Derviş Vahdeti ve Volkan gazetesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
1869'da Kıbrıs'ta dünyaya gelen Derviş Vahdeti, Sultan Abdülhamid'e yazdığı mektuptan ve 31 Mart Ayaklanması sonrasında yargılaması esnasında verdiği ifadelerden anlaşıldığı kadarıyla oldukça yoksul bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Kıbrıs'ta medrese eğitimi gören, Arapça ve Fıkıh dersleri alan Vahdeti, Nakşibendî tarikatına girmiş, bir süre hocalık yapmıştır. İngilizce bilenlerin yüksek mevkilere yükseldiğine şahit olan Vahdeti, Kıbrıs'ta İngilizlere bağlı bir misyoner okulunda dil eğitimine başlamıştır. Daha sonra İngilizcesi yeterli düzeye gelince de İngiliz Yüksek Komiserliği'nde memur olarak görev yapmaya başlamıştır.Bu süreçte İstanbul'a giden ve Mizan, Hürriyet, Meşveret gazetelerini büyük bir ilgiyle takip etmeye ve bunları yakın arkadaşlarına dağıtmaya başlayan Vahdeti, Jön Türklere yakın bir duruş sergilemiş, 2. Abdülhamid'in istibdat rejimine karşı hareket etmiştir. 1902'de İstanbul'a giden Vahdeti, devlette iş bulma şansı yakalamış ve `İskân-ı Muhacirin Komisyonu` olarak bilinen Göçmenler Komisyonu'nda çalışmaya başlamıştır. Ancak verdiği bir jurnal sebebiyle 1904'te Diyarbakır'a sürgün edilen Vahdeti, üç buçuk sene oldukça zor bir süreç yaşamıştır.II. Meşrutiyet'in ilanından sonra çıkarılan af ile diğer sürgünler gibi serbest bırakılan Vahdeti, bir süre devlette iş bulmaya çalışmış ancak verdiği bütün çabalara rağmen memuriyet isteğine olumlu bir yanıt alamamıştır. Hükümetten olumlu yanıt alamayan, işsiz olarak geçirdiği bu zaman sürecinde İtthat ve Terakki Cemiyeti'ne girmeye çalışan, Fedakaran-ı Millet Cemiyeti'ne yanaşmaya çalışan Vahdeti, bu girişimlerinde de bir neticeye ulaşamamıştır. İşte tam bu süreçte iki cemiyetten de vazgeçen Vahdeti, yönünü basın dünyasına çevirmiş, 2. Meşrutiyet'in özgürlük ortamından faydalanarak, kendi imkânlarıyla 11 Aralık 1908'de Volkan gazetesini çıkarmaya başlamıştır. Ancak bu gazeteyi çıkardığı esnada maddi zorluklar içerisinde olan Vahdeti, Sultan dâhil olmak üzere birçok önemli isimden maddi yardım talep etmek zorunda kalmıştır.İstanbul'da çıkarılmaya başlanan bu gazete dini aynı zamanda siyasi içerikli bir gazete olup, şeriat söylemi ile güçlü bir propanda gücüne sahip olmuştur. Bu bağlamda Vahdeti, Volkan'ın etkisiyle 2. Meşrutiyet Dönemi'nde oldukça ses getiren bir adama dönüşmüştür. Gazetesinde gerek 2. Abdülhamid'e gerek İttihat ve Terakki'ye yönelik yaptığı sert eleştirilerden etkilenen bazı muhalif kesimler, Vahdeti'den o dönemde var olan ve önemli İslam merkezlerinde şubeleri olan İttihâd-ı Muhammedî Cemiyeti'ne girmesini, Volkan'ın da bu cemiyetin yayın organı olmasını istemişlerdir.Vahdeti, henüz resmen kurulmasa da yaklaşık on yıl önce başka ülkelerde teşekkül eden bu cemiyetin üyeleri ile yaşadığı bütün sorunlara, cemiyetin bütün iç hesaplaşmalarına rağmen bu cemiyetin kuruluşuna ve gazetesinin bu cemiyetin yayın organı olmasına olumlu bakmıştır. Cemiyetin kırk maddelik nizamnamesini hazırlayan Vahdeti, Volkan'ın 17 Şubat 1909 tarihli sayısında cemiyetin on maddelik nizamnamesini yayınlamıştır. Cemiyete yönelik iki beyanname de kaleme alan Vahdeti, bir süre sonra cemiyeti yalancı, şüpheci ve hafiyeci bulduğu gerekçesi ile cemiyetten ayrılmıştır.Cemiyetin popüler gücüne yakından şahit olan Vahdeti aslında bu gücü kendi lehine kullanmak istemiştir. Bu bağlamda cemiyetin isminden ilham alan Vahdeti, Volkan'da 3 Nisan 1909 Cumartesi günü, Hz. Peygamber'in doğum günü vesilesiyle, Ayasofya Camisinde bir mevlit okutulacağı ve bu törenden sonra cemiyetin resmi açılışının gerçekleşeceğini belirtmiştir. Kurucusu Vahdeti olan bu cemiyet tarafından Ayasofya'da okutulacak mevlit için bir bildiri yayınlanmıştır. Cemiyetin kuruluşu dolayısıyla yapılan törene yoğun bir katılım gerçekleşmiş, cemiyet üyelerinden Vahdeti ve Said Nursî tarafından konuşmalar yapılmıştır.Volkan'da, İttihâd-ı Muhammedî Cemiyeti için kaleme alınan Suret-i Nutuk, kırk bir maddelik nizamname ve beyanname yayınlanmış, cemiyetin kurucu