Cinsiyetin öznellik inşası: Cinsel pratikler ve iktidar ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu araştırmada, Kate Millett cinsel politika, Foucault'un özne ve iktidar kuramı ve Butler'in kuir ve performativite kuramları temel alınarak kuir ve heteroseksüel öznelerin cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimleri üzerinden nasıl bir öznellik inşası oluşturdukları ve aşk, cinsellik ve gücü anlamlandırma ile ataerkil düzeninin iktidar ilişkilerinin öznelerin cinsel pratiklerine yansıma biçimleri ortaya çıkartılmak amaçlanmıştır. Feminist ve kuir metodoloji benimsenen bu çalışmada, nitel araştırma tekniklerinden yararlanılmıştır. Atanmış cinsiyeti kadın olan kuir (10) ve heteroseksüel (5) öznelerden oluşan toplamda 15 kişi ile yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler sağlanmıştır. Sahadan elde edilen veriler InqScribe programı aracılığıyla deşifre edildi. MAXQDA 2018 programı üzerinden ise veriler kodlara ayrıştırılarak tematik çözümleme yapıldı. Bu bağlamda araştırma üç tematik bölüme ayrılmıştır. Bunlar; Cinsiyet Kimliğinin Öznellik Süreçleri, Cinsel Yönelimin Öznellik Süreçleri ve Cinsel Pratikler ve İktidar İlişkisi'nden oluşmaktadır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar, atanmış cinsiyeti kadın olan kuir ve heteroseksüellerin özneleşme süreçlerinin Foucault'ın imlediği biçimde normal ve anormal ayrımı üzerinden farklılaştığı görülmektedir. Normal/anormal ayrımı üzerinden ayrımcılık ve şiddetin boyutu da farklılaşmaktadır. Cinsel pratiklerdeki iktidar ilişkilerine baktığımızda ise iktidar ilişkilerinin hem kuir hem heteroseksüel özne deneyimlerinde var olduğu görülmektedir. Atanmış cinsiyeti kadın olan kuir ve heteroseksüel öznelerin natrans heteroseksüel erkeklerle olan cinsel deneyimlerinde cinselliğin çoğunlukla iktidara boyun eğme üzerinden biçim aldığı görülürken; özellikle kendilerini feminist olarak tanımlayan kuir öznelerin, natrans kadın ve trans erkekle olan cinsel pratiklerinde ise iktidar ilişkilerinin daha fazla belirsizleştiği ve bu bağlamda iktidara direndikleri görülmektedir. In this research, based on Kate Millett's sexual politics, Foucault's theory of subject and power, and Butler's kuir and performativity theories, it is aimed to reveal how kuir and heterosexual subjects construct a subjectivity over their gender identity and sexual orientation, how love, sexuality and power make sense and the reflection of the power relations of the patriarchal order on the sexual practices of the subjects.In this study, where feminist and kuir methodology was adopted, qualitative research techniques were used. Semi-structured in-depth interviews were provided with a total of 15 people consisting of kuir (10) and heterosexual (5) subjects with assigned gender is woman. The data obtained from the field was transcribed through the Inscribe program. Through the MAXQDA 2018 program, the data was categorised as codes and thematic analysis was made. In this context, the research is divided into three thematic sections. These are; Subjective Processes of Gender Identity, Subjective Processes of Sexual Orientation, and Sexual Practices and the Power Relationship.The results obtained from the research show that the subjectification processes of queer and heterosexuals differ through the distinction between normal and abnormal as indicated by Foucault. The extent of discrimination and violence over intersectional identities is also diversifying. When we look at the power relations in sexual practices, it is seen that power relations exist in both queer and heterosexual subjects experiences. Sexual experiences of queer and heterosexual subjects who assigned gender is women with cis straight men, it is often seen to take form through submission to power. However specifically the queer subjects who describe themselves as feminists, in sexual practices with cis women and trans men, it is seen that the relations of power are more uncertain and they are resisting power in this context.
Collections