Pyd'nin siyasi ve askeri faaliyetlerinin Türkiye'nin güvenliğine etkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
2011 yılında Suriye'de protesto hareketleri ile başlayan ve önü alınamayan olaylar silahlı çatışmaya dönüşmüş, ülkede siyasi iktidarın otoritesi kaybolmuştur. Suriye iç savaşında muhalif örgütlerin rejim ile uzayan silahlı mücadelesi devlet dışı silahlı aktörlerin etkinliğini artırmıştır. İç savaşa müdahil olan küresel aktörler vekâlet savaşı yürütmüş ve sahada belli bir devlet dışı aktörü desteklemiştir. PKK'nın Suriye kolu olan PYD, ülke içerisinde olayların tırmanmaya başlaması ile Suriye kuzeyinin kontrolünü devralmış ve bu bölgede bir idari ve askeri yapılanma içerisine girmiştir. Özellikle Ayn-el Arab kuşatması sonrasında Batı'ya kendisini iş birliği yapılabilen, seküler, demokratik ve etnik temelli bir aktör olarak tanıtmış ve karşılığında destek bulmuştur. Bu şartlar altından DEAŞ ile mücadelede en kullanışlı aktör olarak PYD'yi seçen başta ABD olmak üzere koalisyon güçleri, PYD'nin silahlı unsuru YPG'yi sağladıkları hava desteği, silah, mühimmat ve teçhizat yardımı ile sahada desteklemişlerdir. PKK ile organik bağlantısı olan, lider kadrosu Kandil'deki örgüt yöneticileri tarafından atanan, Öcalan'ı önder olarak kabul eden ve KCK çatı örgütünün Suriye yapılanması olan PYD aldığı destek ile Suriye'nin kuzeyinde etki alanını her geçen gün genişletmiştir. Suriye iç savaşında elde ettiği sempati ile Batı ülkelerinin askeri alanda desteğini alan PYD/YPG, söz konusu ülkeler ile ilişkilerini siyasi ve diplomatik alana taşımak istemiş ve müteakip dönemde atacağı adımlar için meşruiyet arayışına girmiştir. Başta ABD olmak üzere Batı ülkeleri, Rusya ve rejim ile kurduğu pragmatist ilişkiler sayesinde Türkiye'nin güney sınırının büyük bir bölümünü kontrol eder hale gelen PYD kanton yapılanması ve müteakibinde ilan ettiği federasyon ile devlet yapılanması yolunda hızla ilerlemiştir. Bu şartlar altında Türkiye PYD'nin terör örgütü olduğu konusunda yaptığı hiçbir çağrıya cevap alamamıştır. Sonuç olarak PKK terör örgütünün Suriye yapılanması olan PYD'nin güney sınırında egemen aktör haline gelmesi güvenliği açısından kabul edilemez olduğundan Türkiye gerekli tedbirleri almış ve söz konusu bölgeyi terör unsurlarından temizlemeye başlamıştır. In 2011, the events that started with the protests in Syria, which could not be restrained, turned into an armed conflict and the political power lost the authority. The extended armed struggle between the opposing organizations and the regime in the Syrian civil war increased the activity of non-state armed actors. The global actors involved in the civil war carried out a proxy warfare and supported a certain non-state actor in the field. PYD, the Syrian wing of PKK, took over the control of Northern Syria after Syrian regime's escalation of incidents within the country and developed an administrative and military structure in the region. Especially after the DEASH's siege of Ayn-el Arab, PYD introduced themselves to the West as a collaborative, secular and democratic and ethnically based actor and gained support in return. Under these circumstances, USA led coalition forces opted for PYD as the most useful actor in the fight against DEASH and supported YPG, military wing of PYD, with air support, weapons, ammunition and equipment. PYD, the Syrian branch of KCK umbrella organization which has an organic connection with the PKK, whose leader cadre was appointed by the leaders of organization in Qandil and considered Öcalan as the leader, has expanded their area of influence in the Northern Syria day by day with the help they received. PYD/YPG, which received the support of the Western countries in the military field with the sympathy gained in the Syrian civil war, wanted to further their relations with these countries in the political and diplomatic field and sought legitimacy for the steps they will take in the following period. Thanks to pragmatic relations established with Western countries- primarily the USA- and the regime, PYD is controlling a large part of the southern border of Turkey and progressed rapidly in state structuring with the declaration of federation. Under these circumstances, Turkey was able to receive no response to any call that was made about the fact that PYD was a terrorist organization. PYD, the Syrian wing of PKK, becoming the dominant actor in its southern border was unacceptable to Turkey in terms of its security and as a result, Turkey has taken necessary measures and begun neutralizing the terrorist elements in its southern border.
Collections