Bilimsel gerçekçilik bağlamında doğa yasalarına felsefi bir yaklaşım
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmada, analitik bilim felsefenin popüler çalışma alanlarından doğa yasaları ve gerçekçilik tartışmaları incelenmiştir. Bu bakımdan, bilim metafiziği temelinde bilimsel gerçekçilik bağlamında doğa yasalarına felsefi bir yaklaşım gerçekleştirilmiştir. Doğa yasaları ile tesadüfi genellemeler arasındaki farktan yola çıkılarak doğa yasalarının sağlam bir temele oturtulması, bilimsel gerçekçi felsefecilerin görüşleri sayesinde sağlanmıştır. Bu bakımdan, tarihsel olarak Hume ile başlayan nedensellik tartışması ile su yüzeyine çıkan doğa yasaları / tesadüfi genellemeler sorunsalı; Humecu gerçekçilik, yatkınlıkçı gerçekçilik ve ilkselci modal yapısal gerçekçilik görüşleri bağlamında incelenmiştir. Bu çalışma, ilkselci modal yapısal gerçekçilik görüşünün bu sorunsalı en iyi şekilde çözdüğünü ve modern fiziğin talep ettiği metafizik zemini –yapı kavramı ve bunun en önemli özelliği olarak doğa yasaları – sağladığını iddia etmektedir. In this study, laws of nature and scientific realism debates, which are most popular fields of analytical philosophy of science are examined. In this regard, a philosophical approach to the laws of nature has been carried out in the context of scientific realism on the basis of the metaphysics of science. Based on the difference between the laws of nature and random generalisations, a solid foundation of the laws of nature has been achieved thanks to the philosophers of scientific realism. In this respect, the problem of laws of nature / random generalisations, rising to the surface with causation debate that historically began with Hume, has been studied in the context of Humean realism, dispositional realism and primitivist modal structural realism. This study claims that the view of primitivist modal structural realism solves this problem at best and provides the metaphysical ground demanded by modern physics –the concept of structure and the laws of nature as its most important feature.
Collections