ve üyeleri duyurulmuştur. Fikri ve düşünsel yapısı İslam birliği üzerine kurulan, klerikal, dinci, ihtilalci bir oluşum olarak faaliyet gösteren cemiyet, hızlı ve kısa bir sürede örgütlenerek, birçok yerde şube açmaya başlamıştır. Volkan'da özellikle asker ve ulemaya yönelik kaleme alınan yazılar cemiyetin üye sayısında artışa, cemiyetin hızla örgütlenip büyümesinde etkili olmuştur. Cemiyetin kısa sürede örgütlenmesinde, toplumda önemli ve saygı duyulan isimlerin cemiyette bulunması, İttihat ve Terakki'ye yönelik yapılan şiddetli muhalefet büyük bir etken olmuştur.Cemiyet mecliste üye bulundurmamasına rağmen, İslami söylemi nedeniyle mebuslardan da taraftar kazanmış, birçok konuda görüş belirterek meclise müdahalede de bulunmuştur. İMC, programı, tanıtımı ve Volkan'da yayınlanan makaleleri ile muhalif bir oluşum olarak faaliyet göstermiştir. Bu bağlamda İttihat ve Terakki'ye karşı olan partiler, devlet adamları, dini kesim özellikle asker ve halk arasında taraftar kazanmıştır. 31 Mart Ayaklanması'na giden süreçte cemiyet tarafından ateşli konuşmalar yapılmış, Volkan'da sert ve kışkırtıcı yazılar kaleme alınmıştır. Özellikle İMC'nin Hasan Fehmi cinayetinde hükümete yönelik sergilediği şiddetli muhalefet, 31 Mart Ayaklanması'nın çıkmasında çok büyük bir etken oluşturmuştur.Ayaklanma öncesi İMC, dini propaganda yolu ile orduya sızmış, Avcı Taburlarını hükümete karşı muhalif bir konuma getirmede başarılı olmuştur. Bu bağlamda, 31 Mart Ayaklanması, 13 Nisan 1909'da Avcı Taburları tarafından İttihat ve Terakki yönetimine karşı İstanbul'da ortaya çıkmıştır. Ayaklanmada İMC'nin kışkırttığı ve destek verdiği askerler, ulemanın öncülüğünü yaptığı medrese talebeleri ve hocalar şeriat söyleminde bulunmuş ve bazı isteklerde bulunmuşlardır. Ayaklanma İstanbul'da büyük bir korkuya neden olmuş, meclis basılıp mebusan üyeleri baskı altına alınmış, asayiş ve düzen bozulmuş, isyancıların istekleri doğrultusunda hükümet değiştirilmiştir.Ayaklanma günlerinde, Derviş Vahdeti isyancı askerlere destek vermiş, ayaklanma meydanında hazır bulunmuştur. Gazetesi Volkan'da isyanı destekleyen, kışkırtan yazılar yazmaya devam etmiştir. Bu arada ayaklanma Rumeli'de de duyulmuş, ayaklanmayı bastırmak için Hareket Ordusu adı verilen bir ordu oluşturulmuştur. 24 Nisan 1909'da İstanbul üzerine yürüyen bu ordu 25 Nisan'da yayınladığı bir bildiri ile İstanbul'da sıkıyönetim ilan edip, ayaklanmayı kontrol altına almayı başarmıştır. Bundan sonra çıkarılan bir fetva sonucu 2. Abdülhamid tahtan indirilmiş yerine 5. Mehmet Reşat Paşa getirilmiştir.Bu arada ayaklanma sürecinde Hareket Ordusu'nun bazı birliklerinin Çatalca'ya gelmesi, Vahdeti'yi telaşa düşürmüş bu yüzden de Volkan'da daha yumuşak ifadeler içeren yazılar kaleme almasına neden olmuştur. Hareket Ordusu'nun İstanbul'a gelip ayaklanmayı bastıracağına kanaat getiren Vahdeti, çareyi kaçmakta bulmuştur. Hükümet o süreçte Derviş Vahdeti ve gazetesi Volkan'ın Meşrutiyet'in kaldırılmasına yönelik girişimlerine istinaden dava açılması ve bunun derhal neticelendirilmesi için ilgili yerlere emir vermiştir. Bu bağlamda iki celpname alan Vahdeti, Volkan'da bu celpnamelere yönelik cevap niteliğinde yazılar kaleme aldıktan sonra kaçmaya karar vermiştir. Vahdeti kaçmadan önce İstanbul'da bazı önemli isimlerle temasta bulunarak kendisini saklamalarını istemiş ancak bu isimlerden olumlu yanıtlar alamayınca Gebze'ye kaçmaya karar vermiştir.Amacı İzmir'e gidip yabancı bir ülkeye kaçmak olan Vahdeti, bütün çabalarına rağmen 13 Mayıs 1909'da İzmir'de yakalanıp, İstanbul'a gönderilmiştir. Hareket Ordusu'nun 25 Nisan 1909'da İstanbul'a hâkim olduktan sonra ilan edilen sıkıyönetim sonrasında Divan-ı Harb-i Örfi kurulmuş, isyandan sorumlu olanlar ve isyana adı karışanlar bu mahkemelerde yargılanmıştır. Bu mahkemelerde yargılananlar arasında bulunan Derviş Vahdeti, kendisine yönelik yapılan bütün suçlamalara cevap vermiş, kendini aklamak adına büyük bir çaba sarf etmiş olsa da, 31 Mart'ın sorumlularından biri olarak görülmüş ve idamına karar verilmiştir. Netice olarak 