İskemi-reperfüzyon hasarına maruz kalan sıçan kalbinde medikal ozon ile iskemik prekondisyoningin etkileri (Deneysel çalışma)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Bu çalışmada, koroner arter hastalığı nedeniyle stenotik olan koronerlere uygulanan operasyon sonrasında oluşabilecek reperfüzyon hasarını medikal ozon ile prekondisyoning yaparak etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Otuz yedi adet dişi erişkin sıçan sham-kontrol (Grup I), iskemi (Grup II), oksijen ile iskemik prekondisyoning yapılan (Grup III) ve medikal ozon ile iskemik prekondisyoning yapılan grup (Grup IV) olarak dörde ayrıldı. Deneklerde sol torakotomi ile LAD'de 25 dakikalık iskemi uygulandı ve ardından 75 dakika süre ile reperfüzyon sağlandı. Bu süre sonunda CK-MB, Troponin-I, süperoksit dismutaz (SOD) ve malondialdehit (MDA) için serum ve histopatolojik inceleme için doku örneklemesi yapıldı. Patolojik inceleme ile sonuçlar hücresel hasara göre 3 ayrı sınıfa ayrıldı. Bulgular: Gruplar arasında, istatistiksel olarak CK-MB düzeyleri ve SOD enzim aktivitesi açısından anlamlı bir fark yoktu (P>0.05). Buna karşın Troponin I Grup III'te anlamlı olarak yüksek, MDA ise Grup IV'te kontrol grubuna göre anlamlı olarak düşük bulundu (P =0.005). Ayrıca MDA düzeyi Grup IV'te, Grup III'e göre de anlamlı olarak düşüktü. Bu sonuçlarla iskemi grubu ile ozon grubu arasında ciddi farklılıklar tespit edilememiştir. Oksijen grubu ile kıyaslandığında MDA seviyelerinin anlamlı olarak ozon grubunda daha düşük bulunması önemli olsa da, sadece bu veriyle ozonun koruyucu özelliklerinin olduğunu söylemek güçtür. Histopatolojik incelemede ise kontrol grubu ile diğer bütün gruplar arasında anlamlı farkın tespit edilmesi bizim başarılı bir MI modeli oluşturduğumuzu göstermektedir. Ayrıca medikal ozonun iskemik gruba kıyasla hücre korunması açısından anlamlı olarak olumlu etkileri gözükmektedir. Yalnız burada gruplar kendi içinde incelendiklerinde oksijen ve ozon grubu arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Sonuç: Bu çalışmada medikal ozonun reperfüzyon hasarını engellemedeki rolü açıkça ortaya konamasa da, biyokimyasal ve histopatolojik incelemeler sonucunda bazı yararlı etkileri olduğu gözükmektedir. Bu yararların ortaya konabilmesi için daha farklı çalışmalara ihtiyaç vardır. Background: In this study, it is intended to investigate the effect of preconditioning with medical ozone on possible reperfusion injury, in whom patients undergoing the operation performed on the stenotic coronary vessels due to coronary artery disease. Material and Methods: Thirty-seven female mature rats are categorized into 4 groups either as sham-control (Group I), ischemia (Group II), ischemic preconditioning by oxygen (Group III) or by medical ozone (Group IV). Through left thoracotomy, rats were subjected to 25 minutes of ischemia on LAD and after that, reperfusion was provided for 75 minutes. At the end of this period, serum sampling for CK-MB, Troponin-I, superoxide dismutase (SOD) and malondialdehyde (MDA) and tissue sampling for histopathological examinations were performed. The results of pathological examination were divided into 3 groups according to cellular damage. Results: Statistically, there was no meaningful difference between the groups in case of CK-MB levels and SOD enzymatic activity (P>0.05). Nevertheless, Troponin-I was higher in Group III, and MDA was meaningfully less in Group IV in respect to control group (P =0.005). Moreover, MDA levels were meaningfully less in Group IV, when compared to Group III. With these results, no significant differences were detected between ischemia and ozone group. Although it is important to detect lower MDA levels in ozone group when compared to oxygen group, it is hard to talk about protective affects of ozone depending just on this data. In histopathological examination, the meaningful difference between the control group and all other groups, showed us that we created a successful MI model. Also it seemed that, medical ozone had positive effects on cellular protection when compared to ischemic group; but when the groups are examined, no meaningful differences could be found between oxygen and ozone groups. Conclusion: In this study, although the role of medical ozone on the prevention of reperfusion damage could not be demonstrated clearly, it seemed that it might have some beneficial effects after biochemical and histopathological evaluation. To be able to show these effects clearly, more studies are needed to be performed.
Collections