Türkiye'de sosyal demokrat düşüncede ideolojik dönüşüm: Demokratik Sol Parti (1985-2004)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Egemen siyasi kültür dolayısıyla kurumların kişilerin gölgesinde kaldığı Türkiye'de akademik ve popüler literatürde kamuoyunu politize ederek yönlendiren ve karar alma süreçlerinin başat aktörü olmaya aday kadroları içinde barındıran siyasi partilerle ilgili boşluk dikkat çekicidir. Bunun bir sonucu olarak Türkiye'de karar alma süreçlerinin üç hükümette doğrudan parçası olmuş, bunun yanında kurulduğu günden itibaren parlamentodaki temsiliyle de karar alma süreçlerine katkı sunmuş olan Demokratik Sol Parti (DSP) ile ilgili de doktora seviyesinde yapılmış bir akademik çalışma, bu çalışmaya değin yoktur.DSP, doğrudan `halk kesimleri`ni siyasetin öznesi yaparak onlara parlamenter temsil hakkı tanıyıp, Kemalist Devrim'in eksik kaldığını düşündüğü altyapı devrimlerini, mülkiyeti tabana yayma iddiasını bizatihi `halk kesimleri`yle beraber yaparak yerli bir Folkhemmet (Halkınevi) olma iddiasıyla kurulan, ancak iktidara yakınlaştıkça `kütle`ye dayanma iddiasından uzaklaşarak yeni bir `kadro` hareketine dönüşen bir siyasi oluşumdur. 12 Eylül öncesinde demokratik sol hareket, kendi solunun katılığı ile durağanlığına ve Türkiye'yi taşımak istediği noktaya alternatif yerli bir sol model olma iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Türkiye'de iktisadi, siyasal ve sosyal olarak büyük dönüşümlere sebep olan 12 Eylül darbesinin ardından ortaya çıkan tehdit algılarının dönüşümüyle birlikte yeni bir söylem ve öncelik belirlemiştir. Bu öncelik, laik nitelikli Cumhuriyet'e dönük tehdit algısı güçlendikçe rejimi koruma içgüdüsünün, demokratik sol hareketin ifadesiyle, `bozuk düzen`i dönüştürücü iddianın önüne geçmesi şeklinde tezahür etmiştir. DSP, rejimi koruma içgüdüsünü ön plana çıkardıkça, önceleri bozuk düzenin parçası olarak gördüğü ordu, sermaye çevreleri ve neoliberal iktisadi modelle de yakınlaşmıştır. Neoliberal iktisadi modele dayanarak da müesses nizamda halk lehine dönüşüm yapabileceğini düşünen partinin bu doğrultuda yaşadığı bunalımlar ve yaptığı girişimler de yine bu çalışmayı dikkate değer kılmaktadır. In Turkey where institutions are overshadowed by individuals as a result of present political culture and circumstances; the crucial gap within the academic and popular literature regarding the political parties –which politicize and shape the public opinion and include squad to be the leading actors in decision making processes- draws attention. Within this context, until this one, there is no academic study at the Ph.D. level about the Democratic Left Party (DLP), which directly has been an influential actor in decision-making mechanisms participating in three separate governments as well as contributing to the political processes by relying on its representation in the parliament since its establishment.The DLP, which had been created with the idea of being a native Folkhemmet, by making the `people masses` the direct subject of politics, providing them with parliamentary representation right, and making the idea to spread the ownership of means of production and substructure revolutions –which had been considered as incomplete by the framework of the Kemalist Revolution- together in cooperation with the `people masses`. However, as it gets closer to power, its political formation has turned into a new `squad` movement instead of its founding purpose to be a `mass` movement. The democratic left movement –emerged before the 1980 coup d'état enshrining the idea of becoming alternative domestic left model to the sectarian left and to the circumstances where the sectarian left aimed at directing the country- adopted a new discourse and priorities since the transformation of threat perceptions created by the aforementioned coup, which caused vital economic, political and social transformations in Turkey. This priority appeared as an instinct aiming at preserving the regime, which overtakes the claim to transform –in democratic left movement's words- the `corrupt order`, as the concern of threat to the secular republican structure gets stronger. As the DLP expresses its instinct towards the regime-safeguarding, it also got closer to the army, capitalist circles and neo-liberal economic model –whom the DLP previously had seen as a part of the corrupt order. The depressions and new initiatives of the party, which thought that it can transform the establishment in favor of the people within the neo-liberal economic model, also contributes to this research's significance.
Collections