Halkbilimi bağlamında Dede Korkut hikâyelerinin halk felsefesi ve metaetiksel çözümlemesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türk dünyasının üzerinde en çok çalıştığı metin olarak nitelendirebileceğimiz Dede Korkut hem halkbilimi alanında hem de tarih, dilbilimi ve felsefe alanlarında birinci derecede önem taşıyan tarihi bir kaynak durumundadır. Gerek Türk dünyası açısından sahip olduğu büyük önem gerekse dünya mirası olması bakımından taşıdığı değer vasıtasıyla yüzlerce araştırmaya konu olmuş Dede Korkut Hikâyeleri; Oğuz toplumunun âdetini, örfünü, geleneğini, göreneğini, o dönemdeki yaşantısını anlatırken yanı sıra toplumun hayat felsefesi ve dünya görüşü hakkında da bizlere çok önemli bilgiler vermekte ve tarihteki Türk izini sürerek, eski dönem Türk insanının düşünce evrenini, yaşam algısını aydınlatmamız konusunda bizlere kaynaklık etmektedir. Her ne kadar Dede Korkut hikâyelerinin belli bir döneme ait olayları içerdiği görülse de tarihin tüm zamanları içinde Türklerin hayata karşı duruşlarını; halk fikirleri, halk felsefesini (dünya görüşü), ahlâkî değerlerini, etik anlayışını, gelecek nesillere verdikleri mesajlar bağlamında bizlere ilettiği gözlemlenmektedir. Bu yönüyle eser tartışmasız üstünlüğünü her dönemde, daimî olarak korumaktadır. Hikâyelerde anlatılanlar, sadece bazı olağan ve olağanüstü olaylar değil, aslında bir toplumun geçmişten bugüne `milletleşme` hikâyesidir. İşte bu milletleşme sürecinde Dede Korkut hikâyeleri sözlü kültür döneminde, Türk toplumunun devamlılığını sağlayan halk fikirlerinin nesilden nesile aktarımını gerçekleştiren en önemli sözlü kültür ürünleridir. Aradan geçen yüzyıllarla birlikte, dünya üzerinde esmeye başlayan modernite rüzgarları; kültür endüstrisi bağlamında süratle globalleşen dünyanın, ulusların kendi kültürleri üzerindeki olumsuz etkilerine kaynaklık etmiştir. Bu değişim rüzgarlarına maruz kalan uluslar, kendi kültürlerine yabancı hale gelmekte ve kendi köklerinden uzaklaşmaktadırlar. Söz konusu olumsuzlukların en çok hissedildiği, gelişmekte olan ülkeler arasında bulunan ülkemizde de değişen ahlâk algımızın ve unutulan değerlerimizin yeni nesillere hatırlatılması için ivedilikle önlem alması kaçınılmaz bir durumdur. Bu önlemlerin başında o toplumu kendisi yapan toplumsal değerlerin yeni nesillere hatırlatılması gelmektedir. Günümüzde gerek halkbilimi alanında gerekse ahlâk felsefesi alanında, yitirilen değerleri yeni nesillere aktarma ve yeniden kazandırma noktasında birbirinden farklı çalışmalar yapılmaktadır, ahlâk felsefesi içinde yapılan çalışmalar normatif etik, metaetik ve uygulamalı etik olmak üzere üç ana kategoriye ayrılmakta ve bunların alt kategorilerinin de Teleolojik Etik, Deontolojik Etik, Metaetik olarak isimlendirildirilmektedir. Kısaca bu kavramlardan söz etmek gerekirse Teleolojik etiğin diğer bir söyleyişle Sonuçcu etiğin, eylemin bireysel ve toplumsal sonuçlarıyla ilgilenen bir teori; Deontolojik etiğin, çoğu zaman bir yasa gibi etkililiğe ve bağlayıcılığa sahip olan Kantçı yaklaşımı baz alan ödev etiği teorisi olduğunu; Metaetiğin ise değerler ve değersel yargıların doğası hakkında sorular soran ve bunlara cevaplar vermeye çalışan bir felsefe disiplini olduğunu söyleyebiliriz. Bilim çevrelerinde; ahlâk, etik ve metaetik konularının sadece ve sadece felsefenin araştırma alanına girdiği yönündeki yaygın fakat aynı oranda eksik ve yanlış bir kanaat mevcuttur. Ahlâk ve etik sözcüklerinin töre, gelenek, görenek, alışkanlık, karakter, huy, mizaç anlamına gelen köklerden türeyerek kendi sözcük yapılarında dahi geleneğin varlığını muhafaza etmeleri bize, bu sözcüklerin ifade ettikleri araştırma alanlarının, gelenekleri inceleyerek insanı daha iyi anlamaya çalışan halkbilimi ile ne denli iç içe olduğunu bariz bir şekilde göstermektedir. İnceleme alanlarından birinin toplumların âdetleri, gelenekleri, görenekleri, töre ve örfleri olan halkbiliminden bağımsız yapılan etik ve metaetik çalışmaları eksik bir çalışma durumundadır. Ahlâk, etik ve metaetik konularının yalnızca felsefenin araştırma alanına girdiği yönündeki yaygın ama aynı zamanda yanlış ve eksik kanaatin ortadan kalkmasını sağlamak yolunda halkbilimsel bir bakış açısı ve disiplinlerarası bir yaklaşımla bu üç disiplinin çalışma alanlarının benzerliğine ve yöntemlerinin sentezlenebilirliğine dikkat çekilerek disiplinlerarası bir çalışma örneği vermek çalışmamızın amacını oluşturmaktadır. Çalışmamızda; Halkbilimi, Etik ve çağımızın en yeni kuramlarından biri olan Metaetik arasında disiplinlerarası yapılan çalışma sonucunda `Halkbilimsel Metaetik Kuramı` ortaya konmuş ve kuramın araştırma yöntemi olan `Halkbilimsel Temellendirme ve Metaetiksel Çözümleme Yöntemi` geliştirilmiştir. Dede Korkut hikâyeleri `Halkbilimsel Metaetik Kuramı` çerçevesinde ve `Halkbilimsel Temellendirme ve Metaetiksel Çözümleme Yöntemi` ile incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda Türk halk felsefesinin yapı taşlarından biri olan Dede Korkut hikâyelerinde, bizlere aktarılmak istenen Türk halk felsefesi tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Halkbilimi, Etik, Metaetik, Gelenek Dede Korkut, which we can describe as the most studied text in the Turkish world, is a historical source of primary importance both in the field of folklore and in the field of history, linguistics and philosophy. Dede Korkut Stories, which have been the subject of research due to the great importance of the Turkish world and the value that should be a world heritage; In addition to explaining the customs, traditions, customs, traditions and life of the Oghuz society, it also gives us very important information about the philosophy of life and the world slogan, and gives us a source for enlightening the universe of the ancient Turkish people and the perception of life by following the traces of the Turkish people in their time. Although it is seen that the Dede stories contain events belonging to a certain period, the stance of Turks against life in all times of history; It is observed that it conveys folk ideas, folk philosophy (in the world), moral communication, ethical understanding, in the context of the messages they give to generations. Writing in this direction font preserves permanently. What is told in the stories, just some ordinary and extraordinary events, is actually the story of `becoming nation` from past to present. This nationalization Dede Korkut stories provided the Turkish society in the oral culture period, and are the most important oral culture products that transfer folk ideas to generations. With the passing centuries, the winds of modernity according to the blowing on the world; In the context of the culture industry, the globalizing world and the nations' own cultures will be the source of their negative effects.Nations exposed to these winds of change become alien to their cultures and distance themselves from their roots. It is inevitable to take measures urgently to remind the new generations of our changing moral perception and forgotten values in our country, which is among the developing countries, where these negativities are felt the most. The first of these measures is to remind the new generations of the social values that make that society itself.Today, different studies are carried out in the field of folklore and in the field of moral philosophy, in terms of transferring and restoring lost values to new generations, studies conducted within the moral philosophy are divided into three main categories as normative ethics, metaethics and applied ethics, and their subcategories are Teleological Ethics, Deontological. Ethics is called Metaetics. To talk about these concepts in short, Teleological ethics, in other words, Consequential ethics, a theory that deals with the individual and social consequences of action; Deontological ethics is the theory of duty ethics, which is based on the Kantian approach, which is often as effective and binding as a law; We can say that metaethics is a discipline of philosophy that asks questions about values and the nature of value judgments and tries to give answers to them.In science circles; There is a widespread but equally incomplete and erroneous opinion that moral, ethical and metaethical issues are and only fall within the scope of philosophy. The fact that the words morality and ethics are derived from the roots that mean custom, tradition, custom, habit, character, temperament, temperament, and preserving the existence of tradition even in their own word structures, gives us how much the research areas these words express with the folklore that tries to understand the human better by examining the traditions. It clearly shows that it is inward. Ethical and metaethical studies, which are independent from folklore, which are the customs, traditions, customs, customs and traditions of societies, are an incomplete study. The aim of our study is to provide an interdisciplinary study example by drawing attention to the similarity of the fields of study of these three disciplines and the synthesisability of the methods with an interdisciplinary approach and a folkloric perspective in order to eliminate the common but also wrong and incomplete opinion that ethics, ethics and metaethics issues are only included in the field of research constitute.In our study; `Folklore Justification` by creating a common point of view between Folklore, Ethics and Metaetics, one of the newest theories of our age, and `Folklore Justification Metaethical Analysis Method` as an examination method we developed for the analysis of narratives, The emergence of Turkish folk philosophy in the context of Dede Korkut stories. is intended to be put.Keywords: Folklore, Ethics, Metaethics, Tradition
Collections