Kalp yetersizliği ile izlenen yaşlı ve genç hastalarda eritrosit dağılım genişliğinin klinik ve laboratuar bulguları ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
GRS: Kronik kalp yetersizliginin (KY) insidans ve prevalansı hipertansiyon, miyokardinfarktüsü ve kalp kapak hastalıklarının basarı ile tedavi edilmesi ve buna baglı yaslı nüfusunartması sonucunda son bir kaç dekattır artmaktadır. Kalp yetersizligi olan hastalarınsınıflandırılması ve ileri tedaviden faydalanacak yüksek riskli hastaların kanıta dayalı olarakbelirlenmesi önemlidir. Natriüretik peptitlerden özelikle brain natriüretik peptid (BNP)KY'nin tanısında, takibinde ve prognozunun belirlemesinde büyük öneme sahiptir. Klinikpratikte proBNP sıklıkla bu amaçlarla kullanılmaktadır. Bununla birlikte proBNP yas veglomerüler filtrasyon hızından (GFH) etkilenebilir. Yas ve GFH'a göre düzeltilmisproBNP'nin (DBNP) prognostik açıdan daha dogru bilgi verebilecegi bildirilmistir. Benzersekilde son dönemde yapılan çalısmalarda eritrosit dagılım genisligi (RDW) yüksekligininakut ve kronik KY, koroner kalp hastalıgı olan olan hastalarda prognostik açıdan önemli birgösterge oldugu tespit edilmistir. Kalp yetersizligi olan hasta grubunda RDW artısınınmuhtemel mekanizmaları arasında beslenme bozuklugu, inflamasyon, böbrek yetersizligi veetkin olmayan eritropoez en önemli mekanizmalar olarak göze çarpmaktadır.AMAÇ: Çalısmamızda RDW ile DBNP'nin genç ve yaslı KY olan hastalarda, fonksiyonelkapasite (FK), ekokardiyografi ile belirlenen ejeksiyon fraksiyonu (EF), New York KalpCemiyeti (NYHA) fonksiyonel sınıf (FK) ve laboratuar verileri ile olan iliskisini arastırmayıamaçladık.METOTLAR: Çalısmamıza kronik KY nedeniyle takip edilmekte olan ve EF'si <%50 olanhastalar dahil edildi. FK'sı NYHA sınıf 4 olanlar, kalp yetersizliginde akut alevlenme olanlar,izole diyastolik KY ve son dönem böbrek yetersizligi olanlar çalısmaya alınmadı. Tümolguların FK'leri, ek hastalıkları, sigara kullanımları ve kullanmakta oldukları ilaçlarkaydedildi. Tüm olgularda DBNP degeri asagıdaki formüle göre belirlendi:DBNP = k x log (proBNP) x 1000 / GFHk: <50 yas için 0,825; 51-70 yas için 0,762; >70 yas için 0,636Olgular 65 yasın altında ve üstünde olmalarına göre genç ve yaslı olarakgruplandırıldı.BULGULAR: Çalısmamıza toplam 117 hasta dahil edildi. Olguların 70'i genç, 47'si yaslıgruptaydı. Olguların demografik ve ek hastalıkları büyük oranda benzerdi. Yaslı gruptakoroner kalp hastalıgı ve koroner by-pass operasyonu olan hasta anlamlı olarak yüksekbulundu. Laboratuar verileri incelendiginde; hemoglobin (Hb), hemotokrit (Hct), lökosit,CRP, proBNP, LDL kolesterol, HDL kolesterol, trigliserit ve RDW degerleri arasındaistatiksel anlamda fark bulunmadı. DBNP düzeyi yaslı grupta daha yüksekti. Yaslı hastagrubunda trombosit sayısı ve GFH daha düsük, kreatinin degeri daha yüksek bulundu. EF veFK arasında da anlamlı fark yoktu.Genç hasta grubunda daha belirgin olmak üzere iki grupta hem RDW hem de proBNPFK arasında pozitif yönde korelasyon mevcuttu. Sadece genç hasta grubunda RDW veproBNP ile EF arasında negatif, RDW ile proBNP arasında pozitif korelasyon saptadık. RDWile DBNP arasında yaslı ve genç grupta benzer sekilde zayıf ve anlamlı pozitif korelasyontespit ettik. Bununla birlikte sadece genç hasta grubunda RDW ile Hb, MCV, kolesterol(LDL-K, HDL-K) ve VK arasında negatif korelasyon mevcuttu. RDW ile hsCRP arasındakorelasyon hiçbir grupta izlenmedi.Yaslı grupta proBNP ile EF arasında zayıf anlamlı olmayan, genç grupta ise ortaderecede anlamlı negatif korelasyon tespit ettik. DBNP ile EF arasında ise yaslı grupta zayıffakat istatiksel olarak anlamlı, genç grupta ise istatiksel olarak anlamlı olmayan pozitif yöndezayıf korelasyon tespit ettik. ki grupta da proBNP ile FK arasında orta derecede anlamlıpozitif korelasyon izlendi. Yaslı grupta DBNP ile FK arasında benzer fakat daha güçlü pozitifkorelasyon tespit ettik. Genç grupta DBNP ile FK arasında, proBNP ile FK arasındakikorelasyonun tersine negatif yönde korelasyon tespit ettik. Bütün gruplarda proBNP ile CRParasında pozitif korelasyon mevcut olup bu iliski genç grupta daha belirgindi. DBNP ile CRParasında ise yaslı grupta korelasyon izlenmedi fakat genç grupta zayıf ve pozitif yöndeanlamlı korelasyon tespit ettik. GFH ile proBNP arasında yaslı grupta orta derecede, gençgrupta ise zayıf fakat istatiksel olarak anlamlı korelasyon izlendi. Genç hasta grubunda EF ileFK arasında güçlü negatif korelasyon oldugu halde yaslı hasta grubunda korelasyonsaptanmadı. Genç ve yaslı hasta grubunda CRP ile FK arasında iliski saptanmadı. EF ile FKarasında genç hasta grubunda orta derecede negatif yönde korelasyon izlendi.SONUÇ: RDW kalp yetersizligi olan hastalarda klinik prognostik öneme sahiptir. Basit, ucuzve kolay ulasılabilir bir laboratuvar parametresi olması nedeniyle yaygın olarak kullanımıönerilebilir. Çalısmamızda, 65 yas altı KY olan hasta grubunda RDW ile EF, proBNP ve FKarasında daha güçlü bir iliski oldugunu tespit ettik. Ancak hangi popülasyonlarda hangi RDWdegerlerinin risk artısı ile iliskili oldugunun