Avrupa azınlık dil politikası ve toplumsal güvenlik: Letonya örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Soğuk Savaş sonrası askerî tehdit odaklı güvenlik kavramında yaşanan genişleme sürecinde tartışılan kavramlardan birisi de toplumsal güvenliktir. Kavramı savunan Kopenhag Okulu'na göre toplumsal güvenliğin özünü kimlik güvenliği oluşturmaktadır. Bu kapsamda, özellikle uluslar, etnik gruplar ve azınlıklar Kopenhag Okulunun toplumsal güvenlik analizine konu olabilmektedir. Dil ise sayılan bu grupların kimliğini oluşturan, yaşatan ve gelecek nesillere taşıyan temel unsurlardan birisidir. Bu çalışmada, bünyesinde birçok azınlık toplumunu ve farklı dili barındıran ve topraklarında kanlı toplumsal çatışmaları yaşamış olan Avrupa'nın azınlıklarca kullanılan dillere yönelik izlediği politikanın ortaya konulması amaçlanmış, bu politikanın toplumsal güvenlik yaklaşımı ile uyumu irdelenmiştir. Bu kapsamda Avrupa'daki devletlerin üyesi oldukları; AK, AGİT ve AB gibi yapıların azınlık dillerine yaklaşımları bağlayıcılıkları ve kapsamları farklı olan çok taraflı sözleşme, şart, tavsiye kararı gibi belgeler ışığında değerlendirilmiştir. Avrupa azınlık dil politikasının uygulama boyutu ise AK, AGİT ve AB üyesi Letonya özelinde incelenmiştir.İnceleme sonucunda AK, AGİT ve AB'nin konuya farklı açılardan yaklaştıkları ve önceliklerinin değiştiği, dolayısıyla Avrupa için genel kabul görmüş bir azınlık dil politikasından bahsedilmesinin güç olduğu, konunun pragmatik bir şekilde ele alındığı, ancak genel bir çerçevenin oluşturulduğu değerlendirilmiştir.Avrupa örgütlerince azınlık dil politikasına ilişkin oluşturulan genel çerçevede dil, kimliğin temel bileşenlerinden birisi olarak ele alınmış, bu nedenle azınlık dillerinin korunması ve yaşatılması bir gereksinim olarak ifade edilmiştir. Diğer yandan resmî dilin/ devlet dilinin de korunması göz önünde tutulmuş, ikisi arasında bir denge kurulması öngörülmüştür. Böylece kimlik temelli etnik çatışmaların önlenmesi ve Avrupa topraklarında kalıcı bir güvenliğin tesis edilmesi hedeflenmiştir.Örnek olarak incelenen Letonya'nın da Avrupa örgütlerince konuya ilişkin belirlenen genel çerçeve içerisinde hareket ettiği, azınlık dillerinin çeşitli alanlarda kullanımına ilişkin bazı haklar tanıdığı görülmüştür. Ancak öngörülen azınlık dilinin kullanımı-devlet dilinin korunması dengesinde, tarihsel nedenlerle (Rus idaresi altında geçirilen dönemin etkisi) devlet diline öncelik verilmiştir.Sonuç olarak Avrupa örgütleri ve devletlerince azınlık dillerine ilişkin temel esasları ortaya konulmaya çalışılan politikanın, Kopenhag Okulu tarafından kavramsallaştırılan toplumsal güvenlik yaklaşımı ile genelde örtüştüğü, ancak kimliğin (bireysel-kolektif) ve güvenlik aktörlerinin analiz düzeyi (birey-topum-devlet-ulusüstü/uluslararası yapı) konusunda bazı farklılıklar olduğu değerlendirilmiştir. Societal security is one of the concepts discussed in the expansion process of the military threat oriented security concept, during the post-Cold War Era. Security of identity is the basis of societal security according to the Copenhagen School. In this context, nations, ethnic groups and minorities may be subject to the societal security analysis of the Copenhagen School particularly. Language is one of the basic items which form the identity of these groups; makes live it and convey it to the future generations.This study aims to put forward the minority language policy of Europe, in where many minority communities and different languages exist, and bloody societal/ethnic conflicts had experienced. Study also aims to examine if the language policy of Europe fits to the concept of societal security or not. In this context, minority policies of organizations of Europe such as CoE, OSCE and EU are evaluated in the light of documents with different scopes and different binding levels. As a case study of European minority language policy Latvia, a member of CoE,, OSCE and EU, is examined.Upon review it is evaluated that; the CoE, OSCE and the EU, have different priorities and have flexible approaches towards minority issues, so it is difficult to speak of a generally accepted minority language policy in Europe. Minority language issues are dealt with in a pragmatic way, but it is considered that a general framework has established.In this general framework, language is handled as one of the main components of the identity and for this reason, the protection and preservation of minority languages are stated as a necessity. On the other hand, protection of the official language / state language also taken into consideration and it is intended to establish a balance between the two. Thus, prevention of ethnic conflicts, based on identity, and forming a permanent security in Europe is aimed.It can be said that Latvia, examined as an example, acts within the general framework of minority language policy of European organizations and recognize some rights in various fields related to the use of minority languages. However, Latvia gave priority to the state language for historical reasons (the effect of the period passed under Russian rule) in the projected balance between the protection of minority language and usage of the language of the state.As a result, it is evaluated that minority language policy of European organizations and states generally overlaps with the social security approach, conceptualized by the Copenhagen School, but there are some differences at the analysis level of the identity (individual-collective) and of security actors (individuals, society-state supranational / international structures).
Collections