Bölgesel myokard iskemisi sonrası oluşan reperfüzyon aritmilerinin önlenmesinde Prenilamin'in rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
39 SONUÇLAR ve ÖZET 1. İzole sıçan kalbinde sekiz dakikalık stabilizasyon ve sekiz dakikalık regional iskemiyi takip eden reperfüzyon dönemi arit mileri incelenmiş, prenilamin'in denendiği deney grubundaki reperfüzyon aritmilerinin anlamlı olarak daha az geliştiği saptanmıştır. 2. Her iki grup içinde, her bir kalpteki stabilizasyon ve reper füzyon dönemlerine ait koroner flow' dan K, glikoz ve LDH değer leri ölçülmüş, glikoz ve LDH' da belirgin bir fark saptanmamasına karşın, kontrol grubu K artışında, deney grubuna oranla anlamlı bir artış tispit edilmiş, hücre hasarına bağlı K ' un hücre dışına çıkışı, muhtemel neden olarak düşünülmüştür. 3. Her iki gruba ait sıçan kalplerinin elektronmikroskopik tetkik lerinde farklılık saptanmamış, gerek gruplar, gerekse kalpler arasında ultrastrüktürel bir farka rastlanılamamıştır. 4. Benzer şekilde TTC boyaması ile heriki grupta da bir farka rast lanılmamış, tüm kalpler boyanmıştır. Dolayısıyla söz konusu arit milerin etiolojilerinde, ultrastrüktürel ve metabolik nedenlerden ziyade, elektrof izyolojik bazı faktörler, muhtemel mekanizma ola rak düşünülmüştür. 5. Sonuç olarak deney grubunda kullandığımız `prenylamine`, reperfüzyon aritmilerini önlemede etkili bulunmuş, pratikte, koro ner arterlerin erken revaskülarizasyonunda tavsiye edilebilecek 'bir ajan olarak gösterilmiştir. 39 SONUÇLAR ve ÖZET 1. İzole sıçan kalbinde sekiz dakikalık stabilizasyon ve sekiz dakikalık regional iskemiyi takip eden reperfüzyon dönemi arit mileri incelenmiş, prenilamin'in denendiği deney grubundaki reperfüzyon aritmilerinin anlamlı olarak daha az geliştiği saptanmıştır. 2. Her iki grup içinde, her bir kalpteki stabilizasyon ve reper füzyon dönemlerine ait koroner flow' dan K, glikoz ve LDH değer leri ölçülmüş, glikoz ve LDH' da belirgin bir fark saptanmamasına karşın, kontrol grubu K artışında, deney grubuna oranla anlamlı bir artış tispit edilmiş, hücre hasarına bağlı K ' un hücre dışına çıkışı, muhtemel neden olarak düşünülmüştür. 3. Her iki gruba ait sıçan kalplerinin elektronmikroskopik tetkik lerinde farklılık saptanmamış, gerek gruplar, gerekse kalpler arasında ultrastrüktürel bir farka rastlanılamamıştır. 4. Benzer şekilde TTC boyaması ile heriki grupta da bir farka rast lanılmamış, tüm kalpler boyanmıştır. Dolayısıyla söz konusu arit milerin etiolojilerinde, ultrastrüktürel ve metabolik nedenlerden ziyade, elektrof izyolojik bazı faktörler, muhtemel mekanizma ola rak düşünülmüştür. 5. Sonuç olarak deney grubunda kullandığımız `prenylamine`, reperfüzyon aritmilerini önlemede etkili bulunmuş, pratikte, koro ner arterlerin erken revaskülarizasyonunda tavsiye edilebilecek 'bir ajan olarak gösterilmiştir.
Collections