Akromegalide konvansiyonel radyoterapi ve hipofiz fonksiyonları üzerine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
- 57 - SONUÇ VE ÖZET 1976-1984 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji, Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalında akromegali tanısı konan ve radyoterapi uygulanan 30 vakadan, tezin amacına uygun olarak elde edilen sonuçları şu şekilde sıralayabiliriz. 1. Radyoterapiden sonra hastaların büyük bir kısmında glikoz entoleransmda düzelme görülmüştür, özellikle OGTT nin 120. ve 180. dakikalarında glisemi düşüşleri daha belirgin olmuştur. Glikoz alanında da anlamlı düşüşler bulun muştur. 2. Radyoterapiden sonra bazal BH seviyelerinde anlamlı düşüşler saptanmıştır. Bunlar özellikle üçüncü yılda ve daha sonrasında belirgin olmuştur. BH seviyeleri istenilen seviyenin altına düşen vakaların yüzdesi literatüre göre daha azdır. Büyüme hormonu alanında da üçüncü ve beşinci yıllardaki azalmalar anlamlı bulunurken birinci yıldaki azalma anlamlı bulunamamıştır. 3. İTT de radyoterapi sonrasında hastaların daha kolay hipoglisemiye girdikleri saptanmıştır. Beşinci yılda vakaların hepsinde hipoglisemi elde edilebilmiştir. 4. İTT de elde edilen büyüme hormonu değerleri incelenirse zamanla insülin hipoglisemisine verilen BH cevaplarının azaldığı görülür.- 58 5. Radyoterapi sonucu birinci yılda ortaya çıkan hipoadre nalizm oiranı literatür ile uygunluk göstermiştir. Beşinci yıldaki oran ise daha düşük bulunmuştur. 6. Hastalarda hipotiroidi gelişme oranı ilk yıl beklenen oranda tespit edilirken sonraki yıllarda hipotiroidi görülen vaka olmadı. 7. Radyoterapi sonrası TRH ya TSH cevaplarında düzelmeler görüldü. 8. Başlangıçta PRL düzeyleri yüksek akromegalik hastalarda radyoterapi sonrasında PRL düzeyleri düşmüştür. Prolak- tin bu vakaların yarıya yakın kısmında normal düzeylere inmiştir. 9. Hastalardan hiçbirinde gonadotropik hormonların düşüklüğü tespit edilmemiştir. 10. Radyoterapi öncesi ve sonrasında BBT yapılan beş vakanın ikisinde BH düşüşleri ile birlikte tümör boyutlarında küçülme görülmüştür. Özet olarak akromegalinin tedavisinde radyoterapinin yararlı olduğu ve yan etkilerinin kolayca tedavi edilebildiğini söyleyebiliriz. Hippfizer yetersizlik bulguları ise oldukça düşük oranlardadır. Ancak bu oranlar zaman geçtikçe artmaktadır. Radyoterapinin iyi etkilerinin ortaya çıkması da zaman almakta ve birçok vakada bu beşinci ve onuncu yıllar arasında gerçekleşmektedir. Bu nedenle uygun vakalarda daha kısa sürede etkili sonuçlar verecek tedavi metotları denemek daha yararlı olabilir. Gelecek yıllar patogenezi henüz tam olarak belli ol mayan ve bugün için istenilen beklentileri vermeyen tedavi- 59 - metotlarının uygulandığı bu hastalık için de umut taşımak tadır. Tümör patogenezinin aydınlanmaya başlaması ile bu hastalığın da kesin ve etkili tedavi yönteminin bulunacağı inancını taşımaktayız.
Collections