Cerrahi kliniklerinde venöz tromboemboliyi önlemede kanıta dayalı uygulamaların kullanılma durumlarının incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Araştırma; cerrahi kliniklerde venöz tromboemboliyi önlemede kanıta dayalı uygulamaların kullanılma durumlarının incelenmesi amacıyla yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Araştırma tanımlayıcı kesitsel türdedir. Araştırma KSBU Evliya Çelebi Eğitim Araştırma Hastanesi Ortopedi Servisi, Kalp ve Damar Cerrahisi Servisi, Genel Cerrahi Servisi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Servisi ve Üroloji Servislerinde 01.12.2019-31.05.2020 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini belirtilen kliniklerde yatan hastalardan dahil edilme kriterlerini sağlayan 300 hasta oluşturmuştur. Çalışmaya katılmayı kabul eden hastalar ile yüz yüze görüşülerek tanımlayıcı veri formu ve Autar Derin Ven Trombozu Risk Tanılama Ölçeği araştırmacı tarafından doldurulmuştur. Araştırma sonucunda elde edilen veriler Statistical Package for Social (SPSS) 24.0 veri analiz programı kullanılarak analiz edilmiştir. Tanımlayıcı özellikler kategorik veriler için sayı, yüzde, sürekli değişkenler ise ortalama, standart sapma, medyan, minimum ve maksimum değerleriyle sunulmuştur. İki grup karşılaştırmalarında Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Gruplar arası farkın belirlenmesinde de ki kare testinden yararlanılmıştır. Ayrıca değişkenler arasındaki ilişkiyi incelemek için pearson korelasyon analizi yapılmıştır.Bulgular: Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalaması 59,5±15,29 olup, %51,33'ü kadındır. Hastaların %45'i cerrahi kliniğinde olup, ameliyat öncesi ortalama yatış süresi 3,67±1,34'dir. Hastaların tümüne ayak bacak egzersizleri uygulatılmıştır. Hastalardan %67'sine farmakolojik tedavi uygulanmış olup, %36,67'sine de dereceli kompresyon çorabı kullanıldığı belirlenmiştir. Bunun yanı sıra hastaların ambulasyon süresi ortalamasının 27,34±16,13 olduğu saptanmıştır. Hastaların Autar DVT Risk Tanılama Ölçeği puan ortalamasının 11,08±3,79 olduğu saptanmıştır. Hastaların cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu, sigara ve alkol kullanımı ile DVT risk puanı karşılaştırıldığında aralarında anlamlı fark bulunmuştur (p<0,05). Ayrıca hastaların DVT riski puan ortalaması ile klinikler arasında yapılan karşılaştırmada, kalp damar cerrahisi kliniğindeki hastaların DVT riski puan ortalaması en yüksek olup, aralarında anlamlı fark vardır (p<0,05). Hastaların DVT risk puan ortalaması ile yaş arasında yüksek düzeyde ve anlamlı bir ilişki, DVT puan ortalaması ile ameliyat öncesi yatma süresi ve mobilizasyon zamanı arasında da orta düzeyde ve anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Hastaların %20,3'ü yüksek risk grubunda yer almaktadır. Kalp damar cerrahisi ve ortopedi kliniklerinde yüksek riskli hastaların tümüne farmakolojik ve mekanik profilaksinin (ayak bacak egzersizleri ve dereceli kompresyon çorabı) birlikte kullanıldığı belirlenmiştir. Hastaların risk grupları ile uygulanan tromboprofilaksi türü arasında anlamlı fark vardır (p<0,05).Sonuç: Yapılan araştırmada hastaların DVT risk puanlarının cerrahi kliniklere göre farklılık gösterdiği görülmektedir. Kalp damar cerrahisi ve ortopedi kliniklerinde yüksek riskli hastaların tümüne farmakolojik ve mekanik profilaksinin (ayak bacak egzersizleri ve dereceli kompresyon çorabı) birlikte kullanıldığı belirlenmiştir. VTE ile ilgili sağlık kurumlarında uygun yazılı kayıtların olması gerekmektedir. Kurumlar kendilerine ait tromboproflaksi politikalarını kanıta dayalı uygulamalar doğrultusunda geliştirmeli ve bu politikalara uyulması için gereken önlemleri almalıdır. Objective: This study was conducted to investigation of the use of evidence-based practices in the prevention of venous thromboembolism in surgical clinics. Materials (Patients) and Methods: The study is descriptive cross-sectional type. The research was carried out in KSBU Evliya Çelebi Training and Research Hospital Orthopedics, Cardiovascular Surgery, General Surgery, Brain and Nerve Surgery and Urology Clinics between 01.12.2019-31.05.2020. The sample of the study consisted of 300 patients who met the inclusion criteria from the patients hospitalized in the specified clinics. The descriptive data form and the Autar Deep Vein Thrombosis Risk Diagnostic Scale were filled in by the researcher by face-to-face interviews with the patients who agreed to participate in the study. The data obtained as a result of the research were analyzed using the Statistical Package for Social (SPSS) 24.0 data analysis program. Descriptive features are presented as numbers, percentages for categorical data, and mean, standard deviation, median, minimum and maximum values for continuous variables. Mann Whitney U test and Kruskal Wallis test were used for comparison of two groups. The chi-square test was also used to determine the difference between the groups. In addition, Pearson correlation analysis was performed to examine the relationship between the variables.Results: The average age of the patients participating in the study was 59.5±15.29 years and 51.33% of them were women. 45% of the patients are in the surgery clinic, and the mean preoperative hospitalization period is 3.67±1.34. Pharmacological treatment was applied to 67% of the patients, it was determined that all of the patients did foot-leg exercises and 36.67% of them used graduated compression stockings. In addition, the mean ambulation time of the patients was found to be 27.34±16.13. The mean score of the patients on the Autar DVT Risk Diagnostic Scale was found to be 11.08±3.79. When the patients' gender, marital status, educational status, smoking and alcohol use and DVT risk scores were compared, a significant difference was found between them (p<0.05). In addition, the mean DVT risk score of the patients in the cardiovascular surgery clinic was the highest and there was a significant difference between them (p<0.05). It was determined that there was a high and significant relationship between the patients' mean DVT risk score and age, and a moderate and significant relationship between DVT score mean and preoperative hospitalization time and mobilization time (p<0.05). 20.3% of the patients are in the high-risk group. It has been determined that pharmacological and mechanical prophylaxis (foot-leg exercises and graduated compression stockings) are used together in all high-risk patients in cardiovascular surgery and orthopedics clinics. There was a significant difference between the risk groups of the patients and the type of thromboprophylaxis applied (p<0.05).Conclusion: In the study, it is seen that the DVT risk scores of the patients differ according to the surgical clinics. It has been determined that pharmacological and mechanical prophylaxis (foot-leg exercises and graduated compression stockings) are used together in all high-risk patients in cardiovascular surgery and orthopedics clinics. However, the lack of use of pneumatic compression devices recommended for intermediate and high-risk patients in clinics suggests that it will be difficult to provide VTE prophylaxis, especially in the presence of high-risk patients with bleeding risk. Appropriate written records should be available in healthcare institutions related to VTE. Institutions should develop their own thromboprophylaxis policies in line with evidence-based practices and take the necessary measures to comply with these policies.
Collections