Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye'de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarının incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türkiye'nin Avrupa Birliğine tam üye olma yönündeki perspektifi, insan haklarının korunmasına ilişkin Avrupa Konseyi mekanizmalarına karşı tutumunun belirlenmesinde etkili olmuştur. Bu çerçevede Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında bireysel başvuru hakkını, Avrupa Birliğine üyelik başvurusunun yapıldığı 1987 yılında kabul etmiştir. Sözleşmenin benzer nitelikteki düzenlemelerden temel farkı, etkili bir yargısal denetim mekanizmasının öngörülmesidir. Sözleşmede öngörülen denetim mekanizması ile temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmış ve ihlal yaptırımıyla birey koruma altına alınmıştır. İfade özgürlüğünü güvence altına alan 10'uncu maddenin, Sözleşmenin en önemli hükümlerinden biri olduğu genel kabul görmektedir.Bu çalışmada öncelikle AİHM'in yapısı, işleyişi, kararlarının bağlayıcılığı ve kapsamı açıklanmış ardından, AİHM içtihatları çerçevesinde yapılan mevzuat değişiklikleri irdelenmiş ve Mahkeme'ye bireysel başvuru hakkının tanındığı 1987 yılından 20 Ekim 2009 tarihine kadar verilen ihlal kararları ifade özgürlüğü bağlamında incelenmiştir. İhlal kararlarının ortak özellikleri ve ihlal nedenleri tespit edilmeye çalışılmış ve olası ihlal kararlarının önlenebilmesi için öneriler getirilmeye çalışılmıştır.Türkiye aleyhine verilen kararlarının, Türkiye'nin uluslararası görüntüsü üzerinde olumsuz yansımaları ve başvuranlara ödenen tazminatlar bakımından ciddi mali sonuçları olmaktadır. Çoğulculuğun esas olduğu çağdaş demokrasilerde, şiddete çağrı unsuru olmayan her türlü ifade açıklamasının olağan karşılanması gerekmektedir. Bu çalışmada, ifade özgürlüğüne ilişkin Türkiye aleyhine verilen kararlarının sayısının azaltılabilmesi için, ulusal yargı organlarının yaklaşımının ve ulusal mevzuatın Sözleşme ile tam bir uyum içinde olması gerektiği tespit edilmiştir. Turkey?s bid to join the European Union has been influential in its attitude towards Council of Europe mechanisms regarding the protection of human rights. In this framework, in 1987, when it applied for EU membership, Turkey recognized the right of individual application to the European Court of Human Rights (ECHR) within the context of the European Convention on Human Rights. The basic difference of this Convention from other similar regulations is that it envisages an effective judicial supervision mechanism. Fundamental rights and freedoms are safeguarded by the mentioned supervision mechanism and the individual is protected by the binding sanctions imposed by the Court. Article 10, which safeguards the freedom of expression, is one of the most important clauses of the Convention.In this study, the structure, functioning and scope of the ECHR and the binding nature of its judgments have been studied. Subsequently, amendments made to the legislation within the framework of the case-law of the ECHR have been analyzed, and finally the Court?s findings of violations regarding freedom of speech in Turkey prior to 20 October 2009 have been examined. The common aspects of these rulings of violations and the reasons of the violations have been tried to be determined and suggestions have been brought for the prevention of such violations in the future.Findings of violations in cases lodged against Turkey have negative reflections on Turkey?s international image and the compensations paid to applicants have serious fiscal consequences. In a modern democratic society where pluralism is essential, the expression of all kinds of opinions, with the exception of calls to violence, should be tolerated. In this study, it has been shown that in order to minimize the number of violation findings against Turkey regarding freedom of expression, the attitude of domestic judicial authorities and national legislation should be in complete harmony with the Convention.
Collections