Soğuk Savaş döneminde Türkiye'nin askeri teknoloji kaynakları (1946-1990)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmaya konu olan Türkiye'nin askerî teknoloji kaynaklarının tarihi süreci soğuk savaş dönemine rastlayan 1946-1990 yılları arasını kapsamaktadır. Türk ordusunun bu dönem içerisinde askerî teknoloji kaynaklarında yaşanan değişim ve dönüşüm süreci, dönemin içte ve dışta meydana gelen siyasi, askerî, ekonomik olaylarına bağlı olarak ayrıntılı olarak ele alınmıştır.Söz konusu çalışma, giriş ile üç bölümden meydana getirilmiştir. Giriş bölümünde, çalışmada konu edilen askerî terimler tanımlanarak konunun daha anlaşılır olması sağlanmıştır.Girişi izleyen birinci bölümde; Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren 1960 yılına kadar geçen süreçte Türk ordusunun (Kara, Deniz, Hava ve Jandarma ordusu) genel durumu incelenmiştir. Bu bölümde yer verilen 2. Dünya Savaşı 1939-1945 yılları arasında yaşanmıştır. Türkiye, savaşan iki tarafın da baskılarına rağmen denge siyaseti ile savaş dışı kalmayı başarmıştır. 2. Dünya Savaşı, Türk ordusunun silah, araç, gereç ve teçhizatının modern olmaktan uzak olduğunu, personelinin ise modern bir harp için gerekli eğitimden yoksun olduğunu ortaya koymuştur. 1945'lerden itibaren dünya yeniden şekillenmiştir. Soğuk savaş yıllarında dünya ve Türkiye; siyasi, askerî, ekonomik, sosyal, kültürel vb. birçok anlamda değişim ve dönüşüm yaşamış ve bunun sonucu olarak Türkiye, kendisini Batı bloğunda tanımlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'ndan beri süregelen ve Türkiye Cumhuriyeti'nde imkânlar nispetinde devam eden Türk ordusunun modernleşme, değişim ve dönüşüm süreci, 2. Dünya Savaşı sonrasında özellikle 1947 yılından sonra artmıştır. Türkiye, Truman ve Marshall'ın katkıları neticesinde sağladığı askerî yardımlar ile Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere tüm kurumlarını Batı normlarına göre düzenlemiştir. 1950-1960 yılları arası dönemde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yeniden yapılanmasına etki eden önemli olaylardan biri, Kore Savaşı sonunda Türkiye'nin 16 Şubat 1952 tarihinde NATO topluluğu içerisine dâhil olmasıdır. Bu süreçte, Kara Kuvvetleri'nin teşkilat ve kadrolarında yeni düzenlemeler yapılmış, bütün sınıflar çağa uygun silah ve teçhizatla donatılmıştır. Hava Kuvvetleri birlikleri jet uçakları ile teçhiz edilmiştir. ABD Deniz Yardımı Programı gereğince Türkiye'ye çeşitli tonajlarda deniz üstü, mayın tarayıcı ve denizaltılar teslim edilerek Deniz Kuvvetleri'nin gücü artırılmıştır. İkinci bölümde incelenen 1960-1974 yılları arası dönemde, 27 Mayıs 1960 Müdahalesi, Kıbrıs bunalımı ile 12 Mart 1971 Muhtırası yaşanmıştır. Bu dönemde, NATO ve ABD'den askerî yardım temin edilmesine devam edilmiş, diğer taraftan Almanya'dan 1964 yılından itibaren askerî yardım sağlanmıştır. Kara Kuvvetleri için hafif silah üretimine ağırlık verilmiştir. Deniz Kuvvetleri 1960 yılından itibaren donanmayı `Marmara Denizi Donanması`ndan `Açık Deniz Donanması`na dönüştürmeyi hedeflemiştir. Hücumbot, denizaltı ve yardımcı gemi satın alınması ile Gölcük Tersanesi'nde gemi üretimi için çalışmalar yapılmıştır. Hava Kuvvetleri için, uçak ve malzeme temin edilmesine çalışılmıştır. Dünyada meydana gelen ilerlemeler ve tehdit ortamının değişim geçirmesi sonucunda yeniden yapılanma gerekmiş ve RE-MO planı 1972 yılında uygulamaya konulmuştur.1974-1990 yılları arasını kapsayan üçüncü bölümde incelenen Kıbrıs Barış Harekâtı ve ardından yürürlüğe konan ambargo, dış askerî yardımla gelen eski teknoloji ürünü silahların yenilenmesini ve millî bir savunma sanayinin kurulmasını gerektirmiştir. 1970'li yılllarda Kuvvet Komutanlıkları Güçlendirme Vakıfları bu hedefleri gerçekleştirmek için meydana getirilmiş ve yatırımlar başlatılmıştır. Aynı dönemde Türk ordusunun gereksinimlerinin millî kaynaklardan sağlanması maksadıyla ileri teknoloji kuruluşları (TUSAŞ, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, ASPİLSAN ve İŞBİR ELEKTRİK SANAYİİ A.Ş. vb.) hayata geçirilmiştir.1980'li yıllarda savunma sanayini geliştirme gayretleri ağırlık kazanmış, 1985 yılında Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) kurulmuş ve Savunma Sanayii Destekleme Fonu (SSDF) oluşturulmuştur. Diğer taraftan, 12 Eylül 1980 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri millî birliği korumak, anarşi ve terörü önlemek amacıyla yönetimi ele geçirmiş ve geçen 3 yıl içinde 1982 Anayasası yürürlüğe konmuştur.Kara Kuvvetleri'ni yeniden yapılandırmak maksadıyla, 1980 yılında başlatılan hibe türü Özel Teçhizatlandırma Yardımları yeni araç ve malzemeden oluşmaktadır. Bu kapsamda, Federal Almanya'dan alınan 232 adet Leopard 1-A3 tankı Kara Kuvvetleri envanterine girmiştir. 1980'li yıllarda, Deniz Kuvvetleri'ni geliştirmek amacıyla önemli atılımlar yapılmıştır. 1980 yılında Gölcük Tersanesi'nde yapımı tamamlanan 1000 ton ağırlığında `AY` sınıfı denizaltı, 1988 yılında bitirilerek hizmete sunulan Fatih fırkateyni, Türk donanmasının gücüne güç katmıştır. 