iyi düzeltilmiş görme keskinliği ölçüldü. Biyomikroskopik muayene ile korneanındurumu, ön kamara reaksiyonu, intraoküler inflamasyon, iris, pupilla ve lenskapsülünün durumu değerlendirildi. Göz içi basınçları (GİB) Goldmann aplanasyontonometrisi ile ölçüldü. Fundusu aydınlanan olguların fundus muayeneleri kontakt yada non-kontakt biyomikroskopik oftalmoskopi ya da binoküler indirekt oftalmoskopi ileyapıldı. Fundusu aydınlanmayan olgularda A/B System Mentor Advent marka Bmode ultrasonografi yapıldı. Afakik olanlarda biyometrik olarak aksiyel uzunlukölçümü yapıldı. Aksiyel uzunluğu 21- 24 mm arasında olanlarda SRK II, 21 mmaltında ve 24 mm üzerinde olanlarda SRK T formülü ile göz içi lens gücühesaplandı.Ameliyat tekniği ve tampon madde kullanımı kaydedildi.Ameliyat sonrası birinci gün ve son kontrol muayenesinde en iyi düzeltilmişgörme keskinliği, GİB, kornea ödemi, intraoküler inflamasyon, GİL durumu, retinadekolmanı, koroid dekolmanı, vitre içi hemoraji varlığı, ek operasyonlar ve eşlik edenfundus patolojileri değerlendirildi.Tüm operasyonlar Optikon Antares 2000 ve Accurus cihazı ile yapıldı. Bütünhastalara standart üç girişli vitrektomi yapıldı.Hastaların PPV öncesi ortalama 0,06 ± 0,16 olan görme keskinliği, sonkontrolde ortalama 0,21 ±0,26 olarak bulundu. PPV öncesi görme keskinliği ilepostoperatif görme keskinliği kıyaslandığında istatistiksel olarak anlamlı artış görüldü(eşleştirilmiş t testi, p= 0,001). Ortalama GİB; PPV öncesi 20,66 ± 12,9 iken PPVsonrası 16,83 ± 8,33 olarak bulundu. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu(Eşleştirilmiş t testi p> 0,05).PPV sonrası erken dönemde kornea ödemi % 58,2 ve intraoküler inflamasyon% 27,2 olarak bulundu. Kornea ödemi artmış görünmekle beraber postoperatif birinci61günde operasyona bağlı ödemin de tabloya eklendiğini düşündük. Son kontrolde isesadece 1 hastada büllöz keratopatiye bağlı keratoplasti kararı alındı. Ayrıca göz içiinflamasyon, retina dekolmanı komplikasyonlarının tedavisinde de başarı sağlandı.Katarakt cerrahisi ile PPV arasında geçen sürenin sonuç görme keskinliğiüzerine etkisi istatistiksel olarak anlamlı olmasa da klinik olarak dikkate alınmasıgereken bir durumdur. Ayrıca geçen süre ile retina dekolmanı gelişimi, GİB artışı veintraoküler inflamasyon gelişimi arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı.Vitrektom kullanımı, fakofragmatom kullanımı ve limbal yoldan çıkarmateknikleri arasında sonuç görme keskinliği açısından istatistiksel olarak anlamlı farksaptanmadı. PFCL kullanımının da sonuç görme keskinliğine etkisi bulunmadı.Preoperatif ve postoperatif göz içi lensi yerinin sonuç görme keskinliğine etkisiANOVA ile yapılan analizde gruplar arasında anlamlı bulundu. PPV öncesi afakolupta GİL sulkusa yerleştirilen ve fakoemülsifikasyon ile aynı seansta opere edilenhastalarda GİL sulkusa konduğunda görme keskinliği artışı istatistiki olarak anlamlıidi ( p< 0,05).Cerrahinin zamanlamasının eğer vitreoretinal cerrah bulunuyorsa kataraktcerrahisi ile aynı seansta olmasını önermekteyiz. Eğer aynı gün cerrahi mümkünolmuyorsa korneal ödemin ve oküler konjesyonun azalması için vitreoretinalcerrahiyi bir süre ertelemenin mantıklı olduğunu düşünmekteyiz.
Collections