Irak'ın Kuzey bölgesindeki mevcut oluşumların Türkiye'nin güvenliğine etkileri, izlenilmesi gereken operatif ve stratejik yaklaşımlar
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ortadoğu, insanlık tarihinin başlangıcından itibaren, büyük güçlerin hâkimiyet mücadelelerine sahne olmuş, yüzyıllar boyunca birçok farklı medeniyetin ve kavmin yerleştiği coğrafya olma özelliğini korumuştur. Bölgenin azalmayan önemi çok değişik faktörlere dayanmaktadır. Büyük dinlerin yeryüzünde doğduğu ve yayılmaya başladığı alan olması, dünyayı yönetmeyi amaçlayan büyük güçler için jeopolitik açıdan merkezi bir konumda bulunması ve yeryüzünde bilinen doğal enerji rezervlerinin hemen hemen yüzde yetmişinin bu bölgede bulunması, Ortadoğu'yu fırtınaların dinmediği bir çatışma bölgesi haline getirmiştir.Ortadoğu'nun sınırları etnik, coğrafi ya da siyasi esaslara dayanmayıp, dünya güçlerinin çıkar çatışmalarına temel teşkil etmesi maksadıyla kurulan suni ülkelerinden biri olan Irak'ta da, kurulduğundan bu yana istikrarlı bir yönetim ve barış ortamı tesis edilememiştir. Son olarak 2003 yılında ABD'nin Irak'a müdahalesiyle başlayan süreç, artık tam olarak kontrol edilemeyen bir duruma gelmiş ve özellikle Irak'ın kuzeyinde meydana gelen gelişmeler, çevre ülkeleri de doğrudan etkileyebilecek bir hal almıştır.Irak'ın kuzeyinde yaşayan toplulukların Türk halkıyla geçmişten gelen derin bağlarının olduğu ve ayrıca 1984'den bu yana Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yok etmek için mücadele ettiği terör örgütü PKK'nın bu bölgede üslendiği gerçekleri de göz önünde bulundurularak hazırlanan bu çalışmada, içinde bulunulan süreçte ve gelecekte, stratejik ve operatif anlamda Türkiye tarafından alınması gereken önlemler ve uygulanması önerilen yaklaşımlar ortaya konulmuştur.Güvenlik ve tehdit kavramlarının asimetrik manada değiştiği günümüzde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti siyasal, ekonomik ve demografik gücüyle orantılı ve jeopolitik konumunun sağladığı avantajları da kullanarak, çevresinde meydana gelen gelişmeleri izleyen değil yönlendiren, etkilenen değil etkileyen durumda olmalıdır. The Middle East, from the beginning of the history, has been witnessed struggles for hegemony among the great powers and continued to be a geography where several civilizations and nations inhabited for centuries. Unabated importance of the region emanate from very different factors. Being the area where all divine religions came up and started to spread out, enjoying a central position geopolitically for the great powers aiming at dominating the world politics and harbouring almost seventy percent of the known natural energy reserves make the Middle East a region of permanent conflict.The borders within the Middle East do not ground on ethnic, geographic or politic principles. In Iraq, as one of the artificial countries established on the basis of the conflict of interest of the great powers, a stable government and a state of peace could have not been achieved since the establishment. Lastly, the current situation that occurred due to the US intervention to Iraq, has reached to an unmanageable point and especially the developments occurring at the north part of Iraq turned into a way that can directly effect the neighbouring countries.Considering the fact that the residents of north part of Iraq have deep relations with the Turkish people and also the fact that the terrorist organization PKK, struggled by the Republic of Turkey since 1984 with the aim of making the PKK kneel, stationing in that region; in this research, the strategic and operative measures which have to be taken into consideration and the approaches which should be implemented from now on by Turkey are expressed.At the time being which the concepts of security and threat have been changed asymmetrically, the Republic of Turkey, well-proportioned with her politic, economic and demographic power and using the advantages granted by her geopolitical location, should be in proactive rather than being reactive.
Collections