1987-1995 yılları arasında TUSAŞ tarafından 152 adet ve ABD tarafından 8 adet olmak üzere toplam 160 adet F-16 C/D üretilerek Hava Kuvvetleri'nin kullanımına sunulmuştur. The historical process of Turkey's military technology resources, which is the subject of this study, covers the years 1946-1990, which coincides with the cold war period. The change and transformation process in the military technology resources of the Turkish army during this period has been discussed in detail depending on the political, military and economic events that took place inside and outside of the period.The study consists of an introduction and three parts. In the introduction, the military terms that are the subject of the study are defined and the subject is made more understandable.In the first section following the introduction; The general situation of the Turkish army (Land, Naval, Air and Gendarmerie army) from the foundation of the Republic to 1960 has been examined. The Second World War, which is included in this section, took place between 1939-1945. Despite the pressures of both warring sides, Turkey managed to stay out of the war with its balance policy. World War II revealed that the weapons, tools, equipment and equipment of the Turkish army were far from being modern, and that its personnel lacked the necessary training for a modern war.The world has been reshaped since 1945. During the Cold War, the world and Turkey; political, military, economic, social, cultural etc. has experienced many changes and transformations, and as a result, Turkey has defined itself in the western bloc. The modernization, change and transformation process of the Turkish army, which has been going on since the Ottoman Empire and continued in the Republic of Turkey, has increased after the Second World War, especially after 1947. Turkey organized all its institutions, especially the Turkish Armed Forces, according to Western norms, with the military aid it provided as a result of the contributions of Truman and Marshall.In the period between 1950-1960, one of the important events affecting the restructuring of the Turkish Armed Forces was the inclusion of Turkey in the NATO community on February 16, 1952, at the end of the Korean War. In this process, new arrangements were made in the organization and staff of the Land Forces, and all classes were equipped with modern weapons and equipment. Air Force units are equipped with jet planes. In accordance with the US Naval Assistance Program, various tonnages of surface, minesweepers and submarines were delivered to Turkey, thereby increasing the strength of the Naval Forces.In the period between 1960-1974, which is examined in the second part, 27 May 1960 Revolution, Cyprus crisis and 12 March 1971 Memorandum were experienced. In this period, military aid from NATO and the USA continued to be provided, on the other hand, military aid was provided from Germany since 1964. The production of light weapons for the Land Forces was emphasized. The Navy has aimed to transform the navy from the `Marmara Sea Navy` to the `Offshore Navy` since 1960. Studies were carried out for ship production at Gölcük Shipyard, with the purchase of torpedo boats, submarines and auxiliary ships. Efforts were made to supply aircraft and supplies for the Air Force. As a result of the developments in the world and the change in the threat environment, restructuring was required and the RE-MO plan was put into practice in 1972.The Cyprus Peace Operation, which was examined in the third part covering the years 1974-1990, and the embargo put into effect after that, required the renewal of old technology weapons that came with foreign military aid and the establishment of a national defense industry. In the 1970s, Force Commands Strengthening Foundations were established to achieve these goals and investments were initiated. In the same period, advanced technology companies (TUSAŞ, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, ASPİLSAN and İŞBİR ELEKTRİK SANAYİİ A.Ş. etc.) were put into practice in order to meet the needs of the Turkish army from national resources.Efforts to develop the defense industry gained weight in the 1980s, the Undersecretariat for Defense Industries (SSM) was established in 1985 and the Defense Industry Support Fund (SSDF) was established. On the other hand, on 12 September 1980, the Turkish Armed Forces took over the administration in order to protect national unity and prevent anarchy and terrorism, and the 1982 Constitution was put into effect in the last 3 years.Special Equipment Grants, a type of grant initiated in 1980 to restructure the Land Forces, consist of new tools and materials. In this context, 232 Leopard 1-A3 tanks purchased from the Federal Republic of Germany entered the Land Forces inventory. In the 1980s, important breakthroughs were made in order to develop the Naval Forces. The `AY` class submarine with a weight of 1000 tons, whose construction was completed in Gölcük Shipyard in 1980, and the Fatih frigate, which was completed and put into service in 1988, added strength to the strength of the Turkish navy. Between 1987-1995, a total of 160 F-16 C/Ds were produced, of which 152 by TAI and 8 by the USA, and presented to the Air Force.
Collections