Pelvik organ prolapsusunda okkült stres üriner inkontinans tanısı ve tedavi sonuçları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Çalışmamızın amacı ileri derece pelvik organ prolapsuslu hastaların ürojinekolojik değerlendirme sonuçları ile ürodinamik tetkiklerini; okkült stres üriner inkontinans tanı ve yönetimini incelemektir.Gereç ve Yöntem: Ünitemizde 2008-2013 yılları arasında değerlendirilmiş olan tüm hastaların dosyaları retrospektif olarak incelenmiştir. Bu hastalardan pelvik organ prolapsusu olan ve hem doğal hali ile hem de prolapsus redüksiyonu ile ürodinamik incelemeleri yapılmış olan 287 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların demografik verileri, anamnez bilgileri, fizik muayene bulguları, tamponlu ve tamponsuz ürodinamik inceleme verileri, hastalara uygulanan tedavi ve tedavi sonucu kaydedilmiştir.Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 287 hastanın ortalama yaşı 56,41, doğum sayısı 3,5 idi. Hastaların 211?i menopozda idi (%73,8). 8 hasta antiinkontinans cerrahi geçirmiş idi. 202 hastanın (%70,38) inkontinans şikayeti mevcuttu; 23 hasta stres, 61 hasta acil, 118 hasta mikst tipte inkontinanstan yakınmaktaydı. 60 hasta ise idrar yaparken boşaltmakta zorluk çektiğini ifade ediyordu (%21). Stres test 54 hastada pozitif idi (%18). Perineometre ile değerlendirildiğinde kas gücü ortalama olarak 17,5460 idi. Çalışmaya katılan hastaların 40 tanesinde (ilk başvuruda inkontinans şikayeti olmayan 85 hastanın %47,06?sı) okkült inkontinans saptandı. Okkült inkontinans 19 hastada stres, 20 hastada acil ve 1 hastada mikst idi. Hastaların 149?unda cerrahi tedavi uygulandı. Sübjektif olarak kendi durumlarını değerlendirdiklerinde opere olan hastalamızın 81?inde tam şifa mevcuttu, 41 hasta eskisinden daha iyi olduğunu, 2 hasta ise sağlık durumunda değişiklik olmadığını ifade ediyordu. 25 hasta ise hiç kontrole gelmemişti.Sonuç: İleri derecede POP?u olan hastalara preoperatif dönemde doğal hal ile ve prolapsus redüksiyonu sonrası ürodinamik incelemeler yapılmalı ve uygun hastalarda vaginal cerrahiye ek olarak antiinkontinans cerrahi de düşünülmelidir. Aim: The aim of our study was to evaluate urogynecologic investigations, urodynamic studies, diagnosis and treatment of patients with advanced pelvic organ prolapse. Materials and Methods: The medical records of all patients who admitted to our unit between 2008 and 2013 were retrospectively examined. 287 patients who had two consecutive urodynamic testing first before and second after reduction of the prolapsed organs were included in the study. Demographic data, medical records, physical examination, urodynamic investigations, treatment modality and the results of the treatment were recorded. Results: The mean age of 287 patients was 56.41. The mean number of vaginal deliveries was 3.5. 211 subjects were postmenopausal (73.8%). 8 subjects had previous incontinence surgery. 202 patients were incontinent (70.38%); 23 patients had stress urinary incontinence, 61 patients had urge urinary incontinence, 118 patients were suffering from both. 60 patients had difficulty to urinate (21%). Cough test was positive in 54 patients (18%). The mean of perineometer measurements was 17.5460. 40 patients were diagnosed as having occult urinary incontinence (47.06 %, because among the study population, 85 patients were continent). 19 patients had occult stress urinary incontinence, 20 patients had occult urge urinary incontinence and one patient had both. 149 patients were operated. 81 patients were subjectively cured, 41 patients were feeling better, and 2 patients did not notice any difference. 25 patients were lost from follow-up.Conclusion: Patients having advanced pelvic organ prolapse are good candidate for urodynamic testing with reduction of prolapsed organs. In patients with occult stress urinary incontinence, concomitant antiincontinence surgery should be discussed with the patient.
Collections