Preeklampsinin etyolojisinde serum lupus antikoagulan, antikardiyolipin antikor, antinükleer antikor ve anti-dsDNA düzeylerinin önemi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
6.ÖZET Preeklampsi birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de hala perinatal ve maternal morbidite ve mortalitenin en önemli nedenleri arasında yer almakta olup etyolojisi tam olarak aydınlatılamamıştır.Ülkemizde ve dünyada preeklampsinin etyolojisini aydınlatmaya yönelik bir çok çalışma yapılmaktadır.Etyolojik faktörler içinde immünolojik faktörler immünoloji alanındaki gelişmelere paralel olarak ayrıca ilgi çeken bir konu olmaktadır. Bizim bu çalışmada amacımız öncelikle preeklampsili hastalarda antikardiolipin antikor, lupus antikoagülan, ANA ve Anti-dsDNA seviyelerine bakarak etyolojide otoirnmünitenin ne kadar etkili olduğunu araştırmak oldu. Bu çalışmaya Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum kliniğine başvuran 25 preeklampsi tanısı konan, 25 herhangi bilinen bir hastalığı olmayan, yaşlan 17-35 arasında değişen, toplam 50 hasta dahil edildi. Hastaların gebelik haftaları 28-40 hafta arasında değişmekteydi. Preeklampsi tanısı konan hastalar çalışma grubu,herhangi bilinen bir hastalığı olmayan hastalar kontrol grubu olarak adlandırıldı.Çalışma ve kontrol grubu anne yaşı, gebelik haftası,yenidoğan ağırlığı, APGAR skoru ve doğum şekli açısından karşılaştırıldı. Preeklamptik hastalarla herhangi bir bilinen hastalığı olmayan gebeler arasında anne yaşı açısından anlamlı bir fark görülmedi. Preeklamptik hastalarda yenidoğan ağırlığı 1896±694, APGAR skoru 5,7±1,4 olarak tesbit edildi.İstatistik olarak hesaplandığında gebelik haftası, yenidoğan ağırlığı, APGAR skoru preeklamptik hastalarda herhangi bir bilinen hastalığı olmayan gebelere göre daha düşük olarak bulundu. Preeklamptik ve herhangi bir bilinen hastalığı olmayan gebelerde lupus antikoagülan negatif idi.ACA IgM preeklamptik hastalarda %4, ACA IgG, ANA, Anti- dsDNA %8 oranında pozitif çıkarken, herhangi bir bilinen hastalığı olmayan gebelerde negatif idi.Fakat istatistiksel- olarak hesaplandığında lupus antikoagülan,ACA IgM, ACA IgG, ANA, Anti-dsDNA açısından anlamlı bir farklılık görülmedi. Çalışmamızda sonuç olarak çalışmayı daha geniş hasta gruplarına yayarak, preeklampside etkili olabilecek diğer immünolojik faktörleri de araştırarak, preeklampsi etyolojisini aydınlatmanın preeklampsinin önlenmesi ve tedavisi açısından önemli olduğu kanaatine vardık. 50 7.SUMMARY Preeclampsia is one of the most important problems affecting perinatal and maternal mortality and morbidity in Turkey as in the most other countries. Although there are many recent studies aiming to clarify the etiology of preeclampsia, the etiology is still unclear. Parallel to the improvements in immunology, immunologic factors in etiology became an interesting point for investigation. Our aim in this study is to detect the affect of autoimmunity in etiology of preeclampsia by studying ACA, LA, ANA, Anti-dsDNA blood levels. This study was performed in Obstetrics and Gynecology Clinic of Selçuk University Meram Faculty of Medicine. Twenty-five women with the diagnosis of preeclampsia, named as study group and 25 control subject without any known pathology aging between 17 to 35, in total of 50 patients, were included in the study. Gestational ages of the patients were ranging between 28 to 40 weeks. In both groups mother age, gestational age, the weight of newborn, apgar score, birth type were investigated. Mother ages were similar in both groups. In preeclamptic patients, birth weight of the newborn was 1896 (SD 694) grams in average and Apgar score was 5,7 (SD 1,4) in average. Gestational age, birth weights of the newborn, Apgar score were found lower in preeclamptic patients after the statistical comparison with the control group. LA was found negative in all subjects. Although ACA IgM, ACA IgG, ANA, Anti-dsDNA were negative in control group, they were found positive in values of % 4, % 8, % 8, % 8 respectively in preeclamptic patients, but these differences were statistically insignificant. We concluded that immunologic factors in etiology of preeclampsia have to be investigated in larger patient groups and this will be helpful in prevention and treatment of preeclampsia. 51
Collections