daha genis çaplı çalısmalarda degerlendirilmesifaydalı olabilir. Genç ve böbrek fonksiyonu daha iyi olan KY olgularında proBNP, yaslı veböbrek fonksiyonları daha bozuk olgularda ise DBNP degerinin tercih edilmesi daha uygunolabilir. INTRODUCTION: It is observed that the incidence and prevalance of congestive heart failure(CHF) has increased as a result of increased percentage of elderly popoulation, successfulmanagment of hypertension, myocardial infarction and valvular heart disease. Classificationof heart failure and evidence-based determination of patient subgroup who may benefit fromfurther treatment is an important task to fulfill. The levels of natriuretic peptides, especiallyBrain natriuretic peptide, appears to offer a significant advance in the diagnosis, follow-upand assessment of prognosis of heart failure. Assessment of BNP level is in use for thesepurposes in clinical practice. Besides, ProBNP level is dependent on age and glomerularfiltration rate. It has been reported that ProBNP level adjusted for age and GFH (ABNP) is amore reliable prognosis predictor. In a similar manner, recent studies showed that red celldistribution width is an important prognostic indicator in patients suffering from coronaryartery disease and, acute and chronic heart failure. It is assumed that inflamation,malnutrition, renal failure and ineffective erythropoiesis are potential underlying mechanismsthat lead to increase in RDW.OBJECTIVE: We aimed to study the relation between RDW together with ABNP andfunctional capacity, ejection fraction (EF) assessed by echocardiography, New York HeartAssociation (NYHA) functional class, and laboratory findings in young and elderly patientswith heart failure.METHODS: We enrolled patients diagnosed with heart failure, whose ejection fraction is<50%. Patients having NYHA class IV, isolated diastolic heart failure, acute flare-up of heartfailure, and end-stage renal failure were excluded from the study. Functional capacity, comorbidities,smoking status and drugs of patients were recorded. ABNP value was calculatedfor all patients using this formula :ABNP = k x log (proBNP) x 1000 / GFHk: 0,825 for patients under 50 years of age; 0,762 for 51-70; 0,636 for >70.The patients were categorized according to their ages as young age group (<65 years) andolder age group (>65 years).FINDINGS: One hundred seventeen patients were recruited into our study. 70 patients wereincluded in young age group. Both groups showed similar features in terms of comorbiditiesand demographic findings. Prevalance of coronary artery disease and coronary artery bypassgrafting was significantly higher in older age group. Hemoglobin (Hb), hemotocrit (Hct),leucocyte, CRP, proBNP, LDL cholesterol, HDL cholesterol, triglyceride and RDW levelsdidn?t differ significantly between two study groups. ABNP level was found to be higher inolder age group. In older age group, thrombocyte and GFH levels were lower in comparisionto young age group whereas creatinine levels were higher. No statistical significance wasfound between functional capacity and ejection fractionWe observed positive correlation between RDW, EF and proBNP in both groupespecially in the young patient group. EF was negatively correlated with both RDW andproBNP in only the young patient group. RDW was positively correlated with proBNP in thisgroup. There was also a weak but significant positive correlation between RDW and ABNP inboth young and old patient groups. However, RDW was negatively correlated with Hb, MCV,cholesterol (LDL-C, HDL-C) and BMI in only young patient gorup. No correlation wasobserved between RDW and CRP.A significant negative correlation was found between proBNP and EF in the younggroup. No such relationship was observed in the old group. ABNP was statisticallysignificant positively correlated with EF in the old group but no significant relation was foundin the young group. ProBNP and FK were positively correlated in both young and old groups.The correlation between ABNP and FK was stronger. However, ABNP was negativelycorrelated with FK in the young groupr. ProBNP and CRP was positively correlated in bothold and especially young groups CRP was positively correlated with ABNP in the younggroup but no such relation was found in the other. There was a positive correlation betweenGFH and proBNP in both the old and young groups. EF was significantly negativelycorrelated with FK in the young group. CRP was not related to FK in both groups. EF wasnegatively correlated with FK in the young group.RESULTS: RDW has a clinic prognostic importance in heart failure. As a simple, inexpensiveand available laboratory parameter, it may be recommended to be used in routine follow-up ofthis disease. However, further studies are needed to define the cut-off value of RDW in riskstratification of heart failure. Preference of proBNP in the younger patients with normal renalfunctions and ABNP in the older patients with impaired renal functions may be suggested.Key words: Heart failure, RDW, natriuretic peptide.
Collections