19 Temmuz 1909'da Derviş Vahdeti, idam edilmiş kurucusu olduğu İttihâd-ı Muhammedî Cemiyeti ise kapatılmıştır.Anahtar Kelimeler: II. Meşrutiyet, muhalefet, Derviş Vahdeti, İttihâd-ı Muhammedî Cemiyeti, Volkan Gazetesi Derviş Vahdeti, who was born in Cyprus in 1869, had a very poor childhood as can be understood from the letter he wrote to Sultan Abdülhamid and the statements he gave during his trial after the March 31 uprising. Vahdeti, who studied at a madrasa in Cyprus and took Arabic and fiqh lessons, joined the Naqshbandi sect and taught for a while. Observing that those who could speak English managed to obtain prominent job positins, Vahdeti began to learn the language at a British missionary school in Cyprus. After attaining certain degree of fluency, he was employed at the British High Comission.After moving to Istanbul in 1902, not only eagerly following such periodicals as Mizan, Hürriyet, Meşveret, but also delivering them to his close circle of friends, Vahdeti assumed a political position in line with the Jeun Turc and opposed Abdulhamid's autocratic regime. Vahdeti, who went to İstanbul in 1902, had the chance to find a job in the state and started to work in the Comission of Emigrants known as the `İskân-ı Muhacirin Komisyonu`. However, due to a jurnal (informant's report) he delivered, he was exiled to Diyarbekir in 1904 and suffered some hardship during his sojourn lasting three and a half years.Following the proclamation of II. Meşrutiyet (constitutional monarchy) he was pardoned with all exiles but failed to find a job as a civil servant again. Having his pleas for a position turned down by the government, he also failed in his endeavour to attend İtthad ve Terakki (Union and Progress) or Fedâkârân-ı Millet (The Devoted to the Nation) associacions. Therefore, thanks to the liberties provided by the constitutional regime, he focused on periodic publication business and founded the Volkan newspaper by his personal means from December 11, 1908. Nevertheless, due to financial hardships, he requested monetary aid from many prominent people including the sultan himself in his endeavour.Volkan newspaper, published in Istanbul, had a religious as well as political character. Based upon the sharia rhetoric, it grew to become a powerful propaganda tool. Thanks to the influence of his newspaper, Vahdeti became a prominent personality during the II. Meşrutiyet regime. Certain opposition circles, under the influence of his harsh criticism against both Abdulhamid II and İttihad ve Terakki, requested that Vahdeti join the İMC, a political association with branches in prominent Muslim towns, and that Volkan become the publication outlet for the association.Althugh without official status, the aforementioned association had ben active for ten years in various cuntries and Vahdeti was sympathetic to joining it and converting his newspaper to its publicatin outlet, despite many problems including various conflicts among members. He penned a statute consisting of 40 articles for the association and published a 10-article version of it in his Volkan on February17, 1909. In addition to the statutes, he penned two manifestos for İMC. However, after a while, having found them mendacious, sceptical and in cohorts with sleuths, Vahdeti quit the association.Vahdeti, who witnessed the popular power of the association first hand, in fact desired to use it for his own agenda. Inspired by the name of the association, Vahdeti announced in the April 3, 1909 issue of Volkan that a mawlid ceremony would be held at Ayasofya on Prophet Muhammed's birthday and that the association would be officially opened thereafter. The announced ceremony saw widespread attendance and such members of the associatin as Vahdeti himself and Said Nursî gave sermons.A `Sûret-i Nutuk` (transcript of oratory), the statute of the association consisting of 41 articles and a manifesto in addition to a list of founding members were published in Volkan for İMC. Its ideological structure based upon the