Hilmi Ziya Ülken'in `Hâkimiyet` isimli eseri ekseninde siyaset ve ahlâk ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Hâkimiyet, Hilmi Ziya Ülken'in siyaset felsefesi alanındaki görüşlerini ihtiva eden bir eserinin ismi olmakla birlikte, aynı zamanda düşünürün metafizik teorisini de seslendirmektedir. Bütün siyaset teorileri gibi Ülken'in teorisinin konusu `devlet`tir. Esinini Platon'un ideal devlet görüşünden alan fakat Anadolu'nun kadim değerlerinden beslenen hâkimiyet teorisi, fütüristik bir düşünceyle geleceğin dünya devleti olarak tasavvur edilmektedir. Odağına `insan`ı alan ve nihai gayesi `mutluluk` olan söz konusu teori, evrensel ve hümaniter değerlere göre şekillenmektedir. Bu çerçevede `hâkimiyet` düşüncesini doğru anlayabilmek için Ülken'in, öncelikle insan hakkındaki görüşlerini ve kavramsal zihin haritasını bilmek gerekmektedir. Bu yüzden çalışmada -filozofun da düsturu doğrultusunda hareket edip- ilkin `insan` meselesi çoklu boyutuyla ve Ülken'in yaklaşımıyla mukayeseli olarak ele alınmıştır. Felsefî antropoloji açısından da detaylıca irdelenen `insan` meselesi, ahlâk ve siyaset görüşüyle ilişkilendirilerek belli bir bağlama oturtulmaktadır. Ülken'in teorisini, 'ahlâkın siyaseti' ve 'siyasetin ahlâkı' şeklinde iki farklı yaklaşımla ele almak mümkündür. İki bölümden oluşan çalışmanın birinci bölümünde bütün yönleriyle `İnsan` meselesi incelenirken, ikinci bölümde `Ahlâk` ve `Siyaset` ilişkisinin bütünlüklü perspektifi ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Çalışma boyunca Ülken'in çok sade bir ifadeyle söyleyecek olursak, önce insanı ahlâk ile inşa etmek istediğini; buna bağlı olarak da devleti ve dünyayı kurmak istediğini savladık. Bu yaklaşıma göre, insanın inşa edilmesi durumunda insanlık dünyasının dizayn edilmesi de olanaklı hale gelecektir. Analitik açıdan doğru olan görüşün, sentetik açıdan imkânını tartışma konusu haline getirdik. Belli ilkeler va'z eden ve bu yönüyle bir politik teori olduğu açık olan Hâkimiyet'i, insanlık tarihinin gerçekleri ışığında mütalaa ettiğimizde onu yüksek bir idealizm olarak değerlendirmemiz mümkün görünmektedir. Türk Modernleşmesinin sancısı olarak tezahür eden teorinin, Ülken'in, krizlerden çıkış için bir ritim arayışı olduğunu ve bunu da siyaset zemininde ortaya koymak istediğini söyleyebiliriz. Buna göre dikotomilerle çevrelenmiş olan evrende ancak diyadolojilerle bir çözümün mümkün olacağı ortaya konulmaktadır. Bu yüzden düşünür, Hâkimiyet'i adeta söz konusu diyadelerle örerek bir yol haritası oluşturmak istemektedir. Ülken'in hümaniter karakterdeki siyaset teorisi için; `ahlâk zemininde teşekkül eden, kültür çerçevesinde gelişen ve mertebelere yaslanan rasyonalist ve fütüristik bir konfederatif dünya devleti idealidir` tanımlamasını yapmamız mümkündür.Anahtar Kelimeler: Hilmi Ziya Ülken, hâkimiyet, siyaset, ahlâk, teori Hakimiyet (Sovereignty) is the title of a publication by Hilmi Ziya Ülken that incorporates his political philosophy views, as well as the concept of the thinker's metaphysical theory. Ülken's idea is about the `state,` as are other political theories. The theory of Sovereignty is conceived as a world state of the future with a futuristic idea, inspired by Plato's ideal state view but also fed by Anatolian ancient values. The theory in question, which focuses on `human` and whose ultimate goal is `happiness,` is shaped according to universal and humanitarian values. It is vital to understand Ülken's ideas on morality and humanity, as well as his conceptual mind map, in order to fully comprehend the concept of `sovereignty,` which was created in accordance with the final two elements listed. In reality, his sense of humanism will be revealed by these features. As a result, in our study, we first explored the `human` issue in all of its dimensions and compared it to Ülken's method, in keeping with the philosopher's credo. We attempted to ascertain where the human stands in his cognition based on the `human` question, which we have also addressed in depth in terms of philosophical anthropology. We attempted to contextualize the subject by associating it with Ülken's concept of ethics and politics after discovering that he views human beings as a moral subject. Ülken's idea can be approached from two separate perspectives: 'the politics of morality' and 'the morality of politics.' The first half of the study, which is divided into two halves, is devoted to the topic of `Human` in all of its characteristics. By dividing the second portion into the relationship between `Morality` and `Politics,` we attempted to convey the philosopher's holistic perspective. To put it simply, Ülken intended to construct moral individuals first in this labor process; as a result, we contended that he wanted to establish the state and the world. It will be possible to design the world of humanity if man is built, according to this approach. The prospect of a synthetically accurate and analytically correct view is examined. When we study the events of human history, it is feasible to judge Sovereignty, which preaches certain principles and is clearly a political philosophy in this regard, as a lofty idealism. indicates that he was looking for rhythm and found it on the political ground. In fact, Ülken, inspired by Plato, believes that in a cosmos surrounded by diyadologies, a solution can only be found through dichotomies. By knitting the Sovereignty with the aforementioned diyades, he virtually tries to build a road map. As a result, Ülken's humanitarian theory can be defined as `a rationalist and futuristic confederative world state ideal that is constructed on the basis of morals, evolved within the context of culture, and based on ranks.`Keywords: Hilmi Ziya Ulken, sovereignty, political, morality, theory.
Collections