Osmanlı-Türk tarih yazımında Tanzimat algısı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
.İnsanların kendilerini ve eylemlerini meşru ve haklı göstermek için başvurdukları en etkili yöntem `öteki` yaratmaktır. `Öteki`ne atfedilen her özellik `biz`in tahkimine katkı sağlar. Bu nedenle kendi konumunu, iktidarını, imkanlarını korumak isteyen birey, ötekini kendinin zıddı olarak kurgular. Ayrıca, ötekini tanımlanma süreci, kişi ve toplulukların kendilerini tanıma ve tanıtmaya yönelik gayretlerini ortaya koyar. Doğu ve Batı dikotomisi bağlamında Şarkiyatçılar ve Garbiyatçılar ben ve öteki söylemini farklı dinamikler üzerinden geliştirir. Şarkiyatçılar, Batı olmayan üzerinde siyasal, kültürel ve ekonomik üstünlük kurmayı amaçlarken Garbiyatçıların iddiası Batı'nın hegemonyasına karşı koymak, Batılı'ya karşı savunma mekanizması geliştirmek, milli ve manevi değerleri korumaktır. Bu farklı dinamikler nedeniyle Garbiyatçılık ve Şarkiyatçılık arasında tam bir karşıtlıktan söz edilemez. Şakiyatçılık Batılı olmayan tüm unsurları `Batı ve ötekiler` söylemiyle ötekileştirirken, Garbiyatçılık, `Doğu ve düşmanları` söylemi üzerinden Doğu kültürüne zarar veren unsurları ötekileştirir. Garbiyatçılık, Şarkiyatçılığa tepki olarak 19.yüzyılın sonu 20.yüzyılın başında bir disiplin olarak inşa edilmiştir. Garbiyatçılık, Şarkiyatçılığın tam zıddı değil, onun sonucu olarak kendini savunmak üzerine kurgulanmıştır. Garbiyatçıların Batı algısının Osmanlı-Türk tarihyazımında Tanzimat algısı üzerinden incelendiği bu çalışmada, Batılılaşmayı temsil eden Tanzimat dönemine ve Batı'ya ilişkin farklı ideolojilere sahip entelektüellerin görüş ve eleştirileri ele alınmıştır. Batı ve Doğu kavramları coğrafyadan bağımsız analiz edilmiştir. Batılılaşmanın en yoğun yaşandığı ve kurumsallaştığı Tanzimat dönemi, Garbiyatçılık ve ötekileştirmenin Osmanlı-Türk tarihyazımında kullanılmasına verilecek en iyi örnektir. Aydınların Batılılaşmayı tenkit etme sebeplerini, sahip oldukları ideolojiler belirlemiştir. Din, kültür, milli benlik, muhafazakarlık (geçmiş adet ve geleneklere bağlılık) ve kısmen ekonomik bağımsızlık gibi dinamikler üzerinden savunma geliştirilmiş ve Batılılaşmak tenkit edilmiştir. Garbiyatçı söylem, Batı için bencil, bireyci, hain, soğuk, sömürgeci, köksüz, inançsız, gavur, frenk, alafranga, sapkın, kibirli, pragmatist, materyalist vb. kavramlar kullanılmak suretiyle ötekileştirici bir dil geliştirmiştir. Doğu ise ahlaki ve manevi değerlerle özdeşleştirilmiştir. Tarihteki ve özellikle Tanzimat dönemindeki olay ve olguların belli ideolojiler bağlamında değerlendirilmesi, ideolojilerin meşruluğunun amaç haline gelmesine ve tarihin araçsallaşmasına yol açar. Tarihini olay ve olgulara ilişkin her yorum kıymetli olmakla birlikte, farklı ideolojilerin güdümündeki bir tarihyazımı, olay ve olguların gerçekliğine şüphe düşürme ve tarihin suiistimaline sebep olma riski barındırır. .The most effective method that people applied to justify and legitimate themselves and their actions is to create the `other`. Every characteristic attributed to the `other` contributes to the strengthening of the `we / the self`. For this reason, the individual who wants to protect his/her position, power and opportunities characterizes the other (non-self) as the opposite of himself/herself. In addition, the process of defining the other reveals the efforts of individuals and communities to recognize and introduce themselves. In the context of the Eastern and Western dichotomies, Orientalists and Occidentalists develop a discourse for the self and the other over different dynamics. While the Orientalists aim to establish political, cultural, and economic superiority over the non-Westerner, the Occidentalists claim to oppose the hegemony of the West, to develop a defense mechanism against the Westerners, and to protect national and spiritual values. Due to these self-different dynamics, there is no exact opposite between Orientalism and Occidentalism. While Orientalism otherizes all non-Western elements with the discourse of `West and the rest`, Occidentalism otherizes the elements that harm Eastern culture through the discourse of `East and its enemies`. As a discipline, Occidentalism was established at the end of the 19th century and the beginning of the 20th century as a reaction to Orientalism. Occidentalism, which is not the exact opposite of Orientalism, is built on self-defense as a result of it. This study, which examined the Occidentalists' Western perception through the Tanzimat perception in Ottoman-Turkish historiography, discussed the views and criticisms of intellectuals who have different ideologies regarding the Tanzimat period, which represents Westernization, and the West. The concepts of the West and the East were analyzed independently from geography. The Tanzimat period, when westernization was most intensely realized and institutionalized, is the best example of the use of Occidentalism and othering in Ottoman-Turkish historiography. Intellectuals' ideologies have determined the reasons for criticizing Westernization. Westernization was criticized and self-defense was developed through dynamics such as religion, culture, national identity, conservatism (adherence to past customs and traditions), and partly economic independence. The discourse of Occidentalism has developed an othering language for the West by using concepts: selfish, individualist, treacherous, cold, colonial, rootless, unbeliever, infidel, frank, alafranga (European), perverted, arrogant, pragmatist, materialist, etc. The East, on the other hand, has identified itself with moral and spiritual values. Evaluating the events and facts in history and especially in the Tanzimat period in the context of some ideologies causes instrumentalization of history and the legitimacy of ideologies to become a goal. Every interpretation of historical events and facts is valuable; however, historiography that is guided by different ideologies has risks for the abuse of history and doubting the reality of historical events and facts.
Collections