idea of a union of Islam, the associatin was clerical, religious and revolutionary. Organizing quickly and soon, its branches were opened in many places. Articles catering to the military and clergy were published in Volkan and these were influential in the rapid increase in number of the association's members and its quick organizatin and growth. Prominent people joining the society and its unwavering opposition to İttihad ve Terakki were also paramunt in the aforementioned growth.Despite having no members of its own within the parliament, İMC gained many proponens amongst deputies, through whom it made its views heard in the parliament, having them declared in accordance to various issues by proxy. İMC was an opposition organization in light of its program, promotion and essays printed on Volkan in its name. Within this framework it gained proponents among other parties in opposition to İttihad ve Terakki, statesmen, clerics and especially the military and common folk. During the process leading to the March 31 uprising, fiery oratories were performed by the the members of the association and harsh, inciting essays were published in Volkan. Especially the strict opposition towards the government in response to their failure in investigating the assassination of the dissident journalist Hasan Fehmi became elemental in the revolt.Prior to the uprising İMC penetrated the army through religious propaganda and succeeded in positioning the `Hunter Battalions` (Avcı Taburları) against the government. Within this framework, the March 31 uprising was initiated by the aforementioned battalions in Istanbul against the İttihad ve Terakki government, on April 13, 1909. During the uprising soldiers incited by İMC as well as madrasa students and hodjas led by clerics demanded sharia law besides other things. The uprising cause panic in the city. The parliament was raided and members of Meclis-i Mebûsân, the lower house, were put under pressure. Order and security were disrpted and the government was replaced in accordance with the demanands of the rebels.During the uprising Derviş Vahdeti supported the rebellious troops and was present among them. Meanwhile, he kept publishing provokative essays in support of the uprising in his Volkan newspaper. Once the uprising was learned about in Roumelia, a special army called Hareket Ordusu was established in order to quell it. Hareket Ordusu arrived in Istanbul on April 24, 1909 and managed to quell the uprising, provlaiming martial law in Istanbul on the 25th. Afterwards, Abdulhamid II was deposed by means of a fatwa and crown prince Reşad, apellated Mehmed V, was coronated.The arrival of some regiments of Hareket Ordusu arrived in Çatalca at the outskirts of Istanbul concerned Vahdeti and he penned some essays in a milder manner. Once it became apparent that the uprising was to be quelled he decided to flee the city. Meanwhile the government initiated lawsuits in order to illegalize Vahdeti and his Volkan newspaper and proclaimed orders for the quickening of that process. Vahdeti received two subpoenas and responded to them in his newspaper before escaping. Meanwhile he appealed certain influential figures in Istanbul for his protectin but his pleas fell on deaf ears. Consequently, he fled to Gebze.Afterwards he moved to İzmir in order to seek asylum in a foreign country. However, he was captured there on May 13, 1909 and transported back to Istanbul. Following the proclamation of martial law on April 25 a Civil Court Martial (`Dîvân-ı Harb-i Örfî`) was established in Istanbul. There, people accused of inciting and meddling in the uprising, among whom also Vahdeti, were tried. While he defended himself and tried to get himself acquitted, he was convicted as a provocator of the uprising and sentenced to death. Consequently, Derviş Vahdeti was executed on July 19, 1909, and İMC, of which he was a founder, was shut down.Key Words: II. Meşrutiyet, opposition, Derviş Vahdeti, İttihâd-ı Muhammedî Association, Volkan newspaper
Collections