Türkiye'de eski eser kaçakçılığının boyutları kaçakçılığı önlemede güvenlik güçlerinin rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bu çalışma, Türkiye'de kültür varlıklarının kaçakçılığını incelemektedir. Tezin en öncelikli amacı, insanlığın geçmişini, yeni nesillere öğretmede, kültür varlıklarının önemine dikkat çekmektir. Arkeolojinin ilk yılları olan 19 ncu yüzyıl ve 20 nci yüzyılın başlarında, kazıların tek amacı, değerli sanat eserlerini ortaya çıkarmak olmuştur. Günümüzde ise arkeologlar objelerin birbiriyle ve ait oldukları toplumla olan ilişkileri üzerine yoğunlaşmaktadırlar. Bu da ancak objenin orijinal kesiti içerisinde incelenmesiyle başarılmaktadır. Ancak arkeolojik alan yağmalanırsa, arkeologlar için bu objeler üzerinde çalışmak imkansızlaşır. Yüzyıllar önce yabancı ülkelere giden seyyahlar, bu ülkelerde buldukları, satın aldıkları veya yağmaladıkları, büyük öneme sahip sanat eserleri ve kültür varlıklarıyla birlikte ülkelerine dönmüşlerdir. 20 nci yüzyılla birlikte kaynak ülkelerin çoğunluğu, kültür varlıklarının önemine binaen artan bir ilgi göstermiş, kültür varlıklarının daha fazla tahrip edilmesini önlemek için bir arayış içerisine girmişlerdir. Türkiye bu kaynak ülkelerden bir tanesidir. 19 ncu yüzyılda Avrupalı seyyahlar Anadolu'daki antik alanları incelemeye devam etmiştir. Ek olarak, resmî izin olsa da olmasa da, klasik sanatın gerçek örnekleri olan bir çok eseri yurt dışına götürmüşlerdir. Osmanlı makamları bu faaliyetlere çok az ilgi göstermiştir. 19 ncu yüzyılın ikinci yarısında, Osmanlı imparatorluğunda, arkeoloji alanında önemli değişiklikler olmuştur. Özellikle 1881 yılında imparatorluk müzesinin müdürlüğüne Osman Hamdi Beyin atanması, arkeolojide devrim niteliğindedir. Günümüzde Türkiye, bir çok Avrupa ülkesi gibi arkeolojide köklü bir deneyime ve zengin arkeolojik kaynaklara sahiptir. Ancak ülkedeki arkeolojik miras, yönetimsel, bürokratik, yasal, eğitimsel ve ekonomik problemlerden dolayı yeterince korunamamaktadır.Kültür varlıklarının kaçakçılığının bir çok nedenleri vardır. Antika piyasası her şeyin ötesinde, özel koleksiyoncuların ve bazı müzelerin talebine bağımlıdır. 1970 UNESCO ve 1995 UNIDROIT konvansiyonları, kültür varlıklarının yasa dışı ticaretini engelleme ve dünya kültür mirasını korumada uluslararası konvansiyonlardır. Ancak bu konvansiyonlar, kültür varlıklarının yasa dışı trafiğini engellemede başarılı olamamışlardır. Bu nedenlerden dolayı, bir kaynak ülke olarak bazı katı, proaktif önlemler almak zorundayız. Kültür mirasımızı ve geçmişimizi korumayla kendi başımıza ilgilenmeye başlamadığımız taktirde, kendimize olan öz güvenimizi yitireceğimiz ve kültür mirasımızı korkunç bir şekilde kaybetmekten dolayı gelecekte acı çekeceğimiz bir gerçektir. ABSTRACT This paper explores the smuggling of cultural properties in Turkey. Its overall aim is to draw attention to the significance of cultural properties for new generations humankind's past. In archaeology's infancy in the 19th and early 20th centuries, excavations had a single purpose - the unearthing of valuable works of art. Today, archaeologists focus more attention on the circumstances that are associated with the object, such as its relationship to other objects and the relationship with the community they belong to. This can only be achieved by examining these objects within their original contexts. But if an archaeological site is looted, it is impossible for an archaeologist to study on these objects. For centuries past, travelers to foreign countries would return home with works of art and cultural property of great importance of the state where they were either found, purchased or looted. By the 20th century a majority of source states have become increasingly concerned about the importance of their cultural properties and have sought to protect them from further destruction. Turkey is one of these source countries. In the 19th century, European travelers continued to examine ancient sites in Anatolia. In addition, they often took many objects away, actual examples of classical art, whether or not official permits were granted. Ottoman authorities had paid scant attention to such activities. In the second half of the 19th century, important changes took place in archaeology in the Ottoman Empire. Particularly appointment of Osman Hamdi Bey as a director of Empire museum in 1881 had been the revolution in archaeology. Today, Turkey has a long experience in archaeology like most of the European countries and it possesses substantial archaeological resources, but the archaeological heritage in the country is not adequately preserved due to administrative, bureaucratic, educational, legislative and economic problems. IVThere are many reasons for the smuggling of cultural properties. The antiquities market is dependent, above all, on the demand of private collectors and some museums. 1970 UNESCO and 1995 UNIDROIT conventions are the international conventions to protect world's cultural heritage and to prevent the illicit trade of cultural properties. But these conventions couldn't have been successful to prevent the illicit traffic of cultural properties. For these reasons as a source country ve must get some strict proactive measures. It is reality that we will suffer a terrible loss of our cultural heritage, and we will lose our self-esteem, if we don't start concerning ourselves with defending our cultural heritage and our past.
Collections