Hışıltılı çocuğun çevresel tütün dumanı maruziyetini azaltmada ailelerde farkındalık yaratmanın etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Giriş-Amaç: Çevresel tütün maruziyeti (ÇTD) başkalarının içtiği tütün ve tütün mamullerinden dolayı kişinin kendi rızası dışında tütün içeriğine maruz kalması olarak tanımlanmaktadır. Çocuklar daha hızlı nefes almaları, fiziksel aktivitelerinin daha fazla olması ve rahatsız olduklarını belirtemedikleri için riskli gruptadırlar. ÇTD nin kronik solunum yolu yakınmalarına özellikle hışıltılı çocuklarda atak sayısının ve şiddetinin artmasına yol açtığı düşünülmektedir. Epizodik hışıltılı çocuğun çevresinde sigara içilmesini azaltmak için ailelerin davranışlarını değiştirecek yöntemlere ihtiyaç vardır. Çalışmamızda ÇTD maruziyetini azaltmada ailelere eğitimin yanı sıra idrar kotinin düzeyinin bildirilmesinin etkinliğinin araştırılması amaçlanmıştır.Gereç ve yöntem: Çalışmamıza epizodik hışıltı nedeni ile izlemde olan ve aileleri tarafından çocuğun yanında sigara içmediğini beyan eden olgular alınmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde olguların demografik bilgileri ve ÇTD maruziyetini sorgulayan anket yapılmış olup ÇTD maruziyeti ile ilgili broşür verilmiştir ve hastalardan idrar kotinin düzeyi istenmiştir. Çalışmanın 2. Bölümüne idrar kotinin düzeyi pozitif olan çocuklar alınmış ve randomize olarak 2 gruba ayrılmıştır. Girişim grubuna kotinin sonuçları telefon ile bildirilmiş, kontrol grubuna ise bildirilmemiştir. Gruplar iki ay sonra kontrole çağrılmış, anket ve idrar kotinin düzeyi tekrarlanmıştır. Her iki grupta kotinin düzeyi negatifleşen olgular kotinin düzeyi pozitif olarak devam eden olgular ile ÇTD maruziyetini azaltmak için ailelerin yapmış olduğu davranışlar ve ailelerin sosyodemografik özellikleri açısından karşılaştırıldı.Bulgular: Epizodik hışıltısı olan 273 çocuğun idrar kotinin seviyeleri değerlendirildi. 44 çocukta idrar kotinin düzeyi negatifti. Her iki gruptan toplamda 59 (%30,5) çocuk kontrol muayenelerine gelmedi ve çalışmadan çıkarıldılar. Çalışma grubu 46'sı erkek (%70,8) 19'u kız (%29,2) 65 çocuktan oluşurken, kontrol grubu 52'si erkek (%75,4) 17'si kız (%24,6) 69 çocuktan oluşmaktaydı. Çalışma grubundaki çocukların ortalama yaşları 24,4±8,9 ay ve kontrol grubundakilerin ortalama yaşları 25,3±9,8 ay idi. Cinsiyet ve yaş açısından gruplar arasında istatistiksel olarak fark yoktu. Hem çalışma grubunda hem de kontrol grubunda kontrol muayenelerinde idrar kotinin seviyelerinde azalma görüldü, ancak aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p=0,397). Çalışma grubundaki çocukların babalarının içtiği sigara miktarı anlamlı olarak azaldığı saptandı (p=0,037). Kontrolde içilen sigara sayısı dışındaki sigara içme alışkanlıkları (anne tarafından evde içilen sigara sayısı, evde ve arabada sigara içme kuralı vb.) her iki grupta benzer olduğu saptandı (p>0,05). Ayrıca kontrol görüşmede kotinin düzeyi negatifleşen olgu sayısı her iki grupta benzerdi (p>0,05).Sonuç: Epizodik hışıltı başta olmak üzere çocukluk dönemi kronik solunum yolu hastalıklarının primer, sekonder ve tersiyer proflaksisinde ÇTD maruziyetini azaltmak esastır. Çalışmamızın da gösterdiği gibi aileye ÇTD maruziyeti lehine daha somut kanıtlar gösterilmesi önemlidir. Kotinin düzeyi ölçmek ucuz, pratik ve non-invaziv bir yöntemdir. Riskli hastaların ailelerine eğitimin yanı sıra kotinin düzeyi ile farkındalık yaratmak yararlı olacaktır. Background: Environmental tobacco smoke (ETS) exposure is known as unintentional exposure to tobacco and tobacco products. Children are at high risk group because of their high physical activity and high respiratory rates. This is important for wheezy child as number and severity of attacks may increase. In order to decrease the rate of cigarette smoking beside episodic wheezy children, measures to change attitudes of the families are needed. Our aim in this study is to find the efficacy if parents would take necessary steps and decrease ETS exposure when they know the level of exposure by means of urinary kotinin levels.Method: Our study group was consisted of families whose children were under age 3 and had episodic wheezing and at least one of the parents was smoking but not in the same environment with the child. Urinary kotinin levels were determined at the first visit. Children with positive kotinin levels randomly assigned to 2 groups. Study groups were informed about kotinin levels by phone call. Control group was not informed about kotinin levels. Children from both groups were called for a follow-up visit.Results: Kotinin levels of 237 children with episodic wheezing were evaluated. Kotinin levels were negative in 44 children. A total of 59 (30.5%) children from both groups did not come to the follow –up visit and excluded from the study. In the study group there were 65 children (46 boys-70.8% and 19 girls-29.2%) and in the control group 69 children (52 boys-75.4% and 17 girls-24.6%). Mean age on admittance were 24.4±8.9 months for study group and 25.3±9.8 months for control group. There were no significant difference between sex and age of the groups. Kotinin levels for both study and control groups were decreased in follow -up but there were no significant difference (p=0.397). Number of cigarettes smoked by father was decreased significantly in the study group (p=0.037). Changes in smoking habits (number of cigarettes smoked in the house by mother, smoking in the car, etc) were approximately similar between two visits of the both groups except number of cigarettes smoked. Also the percentages of kotinin negative children in the follow -up visit were identical in both groups (p>0.05).Conclusion: Decreasing environmental smoke exposure is a crucial measure of chronic respiratory illnesses including episodic wheezing. Mentioning the ETS exposure as a risk factor would increase the awareness of the family. Measuring kotinin levels is a practical, efficient and noninvasive procedure. Families with risk, would benefit from getting informed on kotinin levels.
Collections