İştirak halinde işlenen suçlarda gönüllü vazgeçme
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kanunlarda tanımlanmış bulunan suçların vücut bulana kadar geçirmiş olduğu aşamalar bütününe `suç yolu - iter criminis` denmektedir. Söz konusu bu yolda ilk olarak hazırlık hareketleri; hazırlık hareketlerini takiben ise icra hareketleri meydana gelmektedir. Bir fiilin icra hareketi olarak değerlendirilmesi için TCK'da `doğrudan doğruya icraya başlama` ölçütü getirilmiştir. Buna göre işlenmek istenen bir suç ile belirli bir yakınlık ve bağlantı içindeki hareketler, icra hareketi olarak değerlendirilmektedir. İşlenmeye başlayan suçun tamamlanamamasının nedeni failden kaynaklanmayan bir sebep ise teşebbüsten; failden kaynaklanan bir sebep ise gönüllü vazgeçmeden söz edilebilecektir. Kanun koyucu, suç yoluna girmiş olan kişiye bu yoldan vazgeçmesi için altın bir köprü sunmakta; icra hareketlerini yarıda bırakması yahut icra hareketlerini tamamlamasına rağmen neticenin meydana gelmesini engellemesi durumunda o kişiye `cezasızlık` imtiyazı sunmaktadır. İfade edilen bu durum, TCK'nın 36. maddesinde `gönüllü vazgeçme` olarak ifade edilmektedir. Türk Ceza Hukukunda düzenlenmiş olan suçlar kural olarak tek bir fail tarafından işleneceği esas alınarak düzenlenmiş olmasına rağmen suçlar, birden fazla kişi tarafından da işlenebilmektedir. Bu durum, suça iştirak olarak ifade edilmekte olup TCK'da iştirak şekilleri faillik ve şeriklik olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. İştirak halinde işlenen suçlarda suç ortaklarının tümünün vazgeçmemiş olması da ihtimal dahilinde olduğundan bu durum kanun koyucu tarafından ayrıca düzenlenmiştir. Gönüllü vazgeçme kurumu cezayı ortadan kaldıran şahsi sebep olup suç ortaklarından birinin gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanması, işlenen suçu ortadan kaldırmayacağı için, gönüllü vazgeçmeyen suç ortaklarının sorumluluğunun ne şekilde belirleneceği, suça iştirak ile gönüllü vazgeçme kurumlarının birlikte değerlendirilmesini gerektirmektedir. Bu yüksek lisans tez çalışması kapsamında iştirak halinde işlenen suçlarda gönüllü vazgeçme kurumunun uygulanma şartları, bu kurumun ayrıca düzenlenmiş olmasının sebebi, gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanmak isteyenin yapması gereken davranışlar; Türk Ceza Hukuku mevzuatı kapsamında incelenmiştir. Ayrıca bu hükümlerin uygulamaya ne şekilde yansıdığı, yargı kararlarının incelenmesi suretiyle ele alınmıştır. Bu çalışmanın konusunu oluşturan `gönüllülük` kavramının yargı kararlarıyla şekillenmiş olması ancak karşılaştırmalı bir çalışma yapmanın bu tezin sınırlarını aşacak olmasından dolayı, bu tezin kapsamı 765 sayılı TCK ve 5237 sayılı TCK ile sınırlanmış ve bu kanunların uygulandığı yargı kararları incelenmiştir. Bu çalışma ile ulaşılmak istenen sonuç, vazgeçen suç ortağının gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanması için izlemesi gereken hareketler bütünü ve bunun mevzuattaki yansımasının ortaya konulmasıdır. The totality of the stages that are performed for the crimes defined by the law to be committed is called `criminal path – iter criminis`. This path consists of the phases of the preparatory acts and the execution acts. In order to determining whether an act qualifies as an executive act, the criterion of `direct execution` has been introduced in the Turkish Penal Code (TPC) No: 5237. Accordingly, acts that are in a certain relevance and connection with an intended crime would be considered as an executive acts. In the case of the incompletion of a crime; these acts are classified as criminal attempts if the reasons for the incompletion are not originated from the offender, and classified as voluntary abandonment if the reasons for the incompletion are originated from the offender. The legislator provides a `golden bridge`- as an opportunity to turn around for an offender who took the `criminal path`; it offers impunity as a privilege for the offender who voluntarily abandons the performance of the acts of committing an offence, or who prevents the completion of an offence or its consequence. Described situation is defined as `voluntary abandonment` by the Article 36 of the TPC. Although the crimes defined by the TPC are regulated as if they could be performed by a single offender as a rule, these crimes could be also performed by multiple offenders. This situation is termed as `Jointly Committed Offenses` and discriminated into two categories as principal involvement and complicity. The legislator regulated the scenario where not all the accomplices voluntarily abandoned the performed crime in particular. Voluntary Abandonment is the personal reason that remove the punishment; one of the accomplices benefitting from the voluntary abandonment does not indicate the crime has ceased to exist. These facts make it necessary to take both the institutions of Voluntary Abandonment and Jointly Committed Offenses into consideration while determining the responsibility of the rest of the accomplices. In this Master's Thesis the conditions of implementation of the Voluntary Abandonment in jointly committed offenses, the reason why this institution is particularly regulated and the necessary actions that accomplices should have taken are examined within the context of the TPC. In addition, how these provisions are reflected in practice is discussed through the examination of relevant judicial decisions. The concept of `voluntariness`, which constitutes one of the main focuses of this study, has been shaped by judicial decisions; yet applying a comparative study would exceed the limits of this thesis. Therefore the scope of this Master's Thesis is limited by TPC No. 765 and TPC No. 5237, as well as the judicial decisions based on these Codes. The aim of this study is to present the necessary acts that are to be performed in order to benefit from the institution of Voluntary Abandonment as well as its reflections in the legislation.
Collections