Yeni Asur Dönemi Yukarı Dicle Bölgesi kırsal-kentsel yerleşim modelleri ışığında Asur Eyalet Sistemi ve tarımsal kolonicilik
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Mezopotamya'da imparatorluk kültürünün başarılı uygulayıcılarından birisi olan `Asurlular`, farklı hegemonik yaklaşımlarla ideal ve normsal bir yönetim anlayışı kurmayı başarmışladır. Kendisinden önce varlık gösteren Akad ve Mitanni Krallıklarının birikimlerinden büyük oranda yararlanan Asurlular, emperyal hâkimiyetin doğasına uygun olarak yerleşim sistemleri ağı içerisinde tarımsal kolonizasyon politikaları ve toplu nüfus uygulamaları doğrultusunda yaklaşık 300 yıl kadar bölgesel bir gücün öncüsü olmuştur. Ancak MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte tarımsal kolonizasyon süreci ve toplu nüfus uygulamaları, iklimsel gelişmelerin de etkisiyle, ulus benliği olmayan ve askeri yapıdan yalıtılmış bir şekilde Asur'un çöküşünü tetikleyecek olan bir duruma neden olmuştur. Asur İmparatorluğu'nun gelişiminde özel bir yere sahip olan Yukarı Dicle Bölgesi, bahsini ettiğimiz bu gelişimlerin izlenebildiği, imparatorluğun geneksinimlerinin karşılanabildiği yer altı ve yerüstü kaynakları açısından oldukça zengin bir alandır. Yukarı Dicle Bölgesine baktığımızda, Orta ve Yeni Asur İmparatorluğu'nun tarihsel gelişimine uygun olarak kendine özgü yerleşim ağı ve eyalet sisteminin oluşturulduğunu görmekteyiz. Bu nedenle çalışmamızda Yukarı Dicle Bölgesini, tarihsel gelişimlerin de seyrine uygun olarak kendi içerisinde coğrafi ve kültürel olarak farklılıklar gösteren üç farklı bölüme ayırdık. Farklı dönemlerde eyaletlere çevrilen bu bölümler, tarımsal uygulamaların yapıldığı ve imparatorluk kimliğinin oluşumunda birer tedarik merkezi olmuşlardır. Eyalet merkezleri öncülüğünde bölgesel ve hiyerarşik bir sistem kurulmuştur. Özellikle bölgenin batısında sürdürülen yüzey araştırmaları doğrultusunda Yukarı Dicle Bölgesi'nin orta ve büyük ölçekli sıradışı bir yerleşim hiyerarşisine sahip olduğnunu görmekteyiz. Elbetteki kırsal kesimlerin kentsel etki alanlarına dahil edilmesi bilinçli bir programın sonucu olarak dizayn edilmiş ve Mezopotamya'daki diğer tarımsal gelişmelerden bağımsız olarak değerlendirilemez. Bu bağlamda Habur ve Balih Vadileri'de emperyal gelişimin paralel bir şekilde incelenebileceği yerlerden birisidir. Emperyal gelişimin doğasına uygun olarak, bu bölümlerde inşa edilen büyük ölçekli su kanalları, yerleşim ve nüfus yoğunluğunun artmasına da imkân sağlamıştır. `Assyrians`, one of the successful practitioners of the imperial culture in Mesopotamia, succeeded in establishing an ideal and normative management approach with different hegemonic approaches. The Assyrians, who benefited greatly from the accumulation of the Akkadian and Mitanni Kingdoms that existed before them, have been the pioneer of a regional power for about 300 years in line with agricultural colonization policies and mass population practices within the network of settlement systems in accordance with the nature of imperial domination. However, with the second half of the 7th century BC, the agricultural colonization process and mass population practices, with the effect of climatic developments, caused a situation that would trigger the collapse of Assyria in a way that had no national identity and was isolated from the military structure. The Upper Tigris Region, which has a special place in the development of the Assyrian Empire, is a very rich area in terms of underground and surface resources, where these developments can be followed and the general requirements of the empire can be met. When we look at the Upper Tigris Region, we see that its unique settlement network and state system was created in accordance with the historical development of the Middle and Neo-Assyrian Empire. For this reason, in our study, we divided the Upper Tigris Region into three different parts that differ geographically and culturally in accordance with the course of historical developments. These sections, which were converted into provinces in different periods, became a supply center where agricultural practices were made and the formation of the imperial identity. A regional and hierarchical system has been established under the leadership of provincial centers. In line with the surveys carried out especially in the west of the region, we see that the Upper Tigris Region has an unusual settlement hierarchy of medium and large scales. Of course, the inclusion of rural areas in the urban sphere of influence was designed as the result of a conscious program and cannot be considered independently of other agricultural developments in Mesopotamia. In this context, it is one of the places where imperial development can be studied in parallel in the Habur and Balih Valleys. In accordance with the nature of the imperial development, large-scale water channels built in these sections also allowed for an increase in settlement and population density.
Collections