Depresif bozukluklarda bedensel belirtilerin önemi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Çalışmanın giriş bölümünde depresif bozuklukların tarihçesi epidemiyolojisi, sınıf lama dizgeleri ve depresif bozuklukların oluşumuna ilişkin kuramlar gözden geçirilmiştir.Bedenselleştirme bozukluklarının da tarihçe,epidemiyoloji, sınıflama dizgeleri içindeki yeri, oluşumuna ilişkin kuramsal görüşler gibi özellikleri incelenmiş, daha sonra bedenselleştirmenin depresif bozukluklar için deki yeri üzerinde durulmuştur. Depresif belirtiler içinde, bedensel özellikteki belirtilerin etkinliği, kimi zaman da baskınlığı bilinen ve üzerinde durulan bir konudur.Çeşitli klinik ve sosyokültürel çalışmalarda bedensel belirtilerin önde gittiği depresif bozukluklar tanımlanmıştır.Bu tür belirtilerin baskınlığında özellikle cinsiyet, yaş, sosyoekonomik ve sosyokültürel özellikler üzerinde durulmaktadır.Depresif bozuklukların bedensel belirti baskınlığı ile ortaya çıkışının Batılı olmayan kültürlerde daha sak olduğu belirtilmektedir. Bedenselleştirme belirtilerinin önde olduğu psikiyatrik tabloların, daha çok psikiyatri dışı hekimlere başvurduğu da bilinen bir olgudur.- 127 - Araştırmada şu varsayımlar denendi: 1-özellikle psikiyatri dış-hasta bölümlerine (polikliniklerine) başvuran depresif hastaların öncelikle bildirdikleri yakınmaları ağırlıkla bedensel belirtiler kapsamındadır. Bu hastalar arasın da, bedensel belirtilerin ön düzeyde olup olmaması ayırıcı bir ölçüt olarak alın madiği zaman da ;bedensel belirtiler,bildirilen belirtilerin ağırlıklı bölü münü oluşturur. 2-Bedensel belirtiler, depresif belirtilerden bağımsız değildir, yani depresif belirtilerin bir parçasıdır. 3-Depresif bozukluk tanısı alan hastalar; depresif bozukluk da içinde olmak üzere yalnızca bedensel belirtilerle psikiyatri polikliniklerine gelen hastalarla karşılaştırıldığında, bedensel belirtilerin sayısı, türü, şiddet i, açısından daha yüksek sonuçlar verecek ya da aynı düzeyde kalacaktır. Araştırmaya alınan hastalar ; İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fa kültesi Psikiyatri Anabilim Dalı polikliniğine başvuranlar içinden seçilmiş- tir.DSM-III tanı ölçütlerine göre `Major Depresif Bozukluk` ve Distimik Bozuk luk` tanısı alan hastalar `Depresif Bozukluklar Gurubu`nu oluşturmuştur.Bu gurupla karşılaştırılmak üzere oluşturulan `Bedenselleştirme Bozuklukları Gu rubuna, yine aynı- tanı ölçütlerine göre,`Konversiyon Bozukluğu`, `Hipokondriya- zis`,`Ruhkökenli(Pslkojenik) Ağrı`, ve `Bedenselleştirme Bozukluğu (Briquet Sendromu) ` tanısı konulan hastalar alınmış tır. Hastaların sosyodemograf ik verilerini değerlendirmek üzere yarı-yapılandırılmış bir görüşme formu hazırlanmıştır.Ayrıca hastaların polikliniğe başvurdukları anda kendiliklerinden bildir dikleri ilk beş belirti ve bunların kendi değerlendirmeleriyle şiddetini be lirtmek için hazırlanan bir çizelge, yarı-yapılandırılmış görüşme formunun sonuna eklenmiştir. Hastaların depresyon düzeylerini belirlemek için`Hamilton Depresyon Değerlendirme ölçeği (HDDÖ) uygulanmış tır. Her iki guruba uygulanan `Ruhsal Belirti Tarama Çizelgesi (SCL-90)` ile saptanan depresyon ve bedenselleştirme belirtilerinin puanları karşılaştırılmaktır. Araştırmada, sosyodemograf ik özellikler açısından iki gurup arasında an lamlı bir farklılık saptanmamıştır. Bu bulguyla her iki gurubun sosyodemograf ik veriler açısından homojen olduğu sonucuna varılmıştır.önceden bir bedensel has talık geçirip geçirmediği konusunda da anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Beden selleştirme Bozuklukları Gurubu `nun ilk olarak psikiyatri dışı hekimlere baş vurma oranı daha yüksek bulunmuştur. Hastalar in kendi bildirdikleri ilk beş be lirtinin dağılım,puan ortalaması, aldıkları puanlara göre dağılımları açısından- 128 - Depresif Bozukluklar Gurubu' nda anlamlı olarak yüksek sonuçlar elde edilmiştir. HDDÖ ve SCL-90'la elde edilen depresyon puanları ile SCL-90'la elde edilen bedenselleştirme puanları açısından da Depresif Bozukluklar Gurubu'nda anlam lı yüksek sonuçlara varılımştır.SCL-9O'la belirlenen toplu değerlendirme sonuç larına göre de, Depresif Bozukluklar Gurubu anlamlı olarak yüksek sonuçlar vermiştir. Bu bulgularla depresif bozukluklar içinde, bedensel belirtilerin baskın olduğu saptanmış ve varsayımların doğrulanabildiği sonucuna varılmıştır. Daha sonra elde edilen sonuçlar, çeşitli yayınlarda bildirilen sonuçlar la karşılaştırılmış ve tartışılmıştır. In the first part of this study we have examined the history, the epidemiology, the classification systems and the theories on the onset and development of depressive disorders. We have also reviewed the theories on the development of somatoform disorders and its position in the history, the epidemiology and in the classification systems. Then we have underlined the significance of somatization in depressive disorders. The effectiveness and dominance of somatic symptoms among another depressive symptoms is something which is generally emphasized in literature. Depressive disorders with dominant somatic symptoms are described in various clinical and scciccultural studies. Gender, age, socioeconomic and sociocultural factors play an important part in the dominance of those symptoms. It is also underlined that depressive disorders with predominant somatic symptoms are more common in non-Western cultures. This is another well-known fact that psychiatric with dominant somatization symptoms usually apply to specialists other than psychiatrists.- 130 - In this study we have examined the hypothesis that somatic symptoms are important in depressive disorders. Our subjects were patients who applied to the out-patient department of our Unit. Our subjects were diagnosed as having Major Depressive Disorder and Dystimic Disorder according to DSM-III.Our control group is consisted of patients diagnosed as Convertion Disorder, Hypochondriasis, Psychogenic Pain and Somatization Disorder (Briquet Syndrome) according to DSM-III.We have used e semi-structured interview form for both f roups ;we have established and examined the first five symptoms the patients spontaneously pointed out;we have also used the Hamilton Depression Rating Scale (HDRS) and Symptom Check List (SCL-90). Our findings are as follows: The two groups were homogeneous as to the sociodemographic data. The distribution of the first five symptoms, the mean scores, and the dis tribution of patients according to scores they got were significantly higher in our Subject Group. The depression scores and somatization scores on the SCL-90 and depres sion scores on the HDRS were significantly higher in the Subject Group. We have discussed our finding in the view of the literature.
Collections