Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında yaşam hakkı ihlalleri ve kolluğun zor ve silah kullanma yetkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Yaşam hakkı, insan haklarının en üstünüdür. Tarih boyunca ihlal edilen bu hakkın küresel ve bölgesel boyutta koruma altına alınması, milyonlarca kişinin yaşamını yitirdiği iki dünya savaşından sonra gerçekleşmiştir. Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, insan haklarını ve dolayısıyla yaşam hakkını güvence altına almakta ve devletlere birtakım sorumluluklar yüklemektedir. Sözleşme'de yaşam hakkı konusunda konulan genel esaslar ve istisnalar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargılamalarında somut olaylara uygulanmakta ve bu sayede hakkın kapsamı belirlenmektedir. Maalesef tüm çabalara rağmen günümüzde yaşam hakkı ihlalleri devam etmektedir. Bu ihlallerin birçok kaynağı vardır. Bu kaynaklardan en ironiği, yaşam hakkını korumakla yükümlü olan devletin kendisidir. Devletin zor kullanma erkini devrettiği kolluk görevlileri, bazen aşırı güç kullanımı sonucu yaşam hakkını ihlal etmektedirler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 1959-2013 yılları arasındaki kararlarına göre Türkiye, maalesef hakkında en çok yaşam hakkı ihlali kararı verilen ikinci ülkedir. Çalışmanın amacı; kolluk personelinin, yaşam hakkına saygılı bir biçimde zor ve silah kullanması için uyması gereken esasları belirlemektir. Bu maksatla, öncelikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatları esas alınarak yaşam hakkının kapsamı açıklanmaya çalışılmıştır. Daha sonra ulusal ve uluslararası mevzuatta zor ve silah kullanma kavramı ve yetkisi irdelenmiştir. Son olarak, yine AİHM kararlarından devlet görevlilerinin bu yetkilerini kullanması sonucu meydana gelen ölümlü olaylar ile ilgili olan kararlar incelenmiş ve kolluk kuvvetlerinin zor ve silah kullanma esasları belirlenmeye çalışılmıştır. The right to life is the most excellent of human rights. Global and regional protection of this right which was violated throughout history, became true after two world wars in which millions of people lost their lives. The European Convention on Human Rights, which Turkey is also a party, guarantees human rights and the right to life and imposes a certain number of obligations on the state. General principles and the exceptions, laid out on right to life in the Convention, is applied to the present cases during trials of the European Court of Human Rights and the scope of the right is determined.Unfortunately, despite all efforts violations of right to life are continuing. There are many sources of these violations. The most ironic one of these sources is the state itself which is obliged to protect the right to life. Law enforcement officials, to whom the state delegates the authority of use of force, sometimes violate the right to life by using of excessive force. According to the decisions of the European Court of Human Rights between 1959-2013; unfortunately, Turkey ranks second on violation of the right to life decisions.The aim of our study is; determining the principals for law enforcement officials to use of force in a manner respectful to the right to life. For this purpose, it was tried to explain the scope of the right to life based on the case law of the European Court of Human Rights. Then the concept and authority of the use of force and firearms in national and international legislation are discussed. Finally, the decisions of the ECHR related to the fatal incident that occurred as a result of this authority by state officials was examined and the principles of use of force and firearms by law enforcement agents were tried to be determined.
Collections