Tarihsel süreçteki nedenleriyle birlikte Türkiye - Suriye ilişkilerinde terör sorunu
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türkiye ve Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını kazandığı 1936 yılından bu yana dengesiz bir süreç izlemiştir. Her iki ülke ilişkilerinin sorunlu olmasını, iki ülke arasındaki tarihi sorunlara, İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan Soğuk Savaş Dönemi bloklaşmasına ve Türkiye'nin 1970'li yıllarda Güneydoğu Anadolu Bölgesinin kalkınmasına yönelik olarak uygulamaya geçirdiği GAP Projesine bağlamak mümkün olabilecektir. Suriye, geri kalmış olmasının, Osmanlı idaresinden kaynaklandığını düşünmektedir. Bunun sonucu olarak Türkiye-Suriye ilişkileri, bu önyargının olumsuz etkisi üzerine inşa edilmek durumunda kalınmıştır. Birinci Dünya Savaşı öncesinde batılı devletler tarafından söz verilen Büyük Suriye sınırları içinde yer alan Hatay'ın 1939 yılında Türkiye'ye katılması, Suriye'nin Türkiye'ye olan ön yargısını perçinlemiştir. Büyük Suriye Projesi'nin batılı devletler tarafından rafa kaldırılması, söz konusu bölgenin Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin olarak dörde bölünmesi, Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasına destek verilmesi, Suriye'nin dış politikasında batı aleyhtarı bir politika izlemesine yol açmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'nin NATO'ya katılması ise Türkiye'yi Suriye'nin gözünde batı kampının bir üyesi yapmıştır. Bu dönemde yaşanan 1957 krizi, Türkiye ve Suriye'yi savaşın eşiğine getirmiş, dolayısıyla tarihi sorunlar üzerine inşa edilen ilişkiler, doğu-batı gerginliği ile daha da sıkıntılı bir sürece girmiştir. İki ülke arasındaki sorunlara 1970'li yıllarda sınır aşan sular sorunu eklenmiştir. Suriye, sınır ve sınır aşan su meselelerini kendi lehine çözmek ve Türkiye'yi taviz vermeye zorlamak için 1970'li yıllardan itibaren Türkiye'ye karşıtı terör örgütlerini desteklemeye başlamıştır. Diğer bir ifadeyle devlet destekli terörizmi bir dış politika enstrümanı olarak kullanmaya başlamıştır. Suriye, başta PKK olmak üzere ASALA ve sol görüşlü örgütleri ülkesinde barındırmış, malzeme ve silah tedarik etmiş ve eğitim desteği vermiştir. Bununla birlikte 1998 yılında Türkiye ile Suriye arasında imzalanan Adana Mutabakatı ve Beşar Esad'ın Suriye devlet başkanı olmasıyla birlikte iki ülke ilişkileri siyasi ve ekonomik ilişkileri gelişmeye başlamıştır. 2010 yılına kadar devam eden süreçte iki ülke birlikte terörizme karşı işbirliği yapmışlardır. Ancak ilişkilerdeki bu bahar havası, 2011 krizinin başlamasıyla sona ermiştir. Suriye'nin Türkiye'yi ülkesindeki isyan hareketlerine destek verdiği yönündeki suçlaması ile Türkiye'deki PKK terör örgütü faaliyetlerinin eş zamanlı olarak artması, Suriye'nin tekrar başta PKK olmak üzere terör örgütlerini desteklemeye başladığı iddialarını gündeme getirmiş ve bu tez çalışmasında bu iddiayı doğrulayacak bulgular elde edilmiştir. Bu çalışmada, Suriye'nin Türkiye ile olan ilişkilerinde terörizmi bir dış politika aracı olarak kullanması konu edinilmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde, terörizmin kavramsal çerçevesi incelenmiştir. İkinci bölümde, Suriye'nin terörizmi bir dış politika aracı olarak kullanmasına neden olan Türkiye-Suriye arasındaki tarihi sorunlar ve üçüncü bölümünde Türkiye-Suriye arasındaki krizler siyasi tarih incelemesi şeklinde ele alınmıştır. Bu kapsamda ikinci bölümde sınır ve sınır aşan sular meseleleri ve üçüncü bölümde 1957 ve 2011 krizleri incelenmiştir. Söz konusu krizlerin detaylı incelenmesi, bu çalışmanın ilave akademik katkısı olarak ortaya çıkmıştır. Son bölümde ise Suriye ile Türkiye'ye yönelik faaliyet gösteren terör örgütleri arasındaki ilişkiler ele alınmıştır. 2011 Krizi'nin halen devam etmesi nedeniyle söz konusu kriz Şubat 2016'ya kadar incelenmiştir. Turkish Syrian relations beginning from 1936 in which Syrian Republic established were unstable. The reasons behind unstable relations between these states can be summarized as follows: histrorical problems, Cold War polarity after World War II and the GAP Project that Turkey launched in the 1970s to develop Souheastern Turkey economically. Syria had a prejudice that its undeveloped situation was the result of Ottaman policy towards Syria. For this reason Turkish Syrian relations were to be built on this unfair prejudice. Parliament of Hatay, which would be a part of Greater Syrian State that was promised by allied states before the First World War, voted to become a part of Turkey and this intensifed the prejudice in Syria against Turkey. Moreover the decision of allied states to cancel Greater Syrian State and divide the area to four sovereign states which are called as Syria, Lebenon, Jordan and Palestine caused Syria to pursue foreign policies against western states. The decision of Turkey to become a member state to NATO also caused Syria to qualify Turkey as a member of western camp. Additionally the 1957 crises in this period also brought Turkey and Syria on the brink of war. As a result the Syrian Turkey relationship built on negative historical issues became even more troubled by the east-west tension. During 1970s, transboundary waters issue also became a part of Turkish Syrian problematic relations. Beginning from 1970s Syria began to support terorrist organizations against Turkey such as PKK, ASALA and other left wing terrorist organizatons. Syria provided safe heaven to these terrorist organizations, trained terrorists and also provided weapon, armament and required equipment to these terrorist organizations. But the Adana MOU of 1998 and the election of Beşar Esad as the new president of Syria inaugurated a new era in Turkish Syrian relations. The relationship between Turkey and Syria developed rapidly especially in politics and economics. Besides these two states had close cooperation against terrorism until 2010. But the positive attitude between Turkey and Syria had an end when 2011 crisis began. During the 2011 crisis Syria claimed that Turkey supported insurgents in Syria and simultaneosly the number of PKK attacks also increased in Turkey. This brought a question in mind that Syria once again started to support terrorist organizations against Turkey, especially PKK. Besides during this thesis' research period there had been some findings, which confirmed Syria's position towards Turkey.In this study, main focus was on the claim that Syria used state supported terrorism as a foreign policy instrument. In the first part of dissertation conceptual framework of terrorism was discussed. In the second part, historical problems between Syria and Turkey and in the third part, 1957 and 2011 crises was discussed in a political history methodology. Detailed historical analysis of these crises provided additional academic contribution. The last chapter focused on the connection and cooperation between Syria and terrorist organizations against Turkey. Due to the fact that 2011 crisis has continued, it was decided that February 2016 would be the final date for researching 2011 crises.
Collections