Soğuk savaş sonrası dönemde NATO_AB ilişkileri ve Türkiye'ye etkileri: Rekabet ve işbirliğinin jeopolitiği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
II. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası sistemin ideolojik açıdan kamplara bölünmüş olması, Batı'nın güvenlik sorunlarında yeni açılım stratejilerini hayata geçirmesini kaçınılmaz kılmıştır. SSCB tehdidine karşı Batı, NATO aracılığıyla güvenlik ve savunma örgtütlenmesini kurmuş, aynı zamanda Avrupa, bütünleşme yolunda adımlar atmaya başlamıştır. Soğuk Savaş döneminde Avrupa, NATO'nun dışında kendi bağımsız askeri ve siyasi birliğini kurmayı denemişse de NATO'nun varlığı neticesinde bu hedef mümkün olmamıştır. NATO ise Soğuk Savaş döneminin koşullarına göre geliştirdiği stratejiler aracılığıyla Doğu Bloku'na karşı bir caydırıcılık unsuru sağlamıştır. Sovyetler Birliği'nde yaşanan dönüşüm sürecinin başarılı olmaması neticesinde, Doğu Bloku'nun yıkılması, Batı için güvenlik stratejilerinin yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmıştır. Nitekim Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi Batı için belirgin ve somut bir tehdidin bulunmaması, Batı İttifakının üyelerinin dış politika tercihlerinde değişiklikler meydana getirmeye başlamıştır. Bu bağlamda Avrupa, 1991 yılında Avrupa Birliği'ni kurmasıyla güvenlik ve savunma boyutu kazanmış, NATO ise Soğuk Savaş sonrası dönemin koşullarına göre yeniden yapılandırılmaya başlamıştır. 1998 yılına gelindiğinde AB, kendi özerk askeri yapılanması olan Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası'nı hayata geçirmiştir. AB'nin NATO'dan bağımsız bir yapı kurma süreci, NATO ile ilişkilerde bir işbirliği sağladığı gibi aynı zamanda bir rekabeti de beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda 1998 döneminden sonra hem NATO hem AB çeşitli araçlarla askeri kapasitelerini ve yeteneklerini artırma yoluna gitmişlerdir. Bu gelişim süreci AB ve NATO'nun coğrafi ve işlevsel anlamda birbirlerine benzemesine neden olmuş ve nihayetinde rekabet kaçınılmaz bir hal almıştır. Bu bağlamda, rekabet unsurunun temel göstergelerinden biri olan AGSP'de sadece AB üyesi ülkelerin yer alması ilkesi ve özerkliğin korunmasının hedeflenmesi, NATO'nun AB üyesi olmayan Avrupalı Müttefikleri açısından önemli sonuçlar doğurmuştur. Bu durum, Türkiye açısından endişelerle karşılanmış ve AB'nin NATO imkân ve kabiliyetlerine erişimi bir süre Türkiye tarafından engellenmiştir. Çalışmada Soğuk Savaş sonrası dönemde NATO-AB ilişkileri, rekabet ve işbirliği açısından incelenmiş ve bu sürecin Türkiye'ye etkileri ortaya konulmuştur. The fact that the international system was divided into separate ideological camps following the end of WWII rendered the pursuit of new security strategies an inevitable quest for the west. Faced with the threat posed by the USSR, the West organized for security and defense via NATO, which coincided with Europe's progress toward a union. Although Europe attempted to establish its own independent military and political union outside NATO during the Cold War period, it failed to do so due to the existence of NATO. On the other hand, through its strategies developed in accordance with the conditions of the Cold War era, NATO managed to remain as a factor of deterrence for the Eastern Block. The collapse of the Eastern Block as a result of the failure experienced during the transition period in the Soviet Union, the West was compelled to redefine its security strategies. Furthermore, the absence of an apparent and solid threat perceived by the West resulted in some changes within the foreign policy preferences of the members of the Western Alliance. In this respect, founding the European Union in 1991, Europe has gained a new defense and security dimension while NATO started to be restructured according to the conditions of the post Cold War era. As 1998 was ushered in, the EU initiated the European Security and Defense Policy, which was its own autonomous military establishment. The EU's attempt to establish an organization independent of NATO enabled cooperation with NATO as well as entailed a competition. Consequently, both NATO and EU sought ways to improve their military capabilities and capacities through several means following the 1998 period. The process of improvement urged a mimetic drive between the EU and NATO as regards their geographic and functional features. As a consequence, competition became inevitable. In line with this fact, the principle of exclusivity limiting the composure of ESDP to only EU members and conservation of autonomy, which was an indicator of competition, led to significant implications concerning NATO's non-EU European allies. This situation was observed with vigilance by Turkey. Also, the EU's accession to NATO capabilities was precluded by Turkey for some time. In this study, the NATO-EU relations during the post Cold War era and its implications for competition and cooperation were investigated with special reference to the impact of this process on Turkey.
Collections