Türk sinemasında fantastik tür filmlerinin anlatı yapısı (Drakula İstanbul'da, Turist Ömer Uzay Yolunda ve Ulak filmleri üzerine bir inceleme)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İnsan, tarihin her döneminde anlatan bir varlık olmuştur. Söylentiler, masallar, hikâyeler ve efsanelerin her biri birer anlatı formudur. Doğal olarak da her anlatı az ya da çok kurmaca niteliğine yaslanır. Anlatı kavramının kapsam ve sınırlarının en somut karşılığı insanlık tarihinin kadim sanatlarından birisi olan tiyatroda görülebilir. Özü itibariyle mimetik bir temsil olan tiyatro sanatıyla ilgili kuramsal nitelik taşıyan ilk görüşlere Antik Yunan'da rastlanır. Bu konuda günümüze kadar ulaşmış en eski eser Aristoteles'in sanat konusundaki görüşlerine yer verdiği Poetika'dır. Aristoteles bu eserde tragedyanın işlevi, ilkeleri ve dramatik yapı hakkında temel düşüncelerini açıklar. Poetika, tiyatro kuramı açısından ilk olma özelliği taşıyan bir eserdir. Aristotelesçi oyun sanatının yapısal ilkeleri yüzyıllar boyunca tiyatro sanatına ve sonrasında da sinema sanatına kaynak olmuştur. Sinemanın erken dönemlerinde söz konusu olmasa da, sinemanın bir sanat olarak kabul görmeye başlamasıyla birlikte ''anlatı'' kavramı tartışmaya açılmıştır. Anlatı kavramının kuramsal düzlemde tartışmaya açılmasının sonucunda sinema tarihinde iki majör anlatı geleneği yerleşik hale gelmiştir: klasik anlatı sineması geleneği ve modern anlatı sineması geleneği. Elbette, sinemanın icadını takip eden görece uzun yıllar boyunca tek egemen anlatı, klasik Hollywood sinemasında en somut karşılığını bulan klasik anlatı sinemasıdır. Star sistemini ve stüdyo sistemini kullanarak ticari anlamda da küresel bir kült haline gelen klasik anlatı sineması geleneğinin ''tür filmleri'' ile çok yakın ilişkileri söz konusudur. Sinemada türlerin ortaya çıkışı ve devamlılığı ile birlikte de her türün kendisine ait bir atmosferi ve çeşitli uylaşımları olmuştur. Bu uylaşımlar çeşitli şablonları, klişeleri ve stereotipleri içerdiği için klasik Hollywood sinemasında ve dolayısıyla da klasik anlatı sinemasında rahatlıkla kabul görmüştür. Bu kabulün arkasında ise Hollywood'un denenmiş, seyirci tarafından kabul edilmiş, ticari olarak başarılı olacağı öngörülen ve belirli bir formülasyona uyan yapımlara fazlasıyla açık olması vardır. Tür filmleri uzunca bir süre klasik anlatı sinemasının taşıyıcılığını yapmıştır ve halen yapmaya devam etmektedir. Elbette bu durum tüm tür filmlerinin klasik anlatı sineması geleneğine ait olduğu anlamına gelmemektedir. Bu çalışmada, fantastik Türk sinemasının anlatı yapısının hangi anlatı geleneğini takip ettiği ve hangi geleneğin uylaşımlarına ne derece uyduğu ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Çalışma çerçevesinde, her biri yerli fantastik sinema açısından çeşitli yönleriyle önemli olan 3 film çözümlenmiştir. Çalışma kapsamında ilk olarak tür kavramının sınırlarını ve iki majör anlatı geleneğinin tarihsel seyrini, özelliklerini ve farklarını ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu sebeple, kaynak taraması yöntemine başvurulmuştur. Yapılan kaynak taraması sonucunda anlatı geleneklerinin temel ayrımları değerlendirilmiş ve örnekleme dâhil edilen filmler bu ayrımlar üzerinden incelenmiştir. Filmlerin karakteristiklerini nesnel bir biçimde çözümlemek için içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. It would not be an exaggerated explanation to say that the concept of `narrative` is as old as human history. Human beings have been a narrative in every period of history. Rumors, tales, stories, and legends are each a form of narrative. Naturally, every narrative is based more or less on a fictional nature. The most concrete equivalent of the scope and limits of the concept of narrative can be seen in the theater, one of the ancient arts of human history. The first theoretical views about the art of theater, which is a mimetic representation, are encountered in Ancient Greece. The oldest work on this subject to date is Poetics, in which Aristotle gives place to his views on art. In this work, Aristotle explains his basic ideas about the function, principles and dramatic structure of tragedy. Poetics is a work that is the first in terms of theater theory. The structural principles of the Aristotelian game art have been the source of the art of theater and then the art of cinema for centuries. Although it was not mentioned in the early stages of cinema, the concept of '' narrative '' was opened to discussion with the acceptance of cinema as an art. As a result of the theoretical discussion of the concept of narrative, two major narrative traditions have become established in the history of cinema: the classical narrative cinema tradition and the modern narrative cinema tradition. Of course, for the relatively long years following the invention of cinema, the only dominant narrative is classical narrative cinema that finds its most concrete counterpart in classic Hollywood cinema. The classical narrative cinema tradition, which has become a global cult in commercial terms by using the star system and the studio system, has very close relations with `genre films`.With the emergence and continuity of genres in cinema, each genre has its own atmosphere and various conventions. Since these conventions contain various templates, clichés and stereotypes, they have been readily accepted in classical Hollywood cinema and thus in classical narrative cinema. Behind this acknowledgment is that Hollywood is highly open to productions that are tried, accepted by the audience, predicted to be commercially successful and fit a certain formulation. Genre films have been the carrier of classical narrative cinema for a long time and still continue to do so. Of course, this does not mean that all genre films belong to the tradition of classical narrative cinema. In this study, it has been tried to reveal which narrative tradition the narrative structure of fantastic Turkish cinema follows and to what extent it fits with which conventions. In the framework of the study, 3 films, each of which is important in terms of Turkish fantasy cinema in its various aspects, are analyzed. Within the scope of the study, firstly, it is aimed to reveal the limits of the concept of genre and the historical course, characteristics and differences of two major narrative traditions. For this reason, the method of literature review has been used. As a result of the literature review, the basic distinctions of narrative traditions were evaluated and the films included in the sampling were analyzed over these differences. Content analysis method was used to objectively analyze the characteristics of the films.
Collections