Kategoriler sorunu: Immanuel Kant ve Charles Sanders Peirce felsefeleri ekseninde
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Aristoteles'ten itibaren kategoriler, filozoflar tarafından farklı yapı ve sayıda sunulmuş olsa da, her daim oluş dili'nin temel alfabe olarak anlaşılmıştır. Antik Çağ ve Orta Çağ'da kategorilerin dilsel unsurlar olarak yorumlanması, onların tümel yapılardan dilin tikelliklerine indirgenen unsurlar olmasına neden olmuş, Rönesans ve XVII. yüzyılından itibaren, özellikle Gottfried Wilhelm Leibniz'in gerçekliğin, dilsel olandan ziyade formüllerle ifade edilmesi gerektiğine dair anlayışıyla, bilginin temel formu olarak önermelerde yer alan kategoriler, indirgendikleri dilsel zeminden daha farklı olan reel bir zemine taşınmıştır. Bu dönüşüm kategorileri felsefe tarihinde iki farklı mecraya yöneltmiştir: Bir yandan yüklem olarak kategorilerin dilsel düzlemde kullanılışı, diğer yandan Kant düşüncesiyle birlikte yüklemin sadece dilsel değil fiziksel alanda kullanıldığı bir alan. Elinizdeki bu çalışma kategorilerin, özellikle Kant'ın Salt Aklın Kritiği'nin `Transandantal Analitik` adlı kısmında yer alan kategoriler ile C. S. Peirce'ün `Kategoriler Üzerine Yeni Bir Liste` çalışması ekseninde tümel kategorilerin, duyulur dünya ile düşünülür dünya nesneleri arasında nasıl bir bağıntı kurabildiklerini; söz konusu bağıntının doğrulanmasıyla birlikte, her iki filozofun içinde bulundukları bilimsel iklimin gelişmelerinden esinlenerek, öne sürdükleri gerekçeleri ve kategorilerin filozofların kendi sistemleri içinde ne derecede yeterli olduklarını göstermeye çalışır. Since Aristotle, although the categories have been presented in different structures by philosophers, they have been understood as the basic alphabet that constitutes the language of existence. In addition to their universal value, the interpretation of the categories as linguistic elements in Antiquity and the Middle Ages attributed to them a particular value due to the particularity of the language to which they were related. During the period covering the Renaissance and the XVII. century, with Gottfried Wilhelm Leibniz's view that reality should rather be expressed in formulas, categories as a form of basic knowledge appearing in propositions remarkably began to be interpreted on the real level rather than in a linguistic dimension to which they had been reduced previously. Because of such a change in the history of philosophy, two uses of categories can be distinguished: one use of categories as predicates in the linguistic domain and another mixed-use of them, as predicates in the linguistic and physical domains as we can see in Kantian thought. This study focuses, on the one hand, on the categories of the `Transcendental Analysis` division of Kant's Critique of Pure Reason and on the universal categories of C. S. Peirce's article `On a New List on Categories` and on the other hand, on the effectiveness of these categories in effecting a continuity between the objects of the sensible world and of thought while taking into account the dominant scientific paradigms of Kant's and Peirce's time.
Collections