Avrupa Birliği'nin Dış Çatışma ve Krizlere Yönelik Kapsamlı Yaklaşımı: Somali Örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Soğuk Savaş sonrası dönemde güvenlik anlayışı kayda değer şekilde değişmiştir. Söz konusu yeni güvenlik anlayışı, devlet güvenliğinin ötesinde güvenliğin toplumsal ve insani boyutunu da içine alan, askeri meselelerin yanına siyasi, ekonomik, sosyal, çevresel ögeleri de ekleyen bir niteliktedir. Bu derin ve geniş güvenlik tanımı, ortaya çıkan çatışma ve krizlerin de bu denli derin ve geniş, yani kapsamlı bir şekilde çözülmesini öngörmektedir. Bu değişim doğrultusunda, uluslararası aktörler de çatışma çözümü ve kriz yönetimi konularında kendilerini yenileme ve dönüştürme ihtiyacı hissetmiştir. Söz konusu aktörlerden biri olan AB, ODGP sütununu oluşturduğu Maastricht Antlaşması'ndan (1992) günümüze kadar gelen süreçte bu konuda önemli çalışmalar yapmıştır. Bu bağlamda AB, çatışma çözümü ve kriz yönetimine yönelik kapsamlı yaklaşımın kavramsal, kurumsal ve operasyonel altyapısını oluşturmuştur. Somali, AB'nin çatışma çözümü ve kriz yönetimine yönelik kapsamlı yaklaşımını uyguladığı önemli alanlardan birisidir. AB ülkedeki varlığını Somali'de krizin ortaya çıktığı ilk yıllardan itibaren sürdürmektedir. AB Somali'de, elinde bulundurduğu tüm araçları (siyaset, diplomasi, güvenlik, kalkınma, insani yardım vd.) etkin ve tutarlı şekilde kullanarak sürdürülebilir sonuçlar almayı hedeflemektedir. Bu tezin argümanı, Soğuk Savaş sonrası değişime uğrayan güvenlik kavramı paralelinde, AB'nin çatışma çözümü ve kriz yönetimine yönelik (zamanın gereklerine ve fırsatlarına cevap verebilecek nitelik esnek) kapsamlı bir yaklaşım geliştirmiş olduğu ve bu kapsamlı yaklaşımın AB'nin Afrika Boynuzu ve özellikle Somali politikalarında net şekilde gözlemlenebildiğidir. Bu bağlamda AB'nin geliştirdiği bu kapsamlı yaklaşımının Somali örneğindeki uygulamasının başarılı olduğu ve ülkede pozitif etki yarattığı sonucuna varılmıştır. In the post-Cold War era, understanding of security has changed significantly. The new understanding of security goes beyond state security and includes societal and human dimensions. Furthermore, the new security concept does not merely deal with military issues but it also contains political, economic, social and environmental issues. Such a deep and broad definition of security also involves the resolution of emerging conflicts and crises through a deep and comprehensive approach.In line with this change, actors in international relations also perceive the need to renew and transform themselves into actors that deal with conflict resolution and crisis management effectively. One of these actors, the EU, has gotten actively engaged in crisis management and conflict resolution especially since the Maastricht Treaty (1992) which created the CFSP pillar. Accordingly, the EU has developed the conceptual, institutional and operational basis of its comprehensive approach to conflict resolution and crisis management.Somalia is one of the key areas where the EU has implemented its comprehensive approach to conflict resolution and crisis management. The EU has maintained its presence in the country since the early years of the crisis in Somalia. The EU aims to obtain sustainable results in Somalia by using all the tools at its disposal (political, diplomactic, security, development, humanitarian, etc.) effectively and consistently.The major argument of the thesis is that in the line with the evolution of the concept of security, the EU has developed a comprehensive approach to conflict resolution and crisis management. This approach can be seen in its policies towards the Horn of Africa, specifically Somalia. In this respect, this thesis concludes that the EU's comprehensive approach to Somalia has been successful and created a positive effect on the country.
Collections