Myasthenia gravis hastalığının HLA-DQ genleri ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET MG, otoimmun patogenezi iyi bilinen bir nöromusküler hastalıktır. Hastalığın, antijenik özelliği olan AChR'e karşı oluşan otoantikorlarla meydana geldiği bilinmesine rağmen, antikor cevabını başlatan faktör(ler) henüz anlaşılmış değildir. Hastalığın gelişiminde immun faktörlerin yanısıra, genetik faktörlerin de etkisi olduğu gösterilmiştir. Bu genetik faktörler arasında, en güçlü ilişki MG ile HLA arasındadır. Son yıllarda ise MG'in MHC sınıf II içinde yer alan DQ genleri ile olan ilişkisi incelenmeye başlanmış ve özellikle MG alt gruplarında HLA-DQ ile anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Biz bu çalışmada, Türk toplumunda, geniş bir MG hasta grubunun tümünde ve cinsiyet, hastalık başlangıç yaşı, klinik form, timus patolojisi, anti- AChR ve anti-titin antikoru pozitif/negatifliğine göre belirlenen altgruplarında, DNA yöntemleri ile, HLA-DQA1 ve HLA-DQB1 genotip incelemesi yaptık. DQA1*0103 aleli, MG hasta grubunda anlamlı derecede azalmış sıklıkta bulundu. Farklı DQ alelleri, cinsiyet, hastalık başlangıç yaşı, anti-AChR antikorları ve ATA ile ilişkili bulundu. DQA1*0103 ve DQB1*02 alelleri kadınlarda, erkeklere göre yüksek bulundu. Hastalık başlangıç yaşı <40 olap grupta DQB1*02 aleli yüksek sıklıkta bulundu. Anlamlı bulunan, ancak p değerine düzeltme uygulandığında anlamlılığını yitiren bazı ilişkiler de saptandı: Kadınlarda, DQA1*0401 düşük ve DQB1*0603 yüksek bulundu. DQA1*03 ise seropozitif grupla sınırda pozitif ilişkili bulundu. Anlamlı bulunan, ancak hasta grubu küçük olduğundan p değerinde düzeltme yapılmayan anti-titin antikor incelenmiş grupta şu ilişkiler bulundu: DQA1*02 aletine yalnızca anti-titin antikor pozitif grupta, DQB1*0503 aleline ise yalnızca anti-titin antikor negatif olan grupta rastlandı. DQA1*0101 ve DQA1*0102 alelleri, anti-titin antikor negatif grupta yüksek sıklıkta bulundu. DQ alelleri ile hastalığın klinik formu (oküler veya jeneralize olması) ya da timoma varlığı arasında ilişki gösterilemedi. Timoma dışındaki sonuçların çoğu literatürde bildirilenlere uymaktadır. Timoma ile bazı HLA-DQ alelleri arasında ise pozitif ilişki bildiren araştırmalar 40bulunmaktadır. Özellikle anti-AChR antikoru ve anti-ATA ile HLA ilişkilerinde, şimdiye kadar bildirilmemiş bulgularımızın ileride yapılacak çalışmalarla doğrulanması gerekmektedir. Bu ilişkilerin, hastalığın gelişiminden sorumlu tutulabilecek kuvvette olmadığı, ancak hastalığın belirli bulgularına katkıları bulunduğu düşünülebilir. Farklı klinik, laboratuvar ve histopatolojik bulguların farklı genler veya alellerin etkisi ile oluştuğu ve hastalık gelişiminde çok genli bir genetik katkının rolü olabileceği ileri sürülebilir. 41 SUMMARY MG is a neuromuscular disease with a well-established autoimmune pathogenesis. Although it is known that autoantibodies against antigenic AChR are important in the disease pathogenesis, what starts the antibody response is unknown. It has been shown that genetic factors also play a role in addition to immunological factors. Among these genetic factors, HLA shows the strongest association. In recent years, attention has been drawn to the association with DQ genes in MHC class II and significant associations have been found in MG subgroups. In this study, we investigated HLA-DQA1 and HLA-DQB1 genotypes, using DNA methods, in in a large Turkish MG group, both within the whole group and within subgroups, determined according to sex, disease onset age, clinical form, thymus pathology, anti-AChR and anti-titin antibodies. DQA1*0103 allele was significantly reduced in the MG group. Different DQ alleles were associated with sex, disease onset age, anti-AChR and anti-titin antibodies. DQA1*0103 and DQB1*02 alleles were increased in females. In the subgroup with disease onset age <40, DQB1*02 allele was increased. There were some significant associations which lost significance when the p value was corrected: DQA1*0401 was decreased and DQB1*0603 was increased in females. DQA1*03 showed borderline positive association in the seropositive group. In the anti-titin antibody group, significant associations (p value not corrected because of the small number of patients) were as follows: DQA1*02 allele was present in the anti-titin antibody-positive group only while DQB1*0503 allele was present in the anti-titin antibody-negative group only. DQA1*0101 and DQA1*0102 alleles were increased in the anti-titin antibody-negative group. There was no association between DQ and clinical form (ocular vs generalized) or the presence of thymoma. Our findings are similar to those in the literature except in the case of thymoma. There are reports showing positive associations between thymoma 42and some HLA-DQ alleles. Some of our findings, particularly in the anti-AChR and anti-titin groups, have not been previously reported and need to be confirmed in future studies. These associations are more likely to contribute to the development of some disease characteristics rather than being responsible for the development of the disease. Different clinical, laboratory and histopathological findings may be under the control of different genes or alleles and the disease may be multigenic. 43
Collections